Kız elmalı nargileyi seviyor Ben kızı seviyorum bir de elmayı Elmalı nargileyi sevmiyorum demedim Yanlış anlamayın ikimizin de başı dumanlı…
muhammet çelik
Adam beni seviyor ben elmalı nargileyi Adamı sevmediğimi kim söylüyor yanlış olmasın aman Ben adamı seviyorum adam nargileyi elmalı
Adamın gözleri beni çekiyor benim ince dudaklarım nargileyi Dumanı hava çekiyor adam gözlerini çekmiyor Çekiniyorum nargileden ve adamdan adamın sevgisini çekiyorum içime bir de dumanını nargilenin
Artık kalem tutunca çabuk yoruluyor Ellerim, kireçlenmiş parmaklarım ve klavye Hislerimi bir word dosyasına sıkıştırıyorum sevgilim Pahalı diyorlar hayat, kaç tl’ye tekabül eder? Gel de Hesap et.
Bazen şiir yazmak şizofrenik bir dürtüyle geliyor Bütün hitapları var oluşuna adıyorum. Karışan bir beyin, açık havada kalmalı ki Oksijenin hücrelere kavuşmasıyla Rasyonaliteye vurulmadığız Delillenmiş olsun.
Ben hep Nietzsche’nin akademik kariyerine özenmişimdir Sınavlarda kendini kaybedenler kulübünde olmamdan belki Alfabenin tüm harfleri bir sınav kısaltmasına dâhil Saç telleri gibi uçları kırık taşınıyor sınav çocukları. Test kitaplarını ateşe verip, ısınsak bir şiirle sevgilim Sahil şarkıları tadında bir beste yapsak sallanarak söylesek:
Sana seslenemeyişim bir atın çatlaması kadar korkunç sivilcelerim yine beynimi sarıyor fakat aydınlatmıyor beni güneş ve ısıtmıyor yuvarlak demir şiirlerimi sana adıyorum ve and içmekten yoruluyor dudaklarım sana yoruyorum dişlerimi, bir tutam sarımsağı öldürüyorum kolların boşlukta kalışı hazin bir senaryo denemesi gibi benzetmelerin de beti benzi sararmış, oyuyorlar kucağını anımsayan olmadı beni de tanımıyorlar ona yordum.
Fitne patladığında yüzünü gördüm, çirkin ve yaşlıydı fazlaca nazlı üstelik. Ha deyince çıkışmıyor biriktiriyor, bekletiyor, kurguluyor konuşturuyor.
Midemdeki asit, fokurduyor bedenimin böylesine duygusal bir yapısı olduğunu bilmek korkutuyor beni bariz.
Sanki beynimden çıkışmaya çalışan düşüncelerin eseri gibi sivilceler kafamı dolduruyor. Sıktığım her sivilce irini elime bulaşıyor kaşınıyor beynim bilmem ya düşüncelerden ya da yağlı deri sivilcelerinden.
-Derdin ne dostum? diye amerikalı bir zenci kulağımda bağırıyor sanki.
Düşünüyorum.. Çırpınınca bataklığa daha çok saplanmak gibi halim.
Bir mucize olmalı düşünceler sonucu bir acı hissi belirmesi. Cehennem’den en çok da bu zaman korkuyorum işte. Azab tahayyülüm sıkıştırıyor beni, bedenim mi daha çok acır? yoksa beynim mi?/ruhum mu?
Soruların muhatabı yine ben ağzımı açsam ayet çıkmayacak basit sığlığın ürünü üçbeş fiyakalı cümle beni bile tatmin etmeyecek kadar süslü ne suyun dökülmesi çare, ne baş etinin yenilmesi.