Bir şeyler çiziyorum buğulu cama -ben-Cemal’in ıslak sesiKayıp gidiyor buğulu camda-Bir sabah yağmurunun en küçük tanımıysaŞu benim sesim-Çizip çizip siliyorum sesimiBirden odayla dışarısı birleşiyorVe birleşir birleşmezÇıkarıp cebinden büyük aynasını gökBir istasyonda yolcularını bekleyenİnsanlar gibi hafifçe gülümsüyorBanaElimi sallıyorum içimdenBuruk içimdenBelli belirsiz.Yaşlı bir çocuğum ben, çocukların en yaşlısıAğzımda sakız tatlısının hiç eksilmeyen tadıSevilince kendimi tadıyorum bir deKendime …
Tag: Edip Cansever
Şub 23
İçerikler 2
Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz daAyrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelikBirbirimize bakarakNe seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimiziNe varız ne de yokuz gerçekteİki lamba gibiyiz,iki ayrı yerindenAydınlatan odayı Değilsek de yakın birbirimizeUzak da sayılmayız büsbütünGökyüzünde iki uçurtma başıboşYanyanayızdır sadece Her çiçek bir çoğulluktur gününe göreYalnızlık çoğullukturSanırım bir giz de yok bu beraberlikte. Edip Cansever
Şub 23
Seniha’nın Günlüğünden 1
Gözlerimden uçtum -bırakıp eski gövdemi-Aynanın önünde durdum-Kenarları saydam yapraklı aynanın-Omuzları açık giysimi giydim -siyah-Topaz kolyemi taktımGöğsümün ortasına bir gül yerleştirdimAcı, apacı bir gülDışarı çıktımMuhassen’e uğradım -çağırdı demin-Firuze ve turuncu deniz kabuğu alaşımı Muhassen’eYedi lamba, yedi güvercin saçlarındaVe eşyalarında bir başkalık: ‘çabuk-güzel’Her şey ‘acele-sıcak’, ‘acele-yerli yerinde’Her şey, ama her şeyBir düğün öncesi gibiUzun bir deniz yolculuğu …
Şub 23
Bir Su Yılı Denebilirdi
Bir su yılı denebilirdi geldi geçtiÜstünde durmuyorum.Terledim, bulanık baktım.Ne varsa kendiliğindendiHemen hemen evden çıkmadım. Sanki avuçlarımda sürekliYıkanmış, tabağa konmuş bir meyvenin ellenmişliği,Ola ki makyajı bir oyuncunun, karışmış gözyaşlarınaYeni kireçlenmiş bir duvarın kireciAvuçlarımda sürekli..Bir su yılı denebilirdi üstünde durmuyorumKalmışsa kalmıştır bir çomak gibiKuruArtık kullanılmayan bir demiryoluKararmış, kırık dökükÜstünde bir yük vagonu. Mavi bir araba kapımın önündeBütün …
Şub 23
Acaba
DönelimDöndürsün biziKalbin akıp giden bulutlara benzeyen sesiYağmursuz bir yağmura açılmış kapılardanVe akılda kalan bir yokuştanVe yalnız çocuklara özgü o sonsuz sinema koltuklarındanVe çocukluktanDönelimDönelim mi bizGençlikten, oralardanMutluluğu bir kabuk gibi saran mutsuzluklardanDönelim mi acıyaAcıya, büyük acıyaVe soralım mı acabaEy büyük yalnızlık insansan eğerBir kayaDalgalar yalarken onuO bakarken kaskatı kalabalıklaraAh, kalbin bulut bulut akan sesi. Bütünüyle bir …
Şub 23
İki Düş Arasında Beklenti
Ablan çiçekli şapkalar yapıyor mu geneÜstüne buğulu yaz tülleri serpiştiriyor muKadife sesleri, ibrişim kokulanDolduruyor mu dört bir yanıKüçük küçük güneşler halindeMakaslarda geziniyor mu parmak izlerinOnca uzaklığındaki benGeçiyor muyum belli belirsizGözlerinin içdenizlerindenNasıl mı ,Nasıl yaratılmışsa boşlukKendine bakan irice bir vişneden.HaniElini alnına koyup daDaldığın olurdu ya bazenDalgınlığının ipekli giysinle birlikteHiç değinmeyen bir hışırtısı olurdu yaKime duyuruyorsun o …
Şub 23
Umutsuzlar Parkı
I Biliyorsunuz parklarınSizi çağıran taraflarıİnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlıOrada saklanıyor onlarÇünkü her türlü saklanıyorlar oradaBir yağmur öncesinin loş sokaklarıylaDağınık mavisiyle gözlerininSevgi vermez kadın uçlarıylaKorkuya, sadece korkuya sığınmış olarakEskimiş, kurtlanmış ikonlarıyla kiliselerininYalvaran bakışlarıyla – nasıl da sevimsiz –En kötüsü, belki de en kötüsüBir duygu açlığıyla soluyarakParklara yerleşiyorlar, parklarınOnları çağıran köşelerineBir karıncayı selamlıyorlar, besili, siyahBacak aralarındanÇömelmiş, öyle …
Şub 23
Su
Bir gün, bir uzun gün hep denize baktıkMiller ve ağırlıklar bittiGelip geçmeler bitti, gemilerinBeyaz ve kocaman gövdeleriGözün kahverengi suyuna geldik. Palamutlar yaktık, çalılar her zamanki gibiSüsledi bizi bu ufak değişiklikÇok ağır bir şeydi gün dörtgenleri üstümüze düşenAydınlıktan kopan aydınlıktan kesilenAğır mı ağırKaldık ne kadar kaldıksa böyleSonra gün diye bildiğimiz ne varsa akıtıldıDuvarlar, sarmaşıklar, evler akıtıldıGüneşler, …
Şub 23
Ay Kırmızı Aylar Kırmızı
Benim yüzüm budur sanıyorumÇirkin mi diyorum, değil korkuluTarife göre bir atımlık tedirginGününe göre azıcık anlaşılmazGeceye sorarsanız bir yere yolcu. Belki bir sevme olayında kayıpBakınca anlaşılır gözlerimin çokluğuŞarabıma gidiyorlar tek kelimeyleHer şarap bir bitendir tarife göreYani bir aşk mevsimidir bardağın sonu. Bütün yüzler budur sanıyorumÇok kaybettim niye olduğumuOynasam kazanırdım kendime göreBelki de bir Tanrı bulup sığınır …
Şub 23
Adını Funda Oteli Koy
Adını funda oteli koyAklından gelip geçen bir yazınVe akşam güneşlerinde orda burdaBir deniz kıyısında, eski bir yıkıntıdaİnce ince gezinen turuncu adamların. Adını funda oteli koySevdamızın da adınıAyakları dibinde gün batımının.Ve ağzında binlerce güneşin tadıDilinin ucunda yalnızca kendi adın. Çünkü sevdikçe beni sen, kendini tanıdın. Edip Cansever