Kategori: Türk Şiiri

Yüz

Biliyor musun sen bir şiirde ilk satırsın ilk sözcükBeyaz bir gülBeyaz bir gül ne kadar beyaz olursa o kadarNe kadar suysa bir suO kadar Ben en yakın yüzüm yüzüneUyandığın sabaha, yatağınaBirden bulup birden yitirdiğin bir şey olur ya,onaBir dağ okulunda ilk derslere giren çocuklaraİlk coğrafyacılaraİlk harflerine bir alfabenin. Yüzün ki korkular verir bana ne zaman …

Devamını oku

Güneşi Kötü Evler

o benim bildiğim sevdiğim bellediğim güneş diye bellediğim güneş değildi odadakimor tozlu halılarda iplik döküntülerinde oymalı cıgara masalarında o değildi perdenin arkalarındaki oydu bir çıksam karşılaşacaktım oydu vurulurdum çıksam o benim bildiğim sevdiğim güneş diye bellediğim güneş değildi odanın içindeki bu güneşi değiştiren evlerde terzilik yapılır giyimler prova edilir acı gülümser kızlar ağır ayak gebeler …

Devamını oku

Kaktüs and Teksas

size,bu odanın alacakaranlığından,okyanusundan, beni boğan dalgalarından,tenimde kalan tuzundan veyastıklarda kuruyan gözyaşındanhiç bahsetmedim. size,nasılsın diyerek başlayan telefonlarınıza(garip, tuhaf aslında)beyaz bembeyaz tabiatımla‘iyiyim’ diyorum.yani aslında korkuyorumbütün bunlar kıyametbütün bunlar cinnetbütün bunlar cinayet demeyebir daha düzeltilemeyecek sözlersöylemeye korkuyorum. telefonla birlikte ışığı da kapatıpbol şanslar deyişiniz, şanslar deyişiniz, deyişinizçınlarken içimde,bunun beni ne kadar kırdığındanhiç bahsetmedim.bahsetmediğim çok şey var dahayaz çiçekleri, …

Devamını oku

Veda Notu

sen kalkıp onlara gittikçekendine hiç gelmeyeceksinsen kendine gelmedikçe deben seni hiçbir zaman bulamayacağım ve benolmayan oğluma bıraktığın çöldedelirmiş dilsizlerin dilini öğreneceğimmerak etme,olanlara kimse ağlamayacakbu hikaye aşktan anlamaz belki saati sormak için bile çıkmayacaksın karşımaveya yalnış bir adresiçünkü sevgiyi belirten bütün sorularıçoktan cevaplamıştım ben Çin kadar kalabalıktımMars’ın yüzeyi gibi itinayla yalnızbana sevişerek dokunamazdınhüznü kullanacaktınyapmadın şimdi eminim,içindeki …

Devamını oku

Gerard de Nerval

Siyahın gezginiyim: Her gün daha derineYanar akşamla caddede vebalı lambalar,Bezgin, sıkıntıyla bakar herkes benzerine;Redingotlarıyla mumya gibi otururlarİş yerlerinde, kahvelerde. Ve akar zaman.-Birden söner uzak bir yıldız gibi yaşaman-Demek isterim, alımlı kadının birine. Çünkü kanar “bir mezarda bırakılan aşklar”:Adrianne! Jenny! Yıllardır bakir bir dulum ben,Avuntu bilmez. Nafileydi tüm yolculuklarO arayış: Kara güneş içimdeydi zaten.Gittim harfin ve …

Devamını oku

Yalnızlığa Veda

Gidiyorum işteHayalde gör, düşte gör. Yalnızlığın da ucuna geldim,sırtımda kederin hançeri,saplanmadan hep tehditle yürütür beni.Bilmem neden ve nasıl çıktım bu yola,vardır elbet başlangıcı bu halin;ben de bir harmandan savruldum sonunda,konmasız uçtum peşinden kadın denilen hayalin. Hayatmış ama asıl beni kandıran cilve.Yine de bir şey verdi diyemem bana bu derin tasavvurve yeryüzü meridyenlerle kestiğim özlü çamurkerpici …

Devamını oku

çiğdemler gazeli

                            sızılı bir gecenin yüreğime düşürdüğü                                                   Çiğdem taneleri için.. Iska geçecek genç bir ölümü yeşerten nefesin, adını soluyan …

Devamını oku

Limon Çiçeği

Melankolik bir kıyımdamil çektiler kalbimeaşkımsenin gölgendehaintefeci diyegönlümü karış karış parselleyen cinnetlergecemi sular gibi sular gibi içtilerşehri kaplayan gölgemikaranlıklara gömüpgüneşikadere kefen diyeboydan boya biçtiler veah limon çiçeğimeçhul bir kapı aralığındannazir akalın diyehüzne künye biçtiler işte o gün bu gündürgözlerimde çıldıranbu yorgun isyankiliseye havraya camiye gitmezsessiz iç geçirişlerlekıyısında bir nehrincuma cumartesi pazarüç kez intihar ah limon çiçeğiyalvar …

Devamını oku

Aynalar

Gençliğimi kaybettim birtakım odalarda;Kaybolan gençliğimi aradığım aynalardaÖlüler dolaşıyor böğürlerinde elleri,Aynı şeyi arayan akraba hayalleri. Yalnız bir taze kadın yaşlılığı arıyor;Yaşlılığım, yaşlılığım! Diye yalvarıyor.Sırları dökülüyor baktığı aynaların;Söndürüp yürüyor bir bir aynaları kadın Ahmet Muhip Dıranas

Tül-Hayâl

İçli bir şarkıya dönüşür zaman;Hüzünlü nağmeden vazgeçemezsin.Göğsündeki yara dağlandığı an,Âh etmek istersin, inleyemezsin! Yıldızlar dökülür ak saçlarına,Mehtaplar imrenir gözuçlarına,Başını alır da avuçlarına,Ağlamak istersin, sabredemezsin! Kulağında çalar eski şarkılar,Devirler değişir, hikâye başlar,Tül-hayâl içinde zaman yavaşlar,Kalbindeki sırrı gizleyemezsin! Kadehlerle içsen tek uzvun sızmaz,O mahşer gecene düşlerin sığmaz,Kulağına gelen kadim incesaz,Seni sende çözer, hissedemezsin! Gözünden süzülür en kanlı …

Devamını oku