Kategori: Türk Şiiri

Başım Dönüyor İkimizden

Çocuklar ekmek yiyorlar gibidir sesin Ön dişleriyle belli belirsiz Bir martı kalıyor gibidir hiç olmayandan Çünkü biz ikimiz de çirkin değiliz Evet mi hayır mı pek anlamadan. Ne biçim bir sestir şu bizim dalgınlığımız Bir tayın dişinde ince taflan Az yaşlı bir kadında göğüs uçlarının Yanarak sımsıcak bir kedinin ağzından Dönüp iç çekmesine gece kuşlarının.  …

Devamını oku

Sıcak Buz

kabarmış hindi çatlatan bakışıyla geçti sokakların kılcal damarlarındanaşk vurdu onu / artık her şey kırılabilirki üstlerine deniz attığı kadınlaronun adalarından kurtulupkorsan şarkılarını unutana kadarağustos öğlelerinde bileıpıslak kaldılar aşk vurdu onu / artık her şey kırılabilirher şey kırılabilir / su bile Akgün Akova

Bengal

gözlerime yükledim seni gözlüğüm tutuştuomurgası çatladı zamanın gelecekten düşünceonu götürdüğ’müz hastaneninen acil servisindeo bal rengi bacaklarına dinamitlendi içimküçüğüm, küçük kadınımtransistörlü radyomda geceler boyu aradığımbir gidip bir gelenyitik bir uzun dalga istasyonu gibisinnisanevet o mırmoruk nisan şemsiye sürüleri düşlerpeynir ekmek sesine uyanırken pomfuruk mayısalev halkalı küpelerini sıyırırsın gülümseyerek evden kaçan Bengal kaplanlarınınsıçrayarak içinden geçtiği küpelerin en …

Devamını oku

Var

Şu senin bulutsu sesin var yaUçtan uca tersyüz ediyor geceyi Yataklar var konuşmak içinÖpüşmek için telefon kulübeleri Güneşler var, yıldızlar, samanyolları,Karpuzlar gümbür gümbür kapılarda. Tanrılar sofrası amma karanlıkYiyemem tek lokma yiyemem orda. Şu senin tutkulu sesin var ya:Ortak güzellik artı yara izi. Tutar ellerinden kaldırırsınAdı kötüye çıkmış tüm sözcükleri. Yeni törenler gerek bizeYeni törenler -kimi …

Devamını oku

Çağrılmayan Yakup

Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi YakupBunu kendine üç kere söylediOnlar ki kalabalıktılar, kurbağalarO kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdımBen, yani Yakup, her türlü çağrılmanın olağan şekliDaha hiç çağrılmadımBiri olsun “Yakup!” diye seslenmedi hiçYakup!Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayımVe içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyimCeplerimdeki eskimiş kağıt parçalarını atayımSonra bir güzel yıkanayım da.Ben size demedim mi. …

Devamını oku

Cihânı hiçe satmakdur adı aşk

Cihânı hiçe satmakdur adı aşkDöküp varlığı gitmekdür adı aşk Elinde sükkeri ayruğa sunupAğuyı kendü yutmakdur adı aşk Bela yağmur gibi gökden yağarsaBaşını ana dutmakdur adı aşk Bu âlem sanki oddan bir denizdürAna kendüyi atmakdur adı aşk Var Eşrefoğlı Rûmî bil hakîkatVücudı fâni itmekdür adı aşk Eşrefoğlu Rumi

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi

Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibiOlmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Saltanat didükleri ancak cihân gavgasıdurOlmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi Ko bu ıyş u işreti çünkim fenâdur âkibetYâr-i bâki ister isen olmaya tâat gibi Olsa kumlar sayısınca ömrüne hadd ü adetGelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâat gibi Ger huzur …

Devamını oku

Çişenti

Yağmur ne çiseliyor, etme eyleme, tepemizde tipi tentesiYoksa sulusepken miydi, buz tuttu ortalık ve işte haphaziran-Cana yetti miydi kuşlar şakırcasına her şeyi kırar insan-Çer-çöpte bir yaz sesi var, bibakıma kış-kıyamet seslenişleriİkindiydi diyelim, hiç işitilmedik ezanlarıyla bir yatsıAh bundandı can masallar, kırpıldı o güzellemelerBir ot dikesi geliyor kişinin, gül sulama yasaklarına inatBir dikeni yolası geliyor, belki …

Devamını oku

Sofra Adabı

Keşkek şu kazanda kaynar, benim bildiğim;Şu güveçte helmelenir fasulye.Kuzu şu kadar ateşte çevrilir;Tuzlama şu tabağa konur ille..Yumurta şu sahana kırılır.Çorba mı? Çorba şu kaşıkla içilir tabii,Hoşaf bu kaşıkla.İster uskumru olsun, ister kolyoz,İster orkinoz, ister hanos;Balık şu bıçakla kesilir.Şarap siyahsa şu kadehe konur elbet,Beyazsa bu kadehe. Yavan ekmeği nasıl yersen ye… Metin Eloğlu

Doğunun Geçitleri

çok uzun anlatmak gerektive biz, sadece ima ile geçtik ‘yol verin sevdaya’gördük ve yol verdikacıdan kalkıp acıyavaran bir yol gibikendini göstere gösterebir cihannuma ile geçtik ve kalbimiz bize sahip çıkmadıdağdır, kızılca kopupve döne döne düştüdöner dağdan sonbaharhüzne geçit yok, ziganalarve kop’tan bu dönüşleribir sema ile geçtik ateştir eski geceler‘tut ve yan, tut ve yankül ol, …

Devamını oku