Camın arkasında kar yağıyorCamın arkasında kar yağıyorBir el, yüreğimin sessizliğineHüzün tohumları ekiyor.Sonumu böyle gördükten sonraSaçların ağardı ey kar,Ama yüreğime yağdın ne yazıkMezarıma değil.Bir fidan gibi titriyor gövdemYalnızlığın soğuğundan.Süzülüyor kalbimin karanlığınaYalnızlığın korkunçluğu Artık içimi ısıtmıyorsun AşkEy donmuş güneşGönlüm ümitsizlik çölüYorgunum, aşktan yorgun. Ey aldatıcı şeytan, şiirSenin de sevinçli goncan kurudu,Sonunda;Ruhum, bu kederli uykudan uyandı.Ondan sonra neye …
Kategori: Şiir
Şub 23
Çocukların Ağıdı
Kardeşler, dinlerken lanetlerini umursamadanYaşam kavgasında tükenip giden insanların,Acaba duyuyor musunuz onların ardındanSessiz gözyaşlarını ve acısını çocukların? ‘Mutlu yaşar her canlıPırıltılı yıllarını çocukluğun,Alır çılgınca yaşanan çocukluktanAlır oyunların, sevinçlerin haracını.Ama kısmet değil bize kırlarda,Altın rengi ovalarda koşup oynamak:Çeviriyoruz, çeviriyoruz, çeviriyoruz fabrikalardaÇarkları sabahtan akşama dek! Döküm çark dönüyor,Çark uğunuyor, ve bir rüzgâr kopuyor hızından,Baş alevler içinde, baş dönüyor,Ve …
Şub 23
Mırıldandığım Şeylersin
Senin Harflerin İçin 1. Mırıldandığın her şeysin, sesinden öpüyorum sessizliğine de eğiliyorum fakat neredesin kapanınca harflerinin kapısı: Adın şiirim! Heceler gibi öpüyorum işte iki hecesin adından başlıyorum öpmeye kırlara çıkmış harflerinin arasından öpüyorum: Ağzın cennetim! Dilin hâlâ çocukluğun suyuyla terli ve haylaz suyundan öpsem küskün bir çeşmenin harflerin susuz. Dilin cehennemim 2. Mırıldan dur bana, …
Şub 23
açık açık çağırır aşkını
1 Çabuk akan tez giden ilk geyik avında ölenler çarpıntı başlarıdır insanlığın Uzakta.Ta burada Ünlü bir can sıkıntısını Ufalar bir zümrüt sakal Yeldeğirmeni ve uçuşan leylekler beyaz saçlı atın kar yıllığını rüzgar hallerini kahraman atın madalya anına bitişik dört nala koşan sesi oradan uzaktan ta buradan siyah çatık kaşlı gelincik tohumlarına benzer sezişliriyle gelişir yapılı …
Şub 23
Dinle Azize
Azize geldi Hüznünü eteklerinden döktü önüme“Ben yaralıyım” dedi Yaralarımı sakladım gizlice… “Dostum olduğuna yemin et” dediEtmedim , kırıldı!Gerçek dostlar yemin etmezler azize…Gerçek dostlar ne diyorsa o’dur.Gerçek sevgililer yemin etmezler. Bana sarılarak ölür müsün? dedi azizeSana ölene kadar da sarılırım dedimAma istersen sanaKollarını kullanmadan sarılmasını da öğretirim……1) Bak azize!Senin dikenlerin varKim yaklaşsa yaralanıyorUzaklaşsa sen üşüyorsunSen aslında …
Şub 23
seni çok özlüyorum, elan…
-bu şiiryalnızca yaşlı atlarıngenç insanların insafına karşı vurulabildiği gece yarılarındathe cure-this is a lie eşliğinde okunacak- kalbimkanlı çakıl taşlarıyla doluseni çok özlüyorum, elan… benialıp doktorlara götürüyorlarhaplar,otlar,boklar veriyorlarbanakendine bile hayrı olmayantek çocuklu ahırlar ve dualar veriyorlar her günaklımda kalansimsiyah gözlerine tutuna tutunayarı ölü bin bir haldeeve dönüyorum…içimden küfür dolu kamyonlar geçipcehenneme gidiyorya geri gel…ya da seninle …
Şub 23
Düşlerimin ‘’Bozkır tenli’’ adamına
Tanıyorum seniYıllar önceAynı ağaçta çiçeklenmiştik. Mızrabın dillendirdiğiİki teldik bağlamadaBir türküden söylendik Tanıyorum seniSeviyorum diyeAyrı dillerden seslendikAma sevmiştikDokunmadan da olsaTutmuştuk ellerimiziÇünküBirileri aynı uçurumdanAtmıştı bizi Tanıyorum seniAyrı uykulara yatıpAynı rüyaları görmüştükBaşka coğrafyalardaAynı ekmeği bölüştükAynı gökyüzüne serçelenipAynı ürkeklikle uçmuştuk Tanıyorum seniGülümsememden öpmüştün beni Zeynep Güngör Kaya
Şub 23
Gidişlerin Güneşi Olmaz
bu nasıl bir gidiş böyle..? hastalık bulaşmış bir köyü terk eder gibi suya sabuna karışmadan akıp gider gibi suç işlemişcesine vatanından kaçar gibi bu nasıl bir gidiş böyle..? imge toplamak için mi istila ettin yüreğimi, batırdın bayrağını göğsüme..? isteseydin…sana el değmemiş ilhamlar verirdim gerek yoktu uygarlığımı ateşe vermene şimdi…küllerinde duman tüten ve içinde ekmek pişen …
Şub 23
Canımı yaktığın kadar büyüdüm
günler önce bir yabancı kaybetimaçtığı yaraların sızısı kadar tanıdıktı gözlerikoynumdan akıp gitti su misalidur diyemedim ben, günler önce bir yabancı düşürdüm ellerimdenbakışlarını saklardım sayfa aralarınao sevdirmişti yağmur damlalarını banaçöldü dudaklarım, o isekurak tenime armağan edilmiş bir vaha Seda Aydın
Şub 23
Tanrım ! müsait bir yerde inebililir miyim artık ?
Arz-ı Hâl Bir ömre yetecek kadar ihanet gördümBin ömre yetecek kadar yalan duydumSade “arka bahçelerini” değilTalan edilmiş bahçelerini de gördüm “iki adımlık yerküre”nin.. Bir adam boyu adamlık yoktuYazanı çok okuyanı yoktu aşkınAteşi oyuncak sanan çocuklar vardı TanrımSaçlarım tutuştu..Kaşlarım tutuştu Tanrım !EllerimGözlerimKirpiklerim tutuştu.. Kalışın, bir “ben” hâli vardı bildiğimGidişin bir “O” hâli..Ve bir bilmediğim hâli vardı …