Kategori: Şiir

Yaprak

Annem yaşlanırken,Büyürdüm ben de.. Kahvesini çekerdim el değirmeninde,İpliğiniİğnesine geçirirdim,Saat Kaç sularındaSöylerdim,Gözlüğünü bulurdumKoyduğu yerde,Su küpünü Suyla doldururdum,Öperdim ellerinden.. Teyzelerine gördüm böyle işleri..Annemin dargınYaprağıydım ben… Arif Damar

Ağaçlar Ayakta Ölür

Ağaçlar soyunurken birer-ikişerTam kalbinin üstüne bir yaprak düşer.Tut ki şairsin, duramazsın kaskatı;İmdada çağırır sevdiğin san’atı,Bildiğin şiirleri belki yüz kerreSöylersin, ağlarsın; sonra eskilere,Deli çağlarına dönersin, ümitle… Bu mevsime yaraşan en hoş beyitle:Zamana ‘dur’ demek, ‘dur’ diyebilmek var,Ağdıkça üstüne tedirgin bulutlar.Bir yasak cennete benzetip her yanı,Yine kendin çoğaltırsın iç dünyanı. İşte dal, işte yaprak seninle eğik,Çiğnenen gazellerce …

Devamını oku

Yalnızlık Hülyaları

ISen çocuktun ve o şehir küçüktü. Vişne dallarında arzularımız, Alnımıza konan bir öpücüktü. Rüyasını bile göremediğim Bahçelerin yıkık duvarlarından Eğildiğin sular, köpük köpüktü. II Bilmem böyle mahzun düşündüğüm ne? Gurbet akşamları kirpiklerime Bulutlar dokunup geçiyor gibi. O zümrüt masalı unutmuşum ben. Gözlerinin garip güzelliğinden Sular çalıvermiş güzelliğini. III Bu tenha yolların beklediği kim? Bir şeyler …

Devamını oku

İstanbul Bildiğin Gibi

‘Sevilen daima düşünülür.’ I İstanbul bildiğin gibi, ‘Boğaz’ maviliğine mavi, Dalgalar hürlüğüne hür… Kıyılar yorgun amma, Sular gene hovarda. Gene bahçeli kahvede Bizim plaklar çalınır. ‘Aznif’ oynayan çocuklar, Her nağmeden efkarlanır. Her nağme hüzün taşır. Her nağme hasret dolu. Her nağmedeki hasret Kırar kanadı-kolu. Taşlar unutulur elde Ve bir şarkı dillerde: ‘Turna gelmez diyardan. Haber …

Devamını oku

Ayrılış

Adım koptu benden,sığ yerinden ırmağın geçti öteye,geçti güz rüzgârındanakıntıya kapılmış yapraklar arasındanbirbirimizi ancak duyabilecek uzaklıktayız artık görüyorum bir an onunbeni süzdüğünükarşı kıyıdansuçlu ve alaycı bir gülümsemeyle küçülüyorum gitgidealnıma değiyor bükülmüş dizlerimdölyatağında Güz’ün Maria BanuşKemal Özer / Ergin Koparan

Adada Gece

Bütün gece seninle yattımdenizin yakınında, adada. Yabanıl ve uysaldın sevinçle uyku arasında, ateşle su arasında. Belki çok geç birleşti düşlerimiz dorukta ya da dipte, aynı rüzgârla kımıldayan dallar gibi yukarıda, birbirine dokunan kızıl kökler gibi aşağıda. Belki ayrıldı düşün benimkinden ve aradı beni önce olduğu gibi karanlık denizde, sen henüz kendin değilken, ben farkında değilken …

Devamını oku

ithaka

ithaka’ya doğru yola çıktığın zaman,dile ki uzun sürsün yolculuğun, serüven dolu, bilgi dolu olsun. ne lestrigonlardan kork, ne kikloplardan, ne de öfkeli poseidon’dan. bunlardan hiçbiri çıkmaz karşına, düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu ince bir heyecan sarmışsa eğer. ne lestrigonlara rastlarsın, ne kikloplara, ne azgın poseidon’a, onları sen kendi ruhunda taşımadıkça, kendi ruhun onları dikmedikçe karşına. …

Devamını oku

Büsbütün yitirdi onu

Büsbütün yitirdi onu. Şimdi arıyorher yeni sevgilinin dudaklarındasevdiğinin dudaklarını, kucaklarkenbir başkasını aldansın istiyoraynı çocuğa kendini hep ona veriyor sansın. Büsbütün yitirdi onu, sanki hiç olmamış gibiçünkü kurtulmak-öyle demişti o- kurtulmak istiyorduhasta tensel eğlencelerin lekesindenlekesinden tendeki utancınvakit var daha diyordu- vakit var kurtulmaya. Büsbütün yitirdi onu, sanki hiç olmamış gibi.düşlerinde, sanrılarındabaşkalarını dudaklarında hep onun dudaklarıyanıyor, yeniden …

Devamını oku

Yarım Kalan Bir Mevsim

Hazal’aHangi kente sığınsamÇarcıradır bütün meydanlar,Ferman verilir, mahkemeler kurulurSorgulanır tenim, kırılır kalem,Yitirir hükmünü merhametVe ölüm kusar bütün insanlar üstüme… Hangi limana sığınsam,Kabarır suları denizlerin.Korsanlar çevirir dört yanımıEsir düşerim, düşlerim prangalanır.Bağı, sökülür bir hayatın…Boğar beni arsız dalgalar,Bir tek boğazımda kalırİnsanların parmak izleri… Hangi iklime sığınsam,Dökülür yaprakları akasyaların,Neşter vurulur baharaKan kaybeder gelincikler…Solar papatya kokusuz kalır tenimVe soluksuz kalır …

Devamını oku

İncelikle Sevdiler Birbirlerini Uzun Zaman

İncelikle sevdiler birbirlerini uzun zamanDerin bir tasayla, çılgınca, isyancı bir tutkuyla!Kaçınıyorlardı itiraftan ve karşılaşmaktan,Düşman gibi; boştu ve soğuktu konuşmaları da. Suskun ve gururlu bir acı içinde ayrıldılar,Bazen ve ancak düşte gördüler yitik sevgiliyi.Öldüler sonunda, mezar ötesinde buluştular…Fakat orada da tanımadılar birbirlerini. Mihail Lermontov Çeviri : Ataol Behramoğlu