olan oldugökle açıldı aramve bütün sırrını söyledi dünya benimse bir denizden kanardı yaramyorulduğunda atlarımtitrediğinde yolculuklaryepyeni kapılar açardı rüya ağlar bakardım suyayazgım çarpıp durdukça beni hayatadualar uçururdu anamkendi çocukluğunu anlaşılmaz kılan bengökgürültüsü kadar haytauykularıma çelme takıpkarışırdım ay doğarken suya giden kızlaraakardım suya geçmedi oysa ömrüme çaldığım ateşten karaartık kuyulara kapanır insankapanır göğünde cennetten hülyavedalara vakti olmazokunmaz …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
memleket fotoğrafları / istanbul
iflah olmam, belki de bu derdile yanarım usul usulnere gitsem kaybolsam bulur beni istanbul arar ve bulur beni bebek’te kalan yanımtekkenin dervişleri, surdibinde sarhoşlarsokak sokak istanbul gezer yaralı canımsabah olmak üzere şimdi ezanlar başlar şimdi senin koynunda olmak vardı istanbulbeşiktaş’da çay simit beyazıt’da nargileve hayatı suyunda bulmak vardı istanbulaşka hoşgeldin demek şiire güle güle yine …
Şub 23
Artık dua etmemesi insanın / Allah’ı öldürmesi değil mi?
Kendini öldürmesi insanınDüştüğü yerde kalması değil mi? Bana bir saat verdinGeçmişe akıyorSaat şakağımda dünyanın kalbini Kabe’den duyuyorumTik takCanımı dişime takıp secdeden kalkıyorumYüreğime çıkışıyorumYaşamak ölmek meselesi değilKumsalla çöl arasındaki bir deniz farklaYaşayacağımAkşam göğünden bir salkım yıldız koparıyorumSırtımı Kıble’ye dönüyorumArtık dua etmemesi insanınAllah’ı öldürmesi değil mi? İçindeki… Kaynak: sezininaltingunu.blogspot.com.tr/
Şub 23
Destan Önü
İşte zamanın karanlığı, gece gibi,Geçer bir gölge komadan.İşte Tanrı nefesli sahiller,İşte Bizans kopmuş Romadan.Sakalları uzamış keşişler sırtında,Bahar halinde bir yük:Sur örülmüş kıyılarda yokluğa taraf,Taşlarla, kıskançlıkla ağır ve büyük. Eski İstanbul, ruh kadar eski, İnsan daha fazla eskiyemez ki. Bir boşluk ki göller tadında uzun,Ya hiçe uzanmış …
Şub 23
Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendir
Efendimsin cihânda i’tibârım varsa sendendirMiyân-ı âşıkânda iştihârım varsa sendendir Benim feyz-i hayâtım hâsıl-ı rûh-ı revânımsınEğer sermâye-i ömrümde kârım varsa sendendir Veren bu sûret-i mevhûme revnak reng-i hüsnündürGülistân-ı hayâlim nevbâharım varsa sendendir Felekden zerre mikdâr olmadım devrinde rencideGer ey mihr-i münîr âh u zârım varsa sendendir Senin pervâne-i hicrânınam sen şem’-i vuslatsınBe-her şeb hâhiş-i bûs u …
Şub 23
Çalab’ım bir şâr yaratmış iki cihan ârasınde
Çalab’ım bir şâr yaratmış iki cihan ârasınde;Bakıcak di’dar görünür, o şâr’ın kenâresinde. Nâgihan ol şâr’a vardım, anı ben yapılur gördüm;Ben dahi bile yapıldım, taş u toprak âresinde. Şâkirdleri taş yonarlar yonup üstada sunarlar;Allah’ın adın anarlar, ol taşın her pâresinde. Şehirden oklar atılır, gelir canlara batılır;Ârifler cânı satılır, o şâr’ın bâzâresinde. Şâr dediğikleri gönüldür, ne alşidir …
Şub 23
İçerde
Pencere, en iyisi pencere;Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa;Dört duvarı göreceğine Orhan Veli
Şub 23
Taburcu
topraklarınız ayaklarımı terk ettişımarık çocuk gibi hata duvarına tırmandığımdainsanın yaratıldığı toprağıçamur sanan bir kavimle yaşamak zorunda kaldımhavva da yaratılmasaydınasıl sızlardı kaburgaları insanınkuşlar! Gökyüzü size tokat atsa ne yapardınız?başınızı kaldırmanız yasaklansa.kanatlarınız rüzgarın karısı değildir artıkhangi avcı sana ‘sen’den daha fazla zarar verebilirbense kuş olduğuna inandırılmış bir kuş resmiyimtanrım ölürken bu kadar kanatla ne yapacağımcehennnem de hayal …
Şub 23
Seniha’nın günlüğünden 2
Bir ruh mu bu kadın —Cemile—Nereye değdirsem ellerimiMasaya, perdeye, konsolaOnunkine değmiş oluyor birazİnatla çekiyorum. Ellerimi çoğu kezGizlemem bundan. Tren istasyonlarına gidiyor —nedense—Bir başına oturuyor parklarda—Cemalle bazan—En çok da akşamüstleriBilmem ki bu gizemli saatlerde ne buluyorDolaştığı yerleri mi süslüyorDoğayla, kentle süsleniyor mu yoksaBirini mi bekliyor —kimbilir—Kendiyle değil, sadece duruşuyla—Vakitsiz çiçek açmış bir nar ağacıBulanık günün içinde— …
Şub 23
Seniha’nın Günlüğünden 3
‘Evler’den birindeyim, dışarda kar yağıyorÜstüme kar yağıyor. KalbiminAtışlarında eriyor karÜşümüyorum, üşümek elimde değilHiçbir şey elimde değilSevmek istiyorum, sevemiyorumÇarpıyor birbirine kalbimin kapılarıGülmek istiyorum, gülemiyorumÖne geçiyor acılarımın çizgileriVermek istiyorum, veremiyorumGeri çekiyor beni tenimin güçlü dokusuKonuşmak istiyorum, konuşamıyorumKapanıyor büsbütün dudaklarım—Demiştim, pembe bir çizgi olsunDüğün çağrımızda o gün—‘Evler’den birindeyim, dışarda kar yağıyorAynada kar yağıyor parıltılarlaAbajuru yakıyorum: sarı kar—Üç parmakla …