1.Eski ahşap evinizi satmayınsessizliği sokağa atmayınhastalar penceredir, ölüler çatızordur kurmak yapısını bozmayın Ahşabın mırıldandığı iyilikeski alışkanlığıdır hayatınsatmayın, kelime yapın ondankelimeden kiracıcümleden komşuçocuklara verirsiniz:varımız yoğumuz bu 2.Eski ahşap yazınızı saklayınherkesin gölgesini alıp gittiğiaşklardan geriye yaz kalırgövde: o kimsenin gezmediği kasabagecesinin ıssızlığına öyle katlanır Nasıl da uzardı kelimelerin gölgesiyazların aşklardan uzun sürdüğüeski ahşap mevsimlerden üstümüzeve kim gitse, …
Kategori: Şiir
Şub 23
Yağmurlu göz şiire bakıyor
1Yağmuru mırıldanıyorsun, eskiyorbardakta unutulmuş su gibi yarımve söylenmeden kalan sözlerin tadı,yeni sözlerinse bir yağmurluk ömrü varne yağdım onlarla ne de ıslandım Susacak kadar büyütürüz ya çok şeyiben en çok yoksulluğumuzdan korkarımnasıl da yoksuluz sessizliğin karşısındakorkuyoruz kelimelerin de bunca yükselmesindenya düşerlerse aramıza! Harflerden kumuüfleyince çöl görünür mü bilinmez, fakatsözler kaybolunca görünen ufukta, hayatherkesi ıssız adasına indiren …
Şub 23
düşen kiraz çiçeği gibi
Yapabilseydimdüşen kiraz çiçeği gibisöylerdim şiirimi Matsuo Başo Hayyam eski öğrencisi Semerkantlı Nizami’yle 1112 ya da 1113 yılında karşılaşır. Samimi bir söyleşi sırasında Hayyam der ki: “Benim gömütüm öyle bir yerde olacak ki, kuzey rüzgarları yılda 2 kez üstümü tomurcuklar, çiçeklerle örtecek.” Hayyam’ın boş laf etmeyeceğine inandığı halde bu sözü kuşkuyla karşılayan Nizami, Hayyam öldükten 4 …
Şub 23
Şevki Yok
Gül hazîn… sünbül perîşan… Bâğzârın şevki yok.. Derdnâk olmuş hezâr-ı nağmekârın şevki yok.. Başka bir hâletle çağlar cûybârın şevki yok.. Âh eder, inler nesîm-i bî-karârın şevki yok.. Geldi ammâ n’eyleyim sensiz bahârın şevki yok! Farkı yoktur giryeden rûy-ı çemende jâlenin. Hûn-ı hasretle dolar câm-ı safâsı lâlenin. Meh bile gayretle âğûşunda ağlar hâlenin! Gönlüme te’siri olmaz …
Şub 23
Ihlamurlar
Unutmaya başladım oralarınıdenize inen yol siliniyoryokuşun başındaki evyoğurtçunun üstündeki top ağaçbalıkçı tezgahları çarşıdasoluyor önce sonra siliniyor hızla giden bir araçtanbakıyormuşum gibi görünümuzaklaşıyor önce sonra siliniyor uçuyor gün geçtikçe resim eksilmeyen bitmeyen sadecegittikçe daha baygın daha dirençlikokusu mayısta ıhlamurların. Oktay Rıfat
Şub 23
Nara Benzerdin
Nara benzerdin bir zamanlar, çoktun! N’olduSana! Kırk atlı çıkardın dağa, yüz atlıİnerdin dağdan. Kurşun bitmez tabancanda,Atın şahlanır, kırbacın ıslık çalardı.Miçoydun isteyince, kaptandın, korsandın;Martıydı, buluttu, engindi yamacında.Şarap fıçılarına yaslanır limanda,Doğudan batıya usulca kayıp gidenMavna dizilerine bakardın Zaman’ın.Avcıydın, eski taşlara sinmiş günleri,Tavşan yakalar gibi, çeker çıkarırdınKulağından. Bizans surları doruğundanBir Osmanlı vakti düşerdi ellerine.Aşınmış tahtalara sürerdin yüzünü.Hani paslı …
Şub 23
Yüzün
Eskimiş bir konsolunÇatlak aynasında durmadan,Bir buluttur mehtabı inatla kovalayan.Bir hüznü yansıtan alnının ortasında,Yüzün müdür acaba yolumu dolaştıran?Acının bu solgun haritasında,Kendime yeni duraklar bulduğum.Ulaştığım ıssız dağ doruklarındaYüzün müdür hep sorular sorduğum,Bakışının titrek aydınlığında? Aslında ne bulunur bir gezginin yanındaKendi yüzünden başka,Hüzünle bileyen direncini.Bir suyun ürpermiş aynasındaApansız gözgöze geldiğim.Ayakları ayaklarıma bitişikKımıltısız bir gövdeyle rüzgârın sildiği.Bir bulup bir …
Şub 23
Muska
Üstümde bu ütüsüz gökyüzü,Altımdaki tarazlanmış yol benimHep yanımdaydı zaten,Kendimi bildim bileli.Zaman zaman katlayıp bazen açardım,Cebimde taşıdığım bir mendil gibi. Yani bilirdim bir kamyon şoförününGöğsündeki motor sesini,Uykuda bile dinlediğini.Yüzünde hasret belirtileri bulunan biri,Koynunda taşırdı bir aşk hikâyesiniKabuk bağlamış muska gibi. Ama yine de yaralıyor beni,Yüzümün gölgesinde kırılan bu dal sesi;Ürkütüyor bir şiirin içinden,Göçebe kuş sürüleriniVe ben …