Doldur kadehimi Hasan Can! GüneşeTutsam derimi, ısıtmıyor. Bu mintanKefenden daha soğuk! Versem ateşeGirit ve Rodos’u, kızoğlankız, civan Kırk Macarlı odalık, bel, kasık, meme,Dizsem karşıma, nafile! Ne Çaldıran,Ne Şam, Mısır, su serpmez yavuz gönlüme,Bir çeki taşı gibi üstümde Zaman Ve soyulmuş etimde bin sırtlan anı.Varın gidin cellata, vurulsun boynuYunus vezirimin! Hasan Can, şarap koy Ki dönsün …
Kategori: Şiir
Şub 23
Değişmez
Bu yılları boşuna beklemişimgünler solup giderken damlarda, odalarda.Gençliğimgöster yüzünü bana:Bakarımkorkularım, kuşkularım silinir. Nedir bu kitaplar, bu şiirler?Nedir kayalaşmış sıkıntılar uçup giden sözler?Nedir aklımın ermediği şu olup bitenler? Buduyor zaman dalları, acıları.Hayatım, kapalı bir havaaçılmıyor.Geldiğim yerlere kayıyor gözlerim. Çocukluğumver elini bana.Kuşat kökleri, geleceği.vaadlarla gelme, karlarla gelkızaklarla gel, faytonlarla…Senden uzakta eridi gençliğim. Ölümümduy çığlığımı.Duyur kendini bana.Tanıyamıyorum bu …
Şub 23
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur,Dinmez gözünün yaşı yanar içi nâr olur. Sevdâ‐yı zülfün kimin takılsa gerdanına,Mansûr gibi âkibet yolunda ber‐dâr olur. Leylâ‐yı aşkın senin her kimi mecnun eder,Firkât oduna yanup her gice bîmâr olur. Varlık cibâlin kesüp dost iline yol eder,Ferhatleyin gözünün yaşları pınâr olur. Şol İbrahim Edhem’i derviş eden aşkındır,Derdine düşen …
Şub 23
Yeter çalındın ey hâce fenâ mülkün metâına,
Nazar kıldıkça insâna gönül hayrâna dolanur,Acebdir kimi Hakk ister, kimi butlana dolanur. Gel ey dertsiz kişi dervişliğe duruş sâ’y eyle gel bundaBu hâl ile olursan bil işin hüsrâna dolanur. Nedendir kani olmuşsan murad‐ı nefse dalmışsın,İçine hırsı almışsan işin şeytâna dolanur. Yeter çalındın ey hâce fenâ mülkün metâına,Çok uzatma ki Azrâil gelür bu cânâ dolanur. Gönül …
Şub 23
Şöhretim isyan benim sen afv ile meşhûrsun
Sâyesi düşmez yere bir böyle nahl-i Tûr’sunMihr-i âlem-gîrsin başdan ayağa nûrsun Târik-i gülzâr-ı âlem mâlik-i mülk-i ademMünkirîne mahz-ı mâtem mü’minîne sûrsun Sensin ol şâh kim Süleymanlar kapında mûrdurOn sekiz bin âleme hükmetmeğe me’mûrsun El benim dâmen senin ey rahmeten li’l-âleminŞöhretim isyan benim sen afv ile meşhûrsun Padişah-ı evvelîn ü kıblegâh-ı âhirînEvvel ü âhir imâmu’l-enbiya mezkursun …
Şub 23
Bir hasîrüm yoğ iken külbe-i ahzânumda
Bir hasîrüm yoğ iken külbe-i ahzânumdaBûriyâ nakşı görinür ten-i üryânumda Sâyemi ben başuma ben gün doğacağın bilürinBaşa ol gün mi doğar sâye görem yanumda Merdüm-i dîde ciger gûşelerini néce birGötürem kendü yetîmüm gibi dâmânumda Yédügüm ayru géderken seg-i kûyuñla benümGörmedüm nân u nemek hakkını yârânumda Baña ol nâme-i amâl yeter ÂHÎ kimYâr hattıyla ğazeller ola …
Şub 23
Kadın Nedir, Çiçek Nedir?
Kadın nedir?… O münevver menekşedir ki uçar,Samîm-i hüsn-ı bahârında hande-i âfâk,Çiçek nedir?… O da bir aşk-ı mütebessimdir kiŞemîm-i rûh-ı behîminde bir kadınlık var!.. Çiçek meâl-i ebedden terekküb etmiş ise,Kadın hayâl-i ezelden temessül etmiştir.Bu mâh ü mihre mutâbık bir teşâbühtür;O, rûhu, rikkate âid, bu kalbe âid ise… Kadın, semâ; o da bir nuhbe-î tesellîdir,Kadın, çiçek, o …
Şub 23
Çıktığın Geceler
Ba’zan sarı bir çehre-i ru’yâ gibi hissiz.Tenhâ bir ufuktan görünürsün bize sessiz… Çehrenden akan hüzn-i ziyâ, hüzn-i müebbed.Her rûha döker giryeli bir hasret ü gurbet,Bir hasret ü gurbet ki bütün geçmişe âid: Günlerle ölen hâtıralar… her şeyi râkid.Her bir şeyi pür hande yapan mâzî-yi mes’ûd…Bir lâhza sevilmiş, unutulmuş, keder-âlûd,Ru’yâlı kadın gözleri… âsûde semâlar: Sislerde …
Şub 23
Günahım işret olsun affeden Allah-ı Ekberdir
Günahım işret olsun affeden Hüdai Ekberdir,Bu halı ta’n eden insan değil bir laet-i şerdir. Biri gizli günah etse olur mu gözleri mahmur,Bilinmez böyle mücrimler neler vardır neler vardır. Kıyamet kopsa da görsek ibadullahı seyretsek,Sukara, zümre-i sofi, müra-i hep beraberdir. Benim bu işretimde kıl kadar hakkul abd yoktur,Şefiül müznibin affettirir emri mukarrerdir. Çekersen bir kadeh bâde, …
Şub 23
Yana Sızıla
I./ Yontular, hepsi dağılıyorlar. Ağolup dağılıyorlar. Öptüğün an. O yerde; ırmağın denize döküldüğü,bildik bir çiçeğin koparılmadığı, biraçalyanın varlığından habersiz,kuşların kısacık öttükleri veöldükleri, kimsesiz çocukların ırmak–ırmağın sürüklediği akağaçlarıtopladığı ve yonttuğu o kıyı,o kıyıda; yontular, hepsi de ağolup dağılıyorlar, o kıyıda, güneş–güneşin sürüldüğü ve ırmak denizedökülürken kopuk denizcileriniçki şişelerini kırıp uzun,gözalıcı dalgakırana gittiklerio kıyıda, dalgaların durmaksızın vur-vurdukları-bir …