Kırılıyoruz, ya sen ya benya da kırılmışlığımız öyle derin öyle onarılmaz bir yol arıyor yüzeye vurmak için bir bahane. Onarılamıyoruz onaramıyoruz, ekimiz görünmeden sen ve ben aramıza gerilen sahte deri katılaşmış, çatlayabilir ancak, çatlıyor sızıyor kan senden ya da benden bazen ikimizden bilemiyoruz yaşamayı severek ve sevmeden belki hem severek hem sevmeden böyle parçalanarak dağılarak …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Boşlukta Bir Akarsuyum
Boşlukta bir akarsuyumBir uçtan bir uca geçen boşluğuZaman oynaşır içimdeGüneş emer toprak sorarGöz kamaştıkça o tatlı yanılmalarOysa ne başlangıcım ne sonumAkan bir gümüş madeniyim geceGündüzüm elmas uykuSesim var kuşlara şakaGövdem uzanır yıldızlaraKi varlığım boşluğa damla damla sızıntı Varlığım yadırganmaz bir yeryüzü konuğuYadırgansa da acı vermez koynu yalnızlığınKuşların konduğu bir noktayım gökyüzündeHiçlik kadar koyuHissettim bunu senin …
Şub 23
Ömrün Bir Ânı
Ömrün bu yakasındaAnılar öreni dünya Yaşadıklarım umarsızca geriDöndürüyor beni, günlerim eskiGünlerin solgun defteriBu yazı kimden kalmaAnlaşılır mı buralarda bu dilBu yürek nasıl direnmiş kuşatıldığında Ne kaldı yüzyıllarımdanBirkaç hayat dersiBozukdüzen bir sesAcı veren gururdan başka Bazı ânların altındaÖlü kelebek mezarlarıAhdlar, anıtlar, ukdeler…Arasında yapraklarınKalbim, güzel başlangıçO resimli mağaraBir göçükte ağzı kapanır mı onun da Kazancımmış yitirdiklerimBir ömrüm …
Şub 23
Suya Su Demek
Bu da olduGök bahçesinde boğuldum Işık içimde kaldıBildiklerimden soğudum Söz her şeydiYalnızlıktı unuttuğum Bir tel saç imişYirmi dokuz harf çırpındığım Ana rahmimdi gittiğim her yerDünya diye avundum Küller güz ağaçları duvar dipleriYazgınızdı büyüdüğüm Güneşin sevinciniYıldız mezarlarına gömdüm Bitti kalbin suçuSuya su demeyi öğrendim Acı güzellikSana inandım senden korktum Anladım ve öldümBir hoş mutsuzluk içinde yaşadım. …
Şub 23
Güneş Yanığı
yüzümdeki leke arzu güneşinden hatıra sesimdeki girdap içimden sökülen kökdalauzun geceler bazen böyle gövdeme vura vura içerden uyandırıyorum ya kendimi Necati! rüyada bana görünenler olmasa beni uykuya götürenler olmasa tekrar nasıl dönerim ben kendime Necati!suçluluk izin vermiyor özgürlük duygusuna günışığına çıkınca kamaşıyor göz bakarken güneşin utkusunaakın var akın, içimden akın beni güneşe götürüp yakın güneşe …
Şub 23
Rüzgâr
Çözülüyor ruhundaki sıva, dökülüyor duvarderin bir oyuk açılıyor içindeki mağaradayıkılıyor kalbini koruyan oda, oradaki vaha dönüşüyor güven duygusunu yitirmiş bir çocukluğadoğru başlayan bir yolculuğa sürüklüyor senizalimlerin ruhundan esen bu nemli rüzgarizin vermiyor uzaklaşmana içindeki vahadanfarksız bir varoluş başlıyor bu sokakta hangi kulağa seslensen kapıları mühürlü mahzenhangi yüze baksan perdeleri çekili pencerehangi ele dokunsan panikle tutuşan …
Şub 23
Lethe
ruhum bir kapı, orasıyla burası arasındaiçinden sana bakan bir su akar. bir ormana gireriz sanki usulca bir gölge oradan suya dalar, ağaç onu almak için eğilir kıyıya çekilen beden artık o değildir. toprağa çevirdim yüzümü, ellerinin sırından dökülen kırlara doğru yüzünü aradığım aynalarda beliren soru, uzandım boşluğuna tepelerin dağıldım bir kuş kanadı gibi senin aşkınla …
Şub 23
Lanet Gemi
sular duruldu! bunu dört kez söyledim kendimeyüksek sesle gemiler çarptı kara parçalarına dört kez söyledim; üçü yalandı birini de yanlış kullandım cümle içinde cümle; herkesin bildiği bir delilik anıydı sürtünmek gibi, cızırtı gibi frenin patlaması, dört yanı tıkalı delik gibi. kıllarını papatya suyuyla sarartan yeniyetme kızlar gibi… ben sevişirken hem de tempolu, tırışkadan ya da …
Şub 23
Kar
kar yağıyor oynak bir havayı kollayarakömrümüze tanık bütün zamanlarına dünyanın sesimizin bembeyaz bir sayfasına/ sonsuzluğa akan günlerimizin çocuksu yalnızlığına gri bir gökyüzünden ışıltılar sağılıyor ardımızdaki ağıdın kilitli kapılarına. çiçeğini özleyen kirazın yapraksız dalına bir kuşu salıyor rüzgarı uçacağı yön belirsiz iki göz/ çarpan bir yürek/ camlardan akan bakışlar uzun yolculuğa çıkan trenlere sefer eyliyor kar …
Şub 23
Bir Coğrafyanın Tetik Boşluğunda
1/ HECELERKEN ÖMRÜMÜ Ömrümün hangi hecesine baksam Uzadıkça uzayan bozkır yalnızlığı Ve duman rengi kasabalar ki sen Okunaksız mektuplar da diyebilirsin Sesini yitirmiş bu gergin coğrafyaya Sözlerin eksilip eskidiği bu gri atlas Karanlık bir vadiye akıyor, bütün Işıkları söndürülürken belleğimin Ve sen kurtarabilirsin beni ancak Unutmanın bu vahşi saldırısından Alnımı okşa dağıt alışkanlığımı Belki sümbül …

