Sen benim derimden daha çok benimsin. Seni araken 
İçimde damarlarımda, kanımda ışıkla örülmüş 
Gizemli dokularımda sendin bulduğum. Sanki kandın sen 
Taştın azıktın. 
Bense dışında kaldım aklın, çılgınlığın, giysilerin 
Eski bir karanlık ve ormanlar soyundan geliyorum. 
Ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm 
Kör bir adam gibi el yordamıyla 
Yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda 
Adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da 
Vardır senin gülünün büyümesi evimde 
İçimde büyümeyi sürdürüyorsun köklerin çok derinde 
…………………
“Kim var orada, kim var orada” 
diye sorarım sanki gecenin 
Geç saatlerinde… birisi kapımı çalmış gibi 
Bir de baktım ki boşluğun ortasında rüzgardan başka bir şey yok 
Sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız 
Ateşlerden sönmeye yüz tutmuş 
Sanki hiçbir şey yokmuş da 
Var olan herşey oradaymış gibi… 
Sanki yeryüzünün bütün toprakları kapımı tıklatıyormuş gibi 
Adsız, yaşam gibi belirsiz 
Filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık 
Gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde 
Ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi 
Yatağını aşındıran nehir 
Birbirine dolanmış çıplak ağaç köklerini koruyarak büyürse 
Sen de onlar gibi büyürsün bende 
O nasıl karanlığıyla birlikteyse, sen de benimle birliktesin 
İşte kan ya da buğday 
toprak ya da ateş 
yaşarız burada bir tek bitki gibi 
Yapraklarının anlamını bilmeyen. 
Pablo Neruda
Çeviren: Hilmi Yavuz
 
                
                                                                











