Şiir Antolojim

En çok yorum alan yazıları

  1. Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
  2. DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
  3. Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
  4. Son Hatıra — 2 yorum
  5. Çamur Etkinliği — 1 yorum

Yazarın yazıları

Benim annem öldü…

ruhsal bir yaramız varsa mutlaka bir yerlerden anneye ya da babaya dokunur bunun ucu. Anne ve babası hayatta olan danışanlarım bir süre gerçek anne-babalarına belli bir öfke geliştirir, onlarla olan ilişkilerini gözden geçirirler. Ben de ısrarla bizim işimizin gerçek anne-babalarla değil içselleştirdiğimiz anne-baba modlarıyla olduğunu vurgulamaya çalışırım. Bizim mücadelemiz, içselleşmiş ve bize zarar veren o ebeveyn yanıyladır.

Yitikler Gecesi

Bir ıslak serinlik yürüdü
Kara sokaklardan içeri
Çıtırdadı durdu bütün gün
Ayaklarının altında bir şeyler
Bütün gün ölüler gibi sustun

İlk Tebessüm

Evet, bazen hatıran beni
Aniden yakalayacak
Bir kaplanın aç sıçramasıyla,
Rüzgârlarla ve uçan kapılarla,
Fırtınalı bir sevinçle,
Kırık kanatlı mutlulukla.

Nathan Alterman
Çeviri: Ali Hasar

Senden Geriye Kalır

Senden geriye kalır süzülen bir gözyaşı,
Yüreğinin gözlerinde büyüyen bir tebessüm.
Senden geriye kalır ektiklerin
Saadet dilenenlerle üleştiğin.
Senin ektiklerin
Başkalarında filizlenir.
Hayattan göçüp giden her kimse
Bir gün ona erişir.

Simone Weil
Çeviren: Ali Hasar

Prolog

Pekâlâ biliyorum onun beni sevmediğini. Nasıl sevebilir ki beni? Gene de en derinimde bir şey, benliğimin bir parçası, korkudan titreyerek, belki de her şeye rağmen onun beni sevdiğini düşünmekten kendini alamıyor.

Simone Weil’in portresi

Simone Weil’in 100. doğum günü için Simone Weil, Hannah Arendt veya Simone de Beauvoir’dan çok daha az tanınır. Bildiğim kadarıyla, çalışmaları yıl dönümü münasebetiyle yeniden basılmadı. O oldukça heyecan verici bir düşünür ama aynı zamanda anlaşılması çok daha zor, çok daha tartışmalı. Onunla Beauvoir arasında ve aynı zamanda Arendt ile arasında büyük fikir ayrılıkları var …

Devamını oku

Abdurrahman Uyanık’tan 1956 Yılından Bayram Hatırası

Dayım Abdurrahman Uyanık, bayram hediyesi olarak çocukluğundaki bayramlara dair iki hatırasını anlattı. “Eskiden yerde döşekte başlı kıçlı yatardık. Bayramda pantolumuzu döşeğin altına koruduk ütü izi çıksın diye. Babam gardaşlarıma birer ayakkabı almıştı, benimki biraz daha kullanılır diye bana almamış. Bende ayakkabımın her tarafını kestim, babamın ayakkabısının içine koydum. Babam çarşıya giderken görmüş, geldi ve “gel …

Devamını oku

öpülecek el, sarılacak evladın kalmadığı bir bayram

“her şiir bir sözcüğü örter ve gizler;görülsün istemez ‘gül’ veya ‘hüzün’…gizli bir hazine midir, bilinmediği,kimbilir nereye gömdüğümüzün?” Onbinlerce ailede “öpülecek el, sarılacak evladın kalmadığı bir bayram” yaşıyoruz. “Bu hüznün mesnevisi yazılmadı.” Bayramınızı bu hüznün gölgesinde sessizce kutluyorum.

Öfkeyle söylenen sözleri asla geri alamazsınız, bunlar sonuna kadar ilişkiye musallat olur, bir sonraki kavgada ortaya çıkıverirler.

yetişkin çocuk içinden geldiği aileye değil, eşine/partnerine sadık olmalıdır. Çocuklar geldikleri aileye sadık kalacak olursa, aşk ilişkisi ciddi bir parçalanma tehlikesiyle karşılaşmaktadır.

“Yâ Rabbî! Benim toplumum bu Kur’an’ı yalnızlığa mahkûm etti!”

Ve (o gün) Rasul diyecek ki: “Yâ Rabbî! Benim toplumum bu Kur’an’ı yalnızlığa mahkûm etti!” (Furkan 30) Sen yine de affa sarıl, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir. (Araf 199)