Yolların son güzelliklerini topluyorum….Bir melek bana ölüm giysisi dikiyor-Kendimde farklı dünyalar taşıyorum. Ebedi yaşam-‘onda’ aşkın varlığı söylenirHer şeyi ayaklandırır insanda aşkSonra nefret başlar, meşale alevlerine benzer. Aşka dair çok şey söylemek istiyorumGüçlü fırtınalar estiği zaman,Girdaplarda savrulurken ağaçlar,Kalbimde onların ağırlığı var. Acılar yaşadım….Dolunaylar sorularını yanıtlar.Günlere nasıl tutunduğumu ay görüyordu,Parmaklarımın üstüne basarak geçtiğim korkular. Else Lasker-Schüler
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Veda Mektubum
Ernest’e Artık gözlerimi açamamGördüklerim zamanla birlikte yok oldular. Sildi renklerini günbatımlarıAltın ışıltıların güzelliğinden yoksunlar.-Akşamın yıldızları çınlıyorErnest—— Ellerini sıkıca tutuyorum-Senin ve benimİkimizin yetişkin içtenliğiyle. Otların arasındaki mandalin ağacındaYuvadaki kuş şarkı söylüyorArtık kızarmaktan utanmadığımıHüzünlerimin acısından da.Ernest… Bir kez ‘seni seviyorum’ de!Dudakların eğerDört yapraklı yoncaya değerse-Çiçek tarhlarında düş gülleri açarIşıldar bedenim, Ernest. Beni yükselen sulara bırakİçinde yarınların uyuduğuTerkedilmiş …
Şub 23
Irak Akşamlarda
Iraksın bendenAkşamlarda arkadaşlarının arasında;Karanlık üstümüze ışıltılarla kapanır…Ve ben tüm hıyanetlere katlanırım.Bulut saçaklarında ışıklar kızarırkenHer şey yalnızlığımızda kalır. Ve bazen yumuşak bir hava gelirVe boyar senin ve benim yanaklarımıVe bu senin sesindir, beni çağırırSalondaki tüm seslerden daha akıcı-Ve beni kollarına alırken gökyüzünü çınlatır. Oysa gözlerinde rahatı bulamıyorumSözlerin güç vermiyor avunmak için-Aşka düşüyorum ve aşk bana ağır …
Şub 23
Gümüş Kuğu
Tan ağarmasından bir saat önce,İyice eğilmiş Ay doğuda,Yakında Güneş’in yanından geçip gidecek.Seher yıldızı asılı duruyorBir lamba gibi, hilalin yanında.Grileşen ufuk çizgisi üstüne.Hava ılık, mis kokulu,Akıl almaz ılıklıktaYağmurlu bir güz, gene deYapraklar renk değiştiriyor, açıklıKoyulu dağdan aşağı.Seyrediyorum dalgalanaKıvrıla büküle yükselen dumanınıBir tapınak tütsü çubuğununOkuma lambamın ışığında.Ay ışığı beliriyor duvarımdaDoğurtmuşum sankiEfsunla. ÇıkıyorumAğaçlık bahçeyeVe yürüyorum çırılçıplak, sadeceSandallarım var …
Şub 23
Kaçış
Yağmur pırıltıları var ışıltılıSaçlarında, alnına düşen;Islak gözlerin ve dudaklarınSoğuk ve ıslak; katılıp kalmış yanakların soğuktan.Neden bu kadar çok kaldınUzaklarda, neden yalnızcaGece geç saatlerde geldin banaYürüyüp saatlerce yağmur altında, rüzgârda?Çıkar giysilerini ve çoraplarını;Otur ateşin karşısındaki koltuğa.Ellerimle ısıtacağım ayaklarını;Öpüşlerimle ısıtacağım göğüslerini ve uyluklarını.Bir büyük ateş yakmak isterdimİçinde, hiç sönmeyen.Emin olmak isterdim senin taa içindeBir mıknatıs olduğuna, seni …
Şub 23
Eski Ağıt
O ağaç, küçücük elini uzattığın, güzel kırmızı çiçekli yeşil nar ağacı, ıssız sessiz bahçede yine şimdi yemyeşil, haziran onu okşarken ışığı ve ısısıyla. Sen, kurumuş çatırdayan ağacımın çiçeği, sen, ölümlü yaşamın tek ve son çiçeği, soğuk topraktasın kara toprakta; artık ne güneş seni neşelendirir ne uyandırır aşk seni Giosue Carducci 1867 yılının Haziran ayında doğmuş …
Şub 23
Guido Piva ‘nın ölümü üzerine
Şimdi düşerken karkefenin, toprağın, kalplerin üstüneve yaşamın boğulmuş sesidağılırken soğuk havada, sen, güzel çocuk, göçüp gidiyorsun;belki de solgun bulut karşılayacak senişuracıkta yalnızlıklarındaakşamın ve dağılıverecek senin gibi narin. Bizse ılık güneşlerdeyorgun bir arzu ruhları sardığında,çiçekler açtığında vedöndüğünde cam gözlü Proserpina, Bizse, seni düşüneceğiz, delikanlı,dönmeyecek olan seni. Gümüşsü ay ışığındanisanda geçecek gözümüzün önündensevdiğimiz hayalin bizi selamlayarak. Giosue …
Şub 23
Bir sonbahar sabahı istasyonda
Ah bu sokak lambaları, nasıl da izliyor biribiriniağaçların ardından miskin miskin,yağmur damlatan dallar arasındanesneyip ışıklarını çamur üzerine yansıtarak. Acı dolu, keskin, tiz düdüğünü öttürüyoryakınlarda lokomotif. Kurşun renkligökyüzü, sonbahar sabahındaçepeçevre sarıyor bizi devasa bir hayalet gibi. (…) Sen de Lidia, dalgın dalgın uzatıyorsun bileti kesmesi için biletçiye,daralan zamana bırakıyorsungüzel yılları, mutlu anları, anıları. (…) Çarpılıp kapanan …
Şub 23
Irmak-Boyu Tacirinin Karısı: Bir Mektup
Saçlarım daha alnımın üstünde dümdüz kesiliykenÖn kapının orda oynardım, çiçek koparırdım.Sen atçılık oynayarak bambu değneklerinde gelirdin,Çevremde gezinirdin, mavi eriklerle oynayarak.Böylece yaşar giderdik Chokan köyünde:İki küçük insan, tasasız, kuşkusuz. On dördümde, Efendim, evlendim seninle.Hiç gülmedim, utangaçtım çünkü.Başımı öne eğip duvara baktım.Bin kere çağırıldım da hiç ardıma bakmadım. On beşimde, somurtmayı bıraktım artık,Toprağım seninkiyle karışsın istedimHer zaman …
Şub 23
Sorular Kitabı
Neler daha ağırdır sırtımızdaacılarımız ya da anılarımız mı? Söyle bana, gül, çırılçıplak mısınhep böyle mi giyinirsin yoksa? Neden çocuklarıyla gezmeyegitmez dev uçaklar? Neden öğretmiyoruz helikopterleregüneşten bal süzmeyi? Öldüğümde farkına varmadankime sorarım sonra zamanı? Nereden aldı Fransa’da baharbu kadar çok yaprağını? Neden saklıyor dersin ağaçlarbütün görkemini köklerinin? Yağmurun altında duran bir trendenhüzünlü daha ne var ki …