Kategori: Türk Şiiri

Kadın Göğsü

Bir kadın göğsü, Başlarsa konuşmaya, En güzel deniz olur; En sakin demiyorum. Başın döner dalgasından, Nereye gittiğini unutup, İntihar etmek istersin, Baktıkça bu muhteşem denize.  Vapurdan atlayanlara selam…  Cahit Sıtkı Tarancı

Günlük İşlerdenmiş Gibi Ölüm

Dönüp duruyor yol. Sonunda orda durduk.Açık kapıdan gördük,oturmuş yün eğiriyorduElinde kirmeni.Kocaman bir yumak kapının orda yuvarlanıp kalmıştı.Eşikten başımızı uzatıp:“Nasılsın?” dedik. Sankibir sandalyenin yerini değiştiriyormuş gibi“Ölüp gidiyoruz işte!” dedi,kaldırmadan başını.Günlük işlerdenmiş gibi ölüm. Bir rüzgâr dövüp duruyordu önündeki deniziArada bir başını kaldırıp baktığı. İlhan Berk

Pastörize Sevgi

Kumandayı fırlatıp spiker kızın yüzüneBir şeyler yapmalı, diyorum – Ama ne?Afrika’ya gidelim, diyor, karım içerdenKahve içelim muhallebi yiyelim Der gibi iyi niyetliGünlük vurguyla Afrika’ya gidelimToplayalım pılıpırtıyıÇocukları kitapları büyükanneyiPlakları albümleri seccadeleri Toplayalım çamaşırlarıÇamaşır makinesiniBulaşık makinesiniKuluçka makinesiniKonuşma makinesiniGülme makinesini ağlama makinesiniAfrika’ya gidelimKahve içelim Muhallebi yiyelim Afrika AfrikaTarihin şuuraltıÜç tekerli bisikleti üstündeHabeş SultanınınBoğa yılanlarını ve halkınıGülümseyerek güttüğüSevimli dünya. …

Devamını oku

Sone XX

İki türlü acı var, biri güncelden doğarAcıdır günbegün kararan gazete haberleri;İnsanı çözümsüzlüğün acziyle boğar.İçine kanatır sessizce umurlu yürekleri.Bu acı her zaman umut taşır yedeğinde.Tutunur var gücüyle zamanın akışına.İkincisi nakıştır duygunun gergefinde,Kök salmış özümüzün karmaşık kumaşına.İnsanın önüne geçilmez o kavrama isteği,Acıya dönüşür doğanın dipsiz giziyle.Hem odur hem de değil bir kuşun teleği,İşleviyle çakışan kusursuz biçimiyle. Hiçbir …

Devamını oku

Sisle Örtülü Yollar

Gecenin SahibiAğustos böceğinin yüreğineİndiriyor sırrınıVe ağustos böceğiSesine ardıç ağacının Bilgeliğini katıpAteşten cümlelerleTanrı’nın sözlerini öğretiyorÖteki böceklere Sessiz ve uzun hıçkırıklarSessiz ve uzun Yıldızların kristal hıçkırıklarıBöceklerin mahzun Ağustos böceği, sesine yıldızlarınParıltısını katıpTanrı’nın yollarını gösteriyorYolunu kaybedenlere Sisle örtülü yolları O’nunYanından geçip gidenDipsiz uçurumların Sisle örtülü yollarSisle örtülü her şeySisle örtülü ruhum. Cahit Koytak

Sone XI

Anılar geliyor bazen ister istemez akla;Burnumdadır kokusu cumbalı evimizinTaş sektiriyorduk büyük bir mutluluklaÇalkantısız yüzünde dupduru bir denizin.Metal paralar sektiren biri vardı aramızda;Bir testere ağzı olurdu onu görünce sular.Yaylanıp parayı çalımla savurunca,Kanardı denizin sırtına açılan yaralar.Tadarak güzelliğini Türkçenin kana kana,Taşlarımız sözcükler oldu şimdi irili ufaklı.Söz sektiriyoruz artık kimimiz imgeden yana.Kimimiz kılavuz etmiş kendine aklı. Denizde para …

Devamını oku

Eyvah! yine hüzün

uyandım ki masamda duruyor kırmızı gülleronları kim koydu kırık dökük dizelerin,solgun harflerin arasına?harabeye çeviriyor gönlümü bitti desem de bitmiyor bendeki aşk hüznü..eskiden ne çok inanırdımgüllerin mucizelerine, geyiklerin bütün biryeryüzünü dolaşıp buğu içinde döndüğünekarlı kış gecelerine aşk bitti desem de hüznü kalıyoryılkıya bırakılmış bir at hüznübir serçe ölüsünün hüznüiçimdeki sıkıntısı, tortusu.. uyandım ki bu bendeki hüzne …

Devamını oku

Bellek

sözün belleği yok kopardığı dalları bahçesine taşırkenunutuyor az önce terk ettiği ormanıkaybolduğu patikalarda döküp saçıyorözündeki anlamı -geri dönülmez artıkkorkmayalım kuşlardan- yolun belleği yok eksiliyor dil yolundayürekte döllenen dirimher şiirin bir ölüm oluşubelki de bundan -merhumu nasıl bilmezdinizaz mı su içmişti pınarınızdan- ölümün belleği yok adak değilsözcüklerin üzerine diktiğimtitrek alevli mumlarsarhoş geceyegünün yolunu gösteriyorlar -gecenin teni …

Devamını oku

Üzüm

sıyrıldık yaz aşklarındanEylül’e döndü yüzünpuslu, hüzünlü, ıslakEylül’ün hüneri hasatve şaraba dönme umudu üzümün Aslı Durak

Kapalı Mekân

Ne kadar güzeldi, kirazların TürkçesiEkmek ören kadınlar, bahçenin sesi-Giderken görürdük kimi kızlarıEllerinde baharın şaşkın dalları! Bir gül düşün, gönülsüz açanOlan her şeyi solduran zaman;Çocuklardan önce yatan babalarGelmiş ve kalmış o yorgunluklar… Artık durmadan kırk yaşındayımCebimden çıkmıyor dünyanın eli,Nereye dokunsam eskiyor hemenGünler günleri örtmüyor şimdi. Kimsenin gücüne gitmesin diyeEzberledim yolları, sulardan önce-Bir kusur aradım, yalnızlığıma;Ağaçlar gövdesinden …

Devamını oku