Dekorlar

Ne kadar ufuk değişsekte
Yürekte ahenksizlik kalan
Kişiler kişiler kişiler
Bütün bu saçmalıklar içinde
Sadece dekoru bize kalan

O alıp hep eve getirirdi
Aptal ve yobaz olanları
Okurdum tembelce uzaklaşmayı
Mevsimden kaçan bir gün gibi
Sadece dekoru bize kalan

Ne kadar balık değişsekte
Bütün sulardır tatlı olan
Bütün gözyaşları buharlaşan
Aylar geçip skor yazan
Sadece dekoru bize kalan

Ne kadar hapishane değişsekte
Ruhumuz ve bedenimiz taşınan
Aylar geçip skor yazan
Bu kadar iğrenç ihanetteler
Ateşler ve esinlikler
Sadece dekoru bize kalan

Kalp bu ekmek gibi kırdığımız
Sığırcık kuşları onu gagalayan
Gitmeliydim kalmak oldu hatamız
Meşalenin son ışığından
Sadece dekoru bize kalan

Louis Aragon

bunca acımasız ihanetten,
sadece dekorlar kaldı geriye
bütün çiçekler, giderek tatlanır,
bütün gözyaşları buharlaşır,
hummalardan ve tekrar sağlığa kavuşmalardan da,
sadece dekorlar kaldı geriye
kalbimiz,
bu elimizle parçaladığımız ekmek,
bu kuşların gagaladığı..

Aragon

“BAŞKA YOK Kİ İSTANBUL’DA BENİM KAÇIŞ NOKTAM”

Zaten biliyorsun 5 dakikada herşeyi unuturum
Neden dün değil de bugün yani?
Uçuyor yani!
Ama sen!
Hiçbir şey anımsamıyorum
İnsanlardan birşey bekleme yani
Ben de insanım
Bize vermiyor mesela ne yapalım
Bunu mu tercih edersin trilyonları mı?
Onlar benden daha çok değerli değil
Bana dünya sunulsa istemem
Biz hayatın anlamı peşindeyiz
hayatın değil
Anlamı kurban edemeyiz be abi
hayatın kendisine
Hadise çıktı, bitti, geçti…
Sen şeysin biliyorum ama
Gidelim abi gidelim!
Au nom de la gül
Gülün, Gülseli’nin adına
Neden bu acayip iş seni buluyor
diyorlar
Acayip olmazsa bizi kesmez

Ne kadar ne kadar bu duygu
devam edecek?
Daha ne kadar mutlu çekeceğim?
Bir güzelliği görmek lazım ya
Halit, iş ilişkisi olan adama
anahtar verilmez
Halit sen beyaz bir kedisin
Atlıyorum, sekiyorum geçen yaşlarımın
üzerinden
Yaşlandıkça daha güzelleşiyorum
Çünkü atlıyorum, sekiyorum en
korkunç darbelerin üzerinden
Yarısını sana, yarısını kendime
teslim ediyorum onurumun
Senin hep yanımda olacağını
bilseydim
Çıkış yok ki, onurumuzun hepsini kendimize alalım
Hepsini onlara teslim edebilirdim
“Kızıl bir evliya” gibi.

          Vanlı Godard, 29 Ekim 2002

Lale Müldür

MENEKŞE YAĞI

Ben hiç orada mıydım?
Onca düş kırıklığı ilişki arasında
Hayatımdan geçen onca yüzler galerisinde
Bir tek sen bir şeyler vadediyorsun gibi
Bir beklenti birdenbire gerçekten
gerçekleşebilir mi?
Doğru yerlerde doğru zamanlarda bulundum
Ama hiç bu kadar doğrusu olmadı sanki
Bir inci yaklaştırdı bizi ne doğuya
ne batıya nispet edilen
Zeytin yapraklarına gömmeliyim seni
sevişirken
Menekşe yağıyla ovmalıyım.

