Bazı sular üzerinden köprüler geçmek isterbazı aşklar üzerinden sular geçmek isterköprü geçen suların üzerinden baka bakahülyalı gözlerle bir devrime baka bakabüyür bazı çocuklar, deniz olmak isterdeniz olmak upuzun akmayı gerektirirsevişmek bir direnme biçimidir ölümesevişmeler upuzun akmayı gerektirir bazı şiirlerin bazı yaşları beklediği gibibazı gerçeklerin bazı yalanları beklediği gibieksik sözler söylenilmeden kalmakfazla kalmalar gitmekten sayılmak isterinsan …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Boşluğa İnen Ayet
herkes bozuk saat gibi kendinitaşıyor kesik bileğinde tül ve siyah, ruh ve suret ve tuz… bundandır yazının büyük günahı sözün kendini vurrnası bundan çünkü hayatta her söz daha az söz her vazgeçiş daha az sancılı bundan ilk böyle yazıldı: “dağıl kavmim ey” elimden tut beni yalnızlıklara götür, ölmek ne can sıkıcı ömrüm ey ilk ölüm, …
Şub 23
kavşak
aşktan sonra da yaşayacağım, kaçınılmazaçık bir hesap, denkleşmemiş… içimdekiçanı çalacak zangoç, her saat başı!sayılı günlere bölecek beni yenidenmasallar üreten çocuk yanım. zehir biriktirecek akrep, kav atacak yılan!gözleri sabah, kumrular konacak balkon demirime.ha bir eksik ha bir fazla, değişen bir şey yoksokaklar aynı sokak; evler eski evlerim!yalanlar incitecek şarkıların yüzünü… yanlış numara çevirip kendi sesini dinleyenparmaklarım, …
Şub 23
Anlamı Yok
bir anlamı olmalı hayatın açılmalı koklayınca ağzıher şey bittiğinde başlamalı tarifsiz hazzıçözülmeli gözlerinde kalbimdeki sancının şifresiçıldırasıya yaşanmalı adını bilmediğim iksirin mucizesi. kalbim alafına sarınmış bir çöl ,ki serap olsananlamı yok gözlerinin feri gözlerime akmayıncaömrümün hazanı yüzüğümde saklı siyanür olsananlamı yok hiçbir panzehirin dudağın tenimi yakmayınca. anlamı yok göğsüme ansızın saplanan uğultununyüzüme sığmayan çocukça bir gülüş …
Şub 23
Babam ve İstanbul
Umudun en çalışkanı, hayatı incitmeyen adambir İstanbul çelebisi, sanki beyaz bir kuşkaranlığı topa tutan adam, mavi bir kâlpyumuşacık bir deniz, bir geminin güvertesionurlu bir ömür, dürüst bir hayatevinden ekmeğini eksik etmeyen sevgi kokusuradyo tiyatrosu dinlerken hüzünlenen adamAtatürk’ün sesini duyduğunda ağlayan adamne savaşlar görmüş de yenilmemişçekingen bir solgunluk, efendi bir güneşmis gibi bir Türkçe, yürüyüşü ışıktanyarasını …
Şub 23
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıktaHer şey naylondandı o kadarVe ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.Ama geyikli geceyi bulmadan önceHepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisinizYeşil ve yabani uzak ormanlardaGüneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdanHepimizi vakitten kurtaracakBir yandan, toprağı sürdükBir yandan kayboldukGladyatörlerden ve dişlilerdenVe büyük şehirlerdenGizleyerek yahut döğüşerekGeyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama …
Şub 23
Alacânım
ah, nerde benim altından avaze sesim! yankısı bir duvara gömülmüş testide kaldı avaze sesim! şimdi başkalarının kalplerinde yankılanan bir zamanlar içinden geçtiğim aşklardı feryattan kimseler ölmez, denirken duvarlardan geçtim artık kimseyi sevemez aşktan ölmüş yürek, derlerdi şimdi kulağını dayadığın duvarda inleyen testi bir zamanlar feryatlarda unuttuğum avaze sesim! alacânım, mil yeşili gözlerin dindirdi gözlerimi kaç …
Şub 23
Cennetten Gelen Misafir
Hüzünlere daldığımda gözlerimle.. Geçip gitmeyin ne olur..Yansıtamasamda özlemlerimi.. Anlatamasamda hislerimi.. Görmezden gelmeyin beni.. Ben varım zaten yok saysanızda.. Ben varım zaten açmasanızda kapatsanızda tüm kapıları, Ben varım ve Hayatın orta yerinde koca yüreğimle.. Ellerim başımın arasında düşlere daldığımda, Bilinki sizler gibi umutlarım var benimde, Anlaşılmammak en büyük korkum sizlerce.. Ben varım zaten tutsanızda yüreğinizden Ben …
Şub 23
Hasret
Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli, belini sarmayalı, gözünün içinde durmayalı, aklının aydınlığına sorular sormayalı, dokunmayalı sıcaklığına karnının. Yüz yıldır bekliyor beni bir şehirde bir kadın. Aynı daldaydık, aynı daldaydık. Aynı daldan düşüp ayrıldık. Aramızda yüz yıllık zaman, yol yüz yıllık. Yüz yıldır alacakaranlıkta koşuyorum ardından. Nazım Hikmet Ran
Şub 23
Bir Gün Çıkıp Geleceğim
Bir gün çıkıp geleceğimYağmurlar altında şemsiyesizNemden çürümüşse de ciğerlerimDamlalar gözlerimde buharlaşır. Kapı çalınışları da unutulurAykırı konuklardan, uzak yaşayışlardanBiraz çekinikEskisi gibi vururum kapınıBirden karşımdasındırGözlerin bildiğim gözlerin değilseBakma bakamamAnlarım yanlış kapıdır çaldığım Bir gün çıkıp geleceğimGörünce pencerende ‘yeşil panjurları’Yüreğim daha bir bendeÇekip gideceğim. Naim Kandemir