yaz tüketmiş yaprak gibi dağıldım senden sonra. 
piknik mendiline sürünürüm diye 
henüz çürümedim. 
hiç bir aşk çıraklık dönemini tamamlayamıyor nedense 
aşkın kaderi bu olsa gerek. 
teninden aşkın kadın haline evirdiğim anlamsız cümlelerimi çok özledi şairin 
-keşkeler bitmeden gitme, demiştim . 
-keşkeler hiç bitmez. demeni yeni yeni anlıyorum daha.. 
sahafa düşmüş tahrif bir kitap gibiyim. kime 
konteynıra atılmış ekmek . 
kimin açlığına 
sahipsiz bir selam,kimden 
şiirden anlayan bir kari’nin allah etmesini. 
yurdunun Cem’i 
Beatrice’nin Dante’si 
kazma vuruldukça heybetlenen ayrılık dağlarının 
ferhatı 
gibiyim 
sensiz bu sensizlikte 
ününü yitirmiş ünlü bir harf gibiyim 
sensiz 
bu sessizlikte. 
nerdeyim şimdi. 
çayın altını unutuyormuyum . 
sigara dumanı rimelimi akıtıyormu, 
törpülerken tırnağımı kırıyormuyum mesela. 
yeşil eteğim yakışıyormu hala. 
hala düşünüyormuyum beni.. 
ense kökünde bir efilti hissedince mesela 
mesela bir park akşamında 
konser çıkışı dondurmacılarında 
oltaya takılmış balıkların horonlarında 
kahve fallarında 
türbe bahçelerinde çaput bağlanan ağaçların dallarında 
mı arasam yitirdiğim eczamı 
kimselere açmasam 
içimin kuyularına mı atsam hicranımı. 
”Ey benim alfabemdeki kadîm Elif 
Ne güzellik, ne de tat var baharsız ” 
kurtların kemirdiği asa kaldım süleyman yurdunda süleymansız. 
”pusatsız duldasız üryan kaldım” 
sensiz bu sensizlikte 
köksal özyürek
                
                                                                








