Kategori: Şiir

“Yavaş yavaş delirdim, kimse farketmedi. Hayat çok zor. Ailemi çok seviyorum.”

Yavaş Yavaş Delirmek Bir not düştü hayatın anlamsızlığına‘Yavaş yavaş delirdim, kimse bunu farketmedi’Suskun bir kelebek çarptı boğazın sularınaErtesi gün gazetelerde -gülen- eski yüzü ileNeydi dostlarının anlayamadığıAnlatamadığı ne vardıTabutuna sarılı duran ihtiyar babasına*‘Yavaş yavaş delirdim, kimse bunu farketmedi’Solgun bir yaprak düştü boğazın sularınaTam da bahara çalarken gözleriAvunacağı bir sevda vaktiAğlatarak bir yalnız kentiAnlatamadıklarıyla veda etti.*Bu şehrin …

Devamını oku

Yüzüne Nasıl Bakarız

Getirmek istemiyorum aklıma – Ya bu kuşatma kalkmadanyine bastırırsa kış?Soğuktan ölmemek içinkesmek gerekirse yine ağaçları?Yüzüne nasıl bakarız parkların,ne deriz ilkyaz geldiğindekonacak dal bulamayan kuşlara? Kemal Özer

Eğretileme

Saçları şarabının içinde sürüklenen, Bu bir güzel kadındır, edalıdır herkesten. Bir aşkın pençeleri, zehri batakhanenin, Hep kayar, hep kirlenir granitinde tenin. Gülümser Ölüme ve dert etmez Sefihliği. Bu ejderler ki her dem keser ve biçer eli, Yıkıcı oyununda saygı duyuldu yine Bu sapsağlam vücudun kaba azametine. Tanrıça gibi yürür, dinlenir sultan gibi; Müslüman inancı var, …

Devamını oku

Kış

Yine kış,Yine şems-i mesâda, ah o bakış,Yine yollarda serseri dolaşanAşiyansız tuyûr-ı pür-nâliş… Tehi kalan ovalarSükût eder sanılır mevsimin gumûmuylaHarab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,Ne giden,Şimdi yalnız kavâfil-i evrâkMütemâdi sürüklenir bir uzakUfk-ı pür-ıztırâb u nevmide. Yine kış, yine kış,Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış… Ahmet Hâşim

Gönlünü şu zamanın güzellerine kaptıran yorulur durur.

Gönlünü şu zamanın güzellerine kaptıran yorulur durur.Ey filan ağır ol ki, güzellik seni oyuncak hale getirmesin.Ahid veren hiçbir güzel yok ki ahdine hiyarret etmiş olmasın.Çok az kimse vardır, kendini vakf edeceğin ve onun da kendisini sana vakf edecek olan.Aşıklarına karşı mağrurlar ve onları reddetmedeler.Ve kişilerin kalplerini parçalamaya kasd etmedeler.Bir kere münasebet kursalar, diğer seferinde kesmedeler,Ahd …

Devamını oku

Otobiyografi

1902’de doğdumdoğduğum şehre dönmedim bir dahageriye dönmeyi sevmemüç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettimon dokuzumda Moskova’da komünist Üniversite öğrenciliğikırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-Parti konukluğuve on dördümden beri şairlik ederim kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilirben ayrılıklarınkimi insan ezbere sayar yıldızların adınıben hasretlerin hapislerde de yattım büyük otellerde deaçlık çektim açlık grevi de içinde ve …

Devamını oku

Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül

Senden bilirim yok bana bir fâide ey gülGül yağını eller sürünür çatlasa bülbülEtsem de abesdir sitem-i hâre tahammülGül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül Ellerle o zevk etdi ben âteşlere yandımÇektim o kadar cevr ü cefâsın ki usandımDerlerdi kabûl etmez idim, şimdi inandım:Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül! Senden güzelim çare bana kat’-ı emeldirEtsen dahi ülfet …

Devamını oku

Mazlumun âhı öyle etkili bir silâhtır ki, bir anda yeri göğü tersyüz edebilir

Adalete dair bazı örnekler: Klasik kültürümüz içinde öyle çok ve vurucu örnek bulmak mümkün ki seçim yapmak bile hayli zordur doğrusu… Ziya Paşa der ki mesela: Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhirElbet olur ev yıkanın hânesi vîrân“Başkalarına zulmedenler sonunda kendileri de zulme uğrarlar; ev yıkanın evini yıkarlar sonunda” demek olur. Devam eder aynı minval …

Devamını oku

Ne geçmiş ne de gelecek, dem bu demdir…

Mezarlıktan çıkıp eve gittim. Annem şaşkın bir hâldeydi. Her gece beni sarhoş olarak görmeye alışmıştı. Her zaman eve sabaha doğru gelirdim. Onu hasta olmadığıma ikna ettikten sonra kendi hâlime bırakıldım. Gördüğüm hayalleri düşündüm ve erkenden yattım. Ertesi sabah çarşıya gittim. Birkaç küçük tencere, tabak, sahan, kaşık ve mangal gibi eşyaların yanı sıra yağ, pirinç, kahve …

Devamını oku

Müzmin Bir Şaire

Bir Beyaz Rustan kapmışBir Tepebaşı otelinde ŞiiriGayrı ne permanganat ne antibiyotikBir akıntıdır gidiyor sittin senedirGözünden yaş geliyor su dökerken bile Belini doğrultmak için Türk ŞiirininÇekiyormuş bu çekilmez çileyi,Yoksa çaldığı gibi başından büyük bir taşaKırarmış çoktanPelikan marka dolma kalemini Bakarak bu Çağdaş ve de Cardaş ŞaireHiç de zührevi değilmiş meğer Zühre! Can Yücel