Kategori: Şiir

İsyanlı Sükut

Gitmişti makama arz-ı hal için,“Bey” dedi, yutkundu, eğdi başını.Bir azar yedi ki oldu o biçim…“Şey” dedi, yutkundu,eğdi başını. Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı,Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı…Bir baktı konağa alttan yukarı.“Vay” dedi, yutkundu, eğdi başını. Çekti ayakları kahveye vardı,Açtı tabakasın, sigara sardı.Daldı..neden sonra garsonu gördü,“Çay” dedi, yutkundu, eğdi başını. İçmedi masada unuttu çayı;Kalktı ki garsona …

Devamını oku

Beşinci Cemre

Düştü can evime dördüncü cemreDünyayı üçüncü gözümle gördüm.Dört yüz seksen beş gün çekti bir seneOn altıncı aya takvimsiz girdim. Aynalara baktım korku gösterdiSaatler her sabah kırkı gösterdiNamlular nişanlar Türk’ü gösterdiHayatım boyunca hedefte durdum. Gül sundum yediler, koklamadılarArmağan can verdim saklamadılarGittim…gelir diye beklemedilerKaybolan gölgemi yollara sordum. Getirdim yanıma ay’ı bir karışÖlçtüm ki dağların boyu bir karışŞehiri …

Devamını oku

Kırık Ayn’a

Her güne yaşayarak uyanınca Şu ur yok mu kafamda şu ur Senden ordular dört bir yanda Mızrakların ucuna takılmış ayetler gibi Gözlerin Daim hücum halinde, hep sefer Duvardan sökülmüş şiirin bıraktığı iz Susacakların boyunu aştığı vakit Git lakin önce şuraya bir vav çiz Tırnaklarımın içi kan dolu Konuşmak için çok geç vakit Bana bu ölümü …

Devamını oku

Yağmur Mûsıkîsi

Ötelerin gülücükleri gibi damlalar, Dolaşır, ayrı düştüğü deryaları arar. Ses verir ud telleri gibi ince ince,Yerin solukları duyulur yağmur deyince.. Bir şiiri meşk ediyor gibi fasıl fasıl, Süzülür beyaz kelebekler gibi muttasıl… Hep bir mûsikî ritmiyle kulaklarda çağlar, Sanırsın gökler coşmuş da çemenlere ağlar. Her damla veda eder semavî hayatına Ve döner ummanlarla coşan kâinatına. …

Devamını oku

Yağmur

Küçük, muttarid, muhteriz darbelerKafeslerde, camlarda pür-ihtizâzOlur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâzKafeslerde, camlarda pür-ihtizâzKüçük, muttarid, muhteriz darbeler!.. Sokaklarda seylâbeler ağlaşır,Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır. Bulutlar karardıkça, zerrâta birAğır, muhtazır dalgalanmak gelir; Bürür bir soğuk gölge etrâfı hep,Nümâyân olur gündüzün nısf-ı şeb. Söner şimdi, manzûr olurken deminHeyûlâsı karşımda bir âlemin Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere,Bakıldıkça vahşet çöker yerlere. …

Devamını oku

Sen Olmasan

Sen olmasan… Seni bir lâhza görmesem yâhut, Bilir misin ne olur? Semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücud Bu leyl-i serd ile bir çâre-i teennüs arar, Ve bulur; Fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak Bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu, Bu rûh-ı mecrûhu? .. Sen olmasan… Seni bulmak hayâli olsa muhâl, Yaşar mıyım dersin? Söner ufûlüne bir …

Devamını oku

5555. Paylaşım

Ölümün Yaşı Yaşlı bir adamı gömmüştükUzundu, zordu, bulanık ve tenhaÖldükten sonra da babamdı… Görünmez zamanı gördük bir günYıldızları gecesinden çaresizBir kasaba yalnızlığıydı erkenBiz büyüdükçe, vadesiz muratsız yaşı. Şükrü Erbaş

Bundan ötesi değil nümâyân

Buldu bu mahalde kıssa pâyânBundan ötesi değil nümâyân Sad şükr ola Hayy ü Lâ-yemût’aKim erdi söz âlem-i sükûta Şeyh Gâlip

Parıltı

Âteş gibi bir nehir akıyordu Rûhumla o ruhun arasından Bahsetti derinden ona halim Aşkın bu unutulmaz yarasından. Vurdukça bu nehrin ona aksi Kaçtım o bakıştan, o dudaktan Baktım ona sessizce uzaktan Vurdukça bu aşkın ona aksi… Ahmet Haşim

vâveylâm

kekre bir kapının önündeyim işte böyle çok zamanâh! üvey heveslerin peşinde muhâcirderin yamaçlarda seferi bir halkın öksüzüyümçıbanlarıma ilişecek gücü bulmak içinyol boyunca izler bıraktımçarpık çentikler attım sağ kalan yanlarımatoprakta bir kaç damla erken kan..yine de kimseye anlatmadım, ilksiniz:düğümüm karardı da her seferindemecbur kaldım öldürdüğümü sevmeye kekre bir kapının önündeyim işte böyle çok yazelbet ben de …

Devamını oku