Ben en çok kendimde öldüm, kendimeNecatigil’in öğrettiği mahcubiyetle kendime gömüldüm, hep güz, hep gazel ben en çok diyemediğim ukdeyle; kim’e sır kilimine bastım dünyamı, acı iklime bir baykuşun çığlığıyla, ders eksiği geceye asıp korkumu, aşıp aşıp kimliğimden taştım, sırılsıklam ter arkı tutsun diye atlasımdaki hayal izi, yar izi sözcüklerin aşkıyla, “ben” yükümü -değil bildik yalanların …
Kategori: Şiir
Şub 23
İstiridye ve İnci
ölmekten yeni geldimkimse görmedi doğduğumu aldatıcıydı akıntısı sularınkayaların dibindeki midye kocaman duruyordu bir kum tanesinin soluğu yeter mi denizlereömrüm kendisine yaldızlı bir kabuk arıyordu saklandım bir istiridyenin pembe gizemlerinesürüklenip geri geldim sedeflerle örttüm kumu yakalandım ağlara, zaman ele verdi benihüznümün beyazı satılıyordu söz dilde gizli, inci konuşmazacemi sarraf kör bıçakla sedefi tenimden kaldırıyordu küçük diyor, …
Şub 23
İkinciteşrin
: 23 00: kapanış ve sular sulardan ayrıldı kullanmadığım bir denizde ne kadar ağırımhayatı dalgın bir yosun gibi selamlıyorum rengi atmış evinizin kıyıya bakan penceresindeuzun bir iskeleve demir almaya hazır gemi resimlerisaçlarını ortadan ayırmış kızın çaldığı mandolinikiye bölüyor sizikonup kalkıyor yorgun kanatlı bir serçekumsala çekilmiş sandalın çürüyen gölgesine umutluyum, kesilmiş bir ağaç kadarbelki mandolin, belki …
Şub 23
Yelek
sonunda dikildi yeleğimarkası astarlık kumaşönü balıksırtı, sıçan ölüsü giyindimucu zincirli zamanı koydum cebinekuruldum hayatabir armağan oldum görsün diyeönünden geçtim babamınyolu sordum, bahane işteçok eski bir resmine bakar gibi baktı banadudağında ağlamayı andıran bir gülümseme dağılan bir sinemanın arka kapısındaydıüç sarı yirmibeş kuruşve kesilmiş bir bilet vardı avcundaçıplaktıyeleğiyle yer ayırmıştı içerde bana upuzun, tenha bir iskelede, …
Şub 23
Arzu Birahanesi
Bazı sular üzerinden köprüler geçmek isterbazı aşklar üzerinden sular geçmek isterköprü geçen suların üzerinden baka bakahülyalı gözlerle bir devrime baka bakabüyür bazı çocuklar, deniz olmak isterdeniz olmak upuzun akmayı gerektirirsevişmek bir direnme biçimidir ölümesevişmeler upuzun akmayı gerektirir bazı şiirlerin bazı yaşları beklediği gibibazı gerçeklerin bazı yalanları beklediği gibieksik sözler söylenilmeden kalmakfazla kalmalar gitmekten sayılmak isterinsan …
Şub 23
Boşluğa İnen Ayet
herkes bozuk saat gibi kendinitaşıyor kesik bileğinde tül ve siyah, ruh ve suret ve tuz… bundandır yazının büyük günahı sözün kendini vurrnası bundan çünkü hayatta her söz daha az söz her vazgeçiş daha az sancılı bundan ilk böyle yazıldı: “dağıl kavmim ey” elimden tut beni yalnızlıklara götür, ölmek ne can sıkıcı ömrüm ey ilk ölüm, …
Şub 23
Kendi Kendine
Dinleneceksin artık ebediyen,Yorgun yüreğim benim. Öldü artık o son hayâl,Benim ölümsüz sandığım. Öldü o. Hissediyorum,Yüreğim, içimizde o tatlı hayâllerden,Arzu da söndü, yalnız umut değil.Dinlen sonsuza dek. FazlaYoruldun. Yok hiçbir şey heyecanlarınıHak eden senin, hiçbir şey lâyık değil dünyadaAcılarına senin. Acı ve sıkıntı,Başka bir şey değil yaşam; ve çamur yalnızca dünya.Sus artık. İzle son kezYıkılışını umutlarının. …
Şub 23
Anlamı Yok
bir anlamı olmalı hayatın açılmalı koklayınca ağzıher şey bittiğinde başlamalı tarifsiz hazzıçözülmeli gözlerinde kalbimdeki sancının şifresiçıldırasıya yaşanmalı adını bilmediğim iksirin mucizesi. kalbim alafına sarınmış bir çöl ,ki serap olsananlamı yok gözlerinin feri gözlerime akmayıncaömrümün hazanı yüzüğümde saklı siyanür olsananlamı yok hiçbir panzehirin dudağın tenimi yakmayınca. anlamı yok göğsüme ansızın saplanan uğultununyüzüme sığmayan çocukça bir gülüş …
Şub 23
Babam ve İstanbul
Umudun en çalışkanı, hayatı incitmeyen adambir İstanbul çelebisi, sanki beyaz bir kuşkaranlığı topa tutan adam, mavi bir kâlpyumuşacık bir deniz, bir geminin güvertesionurlu bir ömür, dürüst bir hayatevinden ekmeğini eksik etmeyen sevgi kokusuradyo tiyatrosu dinlerken hüzünlenen adamAtatürk’ün sesini duyduğunda ağlayan adamne savaşlar görmüş de yenilmemişçekingen bir solgunluk, efendi bir güneşmis gibi bir Türkçe, yürüyüşü ışıktanyarasını …
Şub 23
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiçbir şey yoktu ortalıktaHer şey naylondandı o kadarVe ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.Ama geyikli geceyi bulmadan önceHepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisinizYeşil ve yabani uzak ormanlardaGüneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdanHepimizi vakitten kurtaracakBir yandan, toprağı sürdükBir yandan kayboldukGladyatörlerden ve dişlilerdenVe büyük şehirlerdenGizleyerek yahut döğüşerekGeyikli geceyi kurtardık Evet kimsesizdik ama …