Ne güzel şey hatırlamak seni :ölüm ve zafer haberleri içinden,hapisteve yaşım kırkı geçmiş iken… Ne güzel şey hatırlamak seni :bir mavi kumaşın üstünde unutulmuş olan elinve saçlarındavakur yumuşaklığı canımın içi İstanbul toprağının…İçimde ikinci bir insan gibidir …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Unutulan’dan
IUnutulan gölgelerle başlamıştıkAşklar yerinde durmuyor ki, açsanArkabahçeye bakan pencereyiKedi değil çocuk değil, çağırsanYakın bir harabeden. Unutulan gölgelerle unuttukBağdaş kurduğumuz döşekteBaktıkça küçülüyoruz zamanaGün boyu avluya açılan. Unutulan avluda unutulmuşÇamurlu çiçekler, kuşların gagasıGözü kanlı nar ağacı ve benKadim bir şehirde. Artık unutulan çıplaklığınıÇocuk yatağımdan toplamıyorum-Orda mısın? Şuramda duran harabedenBir daha seslensen. Metin Fındıkçı
Şub 23
Suların da bir arkadaşlığı olur diye
Suların da bir arkadaşlığı olur diyeGördüğüm her yağmurun ardından gittimVe en sonunda cebimde bitmemiş şiirlerYollara yakışan birisi oldum çıktım Suların da bir arkadaşlığı olur diyeÇıkarıp adresimi verdim hemen hepsineGidebileceğim yerleri söyledim bir birSonra yüzümü serdim ellerimin içine Suların da bir arkadaşlığı olur diyeYüzümü sadece beyazlığıyla örtebilecekBir mendil istedim gördüğüm herkestenSolgun bir söz de olsa benim …
Şub 23
Hayat Burcundan
/Donmuş tek karede çığlık/ İnsanlar kimi işsiz güçsüz gelişigüzelKimi kendini bir amaca ayarlamış aceleciGidip geliyorlardıHamallar habire terliyorlardıArabalar yerli yersiz korna çalıyorlardıMartılar çığlık çığlığa savruluyorlardıVapur limana yanaşmıştıBen âvârelikten rıhtımdaydımSen kimseyi beklemediğin halde oradaydınSenden olma çocuk; astsubay babası Cilo DağındaAsla öldürülmemiş gibi dondurmasıyla ilgiliydiSen onun elinden tutmuş denize bakıyordunKimseyi gördüğün yoktu denizde yüzüp duran çöpleriGördüğün yoktu hiçbir …
Şub 23
Karanlık Duvarlar
I. Önünü alamıyorum bu kör gidişlerin yollardaHerkes bir yere gidiyor önünü alamıyorumÇaresiz direniyorum bu dönüm noktalarında kimseelini uzatmıyorBir gürültülü yaşamağa gidiyor dünya boşalanbir deniz gibi Bu sesler ormanında kaybolan bir çağ bu. Nereye gitsem hep apartmanlar çıkıyor önümeAlıp başımı duvarlara çarpıyor bu yollarGidip gelmelerim bu dar sokaklardaİnsanların koşup dolduğu bu dar yapılardaBir kısır döngüye girmek …
Şub 23
İçimi Basan Efkar
İçimin vadilerinde kış kıyamet;Rüzgarlar biteviyeYavrusunu yitiren kurdu sesleniyor.Ve ay her geceGümüşi bir yalnızlığı anlatmak içinDoğuyor sanki öylece. İçimin dağlarında askerlerSırtlarını kayalara vermişlerBeklemekteler.Yaptıkları, pusatlarını elden geçirmek sadeceBir de, arada birEllerini alınlarına götürerekUfku gözetlemek. İçimin dağlarını duman basmış:Ağaçların dalları bir o yana bir bu yanaVe yapraklar ve kuşlar birbirine karışmış;Savruluyorlar gökyüzüneVe onlara ve hareket eden her şeye …
Şub 23
Soru
Artık beni parktaki ağaç bile anlamıyorSiyah kedinizin kuyruğunda sallanan zamanBir zamanlar sevinçle giyindiğimAk bir güvercin kanadı gibi gururla giyindiğimTemiz ve mavi giysim değil artık. Yalnız imkansızlığı mı anlatır bir bulutYağmaya hazır bekliyorsa gökyüzünde. Erenköy, 1964 Erdem …
Şub 23
Kıtalar
Şu otuz yıllık ömür terceme-i halimdir,Şimdi kırkındayım, on yıl arada kaldı nihan.Ahiretten dönüşümde o ölen Neyzen içinKarşıma çıktı şu suret ile Eşkâl-i zaman 1335 Câh ü mevki, karı çok oldu gözümden düşeli,Bunların hiçliğini ben bilerek öğrendim.Şimdi de kalmadı nakdin nazarımda kadri,Kirli ellerde görünce paradan iğrendim! Ayasofya, 1912 Sarıma ciddiyet ile sarf ederim sanatımı,Ney elimde suyu …
Şub 23
Neyzen Tevfik’in Şiirinde Mısır Günleri
51Bazı davetlere, eğlentiye icab-ı zamanGidilir de buluşurduk bütün ihvan, yaran.Gitgide söndü bu, tazyik-ı hükümet şiddetGösterip kalmadı bir yerde muhabbet sohbet.Başlamışlardı fakirin izini takibe,Bu ilerlerse eğer kaynarız elbette dibeDüştü efkârıma endişe-i habs ü menfa,Az zaman sonra zuhur eyledi, çok sürmedi ya!Bab-ı Zabtiyye’de bir haylice müddet yattım,Lûtf-ı Yezdan’la başımdan bunu da atlattım.Çıktım amma tanıdıklar bana vermezdi selam,Nerde …
Şub 23
Geçmiş Bir Dua Kitabından 1
Nice yazsonlarındaeylül yapraklarınagergeflediğiniz öyküleriniztozlu bahçelerde unutuldu mu hiç? Sonbahar sürgünüdür gidişleriniz. Benekli kedilerin döktüğü sütlereen sessiz adımlarla basıp,kaç izle geçersiniz Sabahlardan birindebenim dediğiniz evlerdenkendiliğinizden çıkmalısınız,vedasız ve kimseyi uyandırmadan. Anılarınızı yıpratabilirler. Ayağa takılabilecek ne varsatoplamalısınız ayrılmadan ve saklamadankırık dökük sevgilerinizi köşe bucağa;bir gün bulupavuçlarında ısıtırlar diyebeklemeden. Onları –bilin! — şimdi yalnızeskicilerde satılan taş plaklarınen iç bulandıran …