                    19 Kasım 2002

Lale Müldür

BANA GÖSTERME GÖRKEMLİ GÖKSEL VARLIK

Rabbim sen ne büyüksün!
Boşnakça söylüyorsun, Çeçence söylüyorsun
Türkçe söylüyorsun, bencileyin söylüyorsun
“Ol!” dedin mi bir şey oluyor
“Olmasın” dedin mi olmuyor
Bana masum bir yüz ver Tanrım masum bir yürek
Kanatlarım olsun, uzun saçlarım
Bana müsamerede melek rolü ver
Bana yine melek rolünde bir eş ver
Benim kafamı okusun, hiç konuşmayalım
Lazer bir bakışla baksın bana
Ve ben ondan korkayım
Ve ne olur ne olur
Gölge gününün azabını gösterme bana
Görkemli Göksel Varlık

Lale Müldür

ADEN’DEN TÜLLER

Enis Batur’a

Elleriyle yüzünü kapatıyor birden
Her şeyi yakalayan gözleriyle yakalıyor
gözlerini
Yüzünü kapattığına göre, alter
egosuyla görünmek istiyor bana
Düşündüm ne olabilir diye
Aziz Quadragesimus geldi aklıma
Çobanmış, sürü güdermiş tıpkı onun gibi
Bir gün bir ölüyü diriltmiş
Ben de bir ölü sayılırdım nasılsa
Elleriyle kalbini kapatıyor birden
Her şeyi yakalayan kalbiyle yakalıyor
kalplerini
Aziz Quadragesimus, kalplerinden
birini diriltsen
Ne kalır geriye?
Rimbaud’nun gönderdiği fildişi
Bütün kadınlara yapılan reveranslar
Un monde completement paralysé…

Lale Müldür

AŞK HA O ZAVALLI

Neye inanmamı istiyorsunuz benden
AŞK?a mı?
Aşk ha, o zavallı, o sapkın,
o kandırıcı, o kanırtıcı aşka mı?
Sonuna dek radyo eksen dinlerim
daha iyi
Aşk, ancak meleklerin onayladığı
aşk
Teselli edebilir beni
Başka türlü sıradan aşklarla
benim varoluş acım geçer mi?
3 günde biter hepsi.
Ama ancak O, henüz tanımadığım
O gömebilir bu kendimi.

Lale Müldür

AİLE-İ ŞERİAT

Hiç kimsenin biriyim ben, hiç
kimsesizin teki
Sana inanacak kadar
Nasıl, nasıl bu kadar saf
olabilirim ben
Nasıl bu kadar apaçık gerçeği
görmez gözlerim
Gelenekler, para, sex, adab-ı mua
şeret ve özellikle
AİLE-İ ŞERİAT
Anneye aşık bir toplumda
bir eş mi bulacağını sanıyordun
sonunda?
Sıvazlayın anneler sıvazlayın
oğullarınızı
Kızlarınız yalnız kalsın diye

Lale Müldür

AŞK-I NİHİLİST

Kalbin pırpır etmesi
İçindeki kelebeğin kanatlarını çırpması neden?
Onu arama ihtiyacı neden?
Her şey buz gibi bir mermerin
üstünde pelteleşip kalmayacak mı?
Pelte, donmuş yumurta
Kahvaltı masasından arta kalan…
Ne garip bu aşk-ı nihilist
şeyleri balayı defterine yazmam
Bunca yıldır kıyamıyordum ona
Böyle bir aşk-ı nihilist yazılmak
varmış kaderimde
bizzat bu olgu dahi aşk-ı nihilizmi
kanıtlamıyor mu?

Lale Müldür

Çaykovski, Patetik ve Leş

Biliyorum beni çok sevmiyorsun
Benimle biraz oynuyorsun
Farelerle oynayan bir kedisin sen
Ama aşk çok uzaktadır bundan
Aşk aynı anda aynı şeyi düşünebilmektir
Biliyorum hiç kimseyi çok sevmiyorsun
Hatta kendinle biraz oynuyorsun
Ama aşk çok uzaktadır bundan
Aşk büyülü bir kaptan su içmektir
Ama sen korkuyorsun bundan
Bilmiyorum neden
Ötekini biliyorum
Onu bana söyleyecek cesaretin yok
Ben de senin gibiyim aslında
İşte bu yüzden paçavrası çıkıyor yüreklerimizin
Ardımızda sürüklenirken onca leş

Lale Müldür

Ne kadar zaman önceydi?
Ne kadar zaman önceydi?

Evet öyleydi…
Evet öyleydi…

Yalnızca boş bir alan var
Hangi yola gideceğimi bilmiyorum.

Sen ve ben bir şey diyemiyoruz
Ne zaman ne zaman
Bu uzaklık oluştu?

Lale Müldür