Önsözler entelektüel itiraflardır

Önsözler entelektüel itiraflardır. Dürüst yazar metninin önsözünde kendi entelektüel konumunu açıkça ortaya koymalıdır. Ancak ben bunu yapmadan önce, okuyucunun veya eleştirmenin bu çalışmayı değerlendirmesinde kolaylık sağlayacak genel bazı değerlendirme kriterleri vermeyi düşünüyorum. Çok sevdiğim bir yazar kitaplarla kadınlar, kadınlarla şehirler arasında analojiler kuruyordu: Kitaplar kadınlara, kadınlar şehirlere benzerler. Önemli olan satıraraları ve sokak aralarıdır; önemli olan şey, satır aralarında ve ara sokaklardadır. “Eğer bir kitabı okurken satır aralarından kulaklarınıza metafizik fısıltılar gelmiyorsa” der yazar, “bilin ki yazar ahmak bir yazardır.” kitaplar metafizik fısıltılarıyla kanatlanırlar. Tersi entelektüel sürüngenlik, dar ufukluluk ve muhteva yoksulluğudur.

Okuduğunuz bir metnin entelektüel değerini belirlemek mi istiyorsunuz; hemen yazarın kitabında kendi cehaletinin farkında olup olmadığına bir bakın. Eğer yazar metninde cehaleti konusunda açık veya zımni bir kısım ipuçları vermiyorsa, bilin ki o metin entelektüel değeri çok düşük bir metindir. Bir kitabın değerini belirlemek mi istiyorsunuz; okuyucu veya eleştirmen olarak, kitabın cehaletinizi suratınıza çarpıp çarpmadığına bakın. Eğer metni okurken, aşılması zor kendi cehalet duvarınıza çarparak sarsıntılar geçirmiyorsanız, bilin ki yazar ve metni pek okumaya değmez. Okuduğunuz metnin değerini belirlemek mi istiyorsunuz yazarın kitapta ele aldığı sorunları bütünüyle çözdüğünü ima edip etmediğine bakın. Eğer yazar ele aldığı sorunları bütünüyle çözdüğü imasında bulunuyorsa, bilin ki o metin entelektüel seviyesi düşük bir metindir.

Hüsamettin Arslan
Epistemik Cemaat

Benim kalbimi kırdın,

Kalbim katıydı, yumuşadı.
Göz tuzludur.

Seyhan Erözçelik

Gethsemâne

Gercekte nasıl düşündüğümü öğreniyorum.

Adonay elehenu adonay ehad

Lâ ilâhe illallah

Süleyman ner’desin?

Beni niye yalnız bıraktın?

Kulağıma niye üfledin?

Baba, yalnız kaldım…

Beni bıraktıklarınla yalnız bıraktın.

Hayâldin aklımda gezdin.

Ben aklımda gezdim.

Var mısın, var mısın, var mısın…

Ya Râb!

Ben sana inanıyorum,
sen bana inanıyor musun?

Seyhan Erözçelik

Yatılı = Şair

Kusa kusa, kusmamayı öğrendim.

Seyhan Erözcelik

Eyyûb’un Gözyaşları, Tesbih Olabilir mi?

Yağdım Allah!
Yağdım Allah!

Kandım Allah!
Kandım Allah!

Çektim Allah!
Çektim Allah!

Yandım Allah! 
Sen benimsin, ben senin,

gördüm Allah!
Gördüm Allah!

Damladın, kördün, 
seni çektim Allah!

Çektim Allah! 
Çektim Allah!

Ağdım Allah!
Ağladım Allah!

Eyyûb’um, kaldım,
sende kaldım.

Kaldım Allah!
Kaldım Allah!

Seyhan Erözçelik

Soyunma Odası’nda,

çıplaktık ikimiz de…
Benini gördüm. Sendeki beni.
Sende beni gördün.
Yıllar sonra, birbirimizi gördüğümüzde,
birbirimizi gördük.
Ben, sendeki beni hatırladım hep.
Unutmadım.
Gözlerin, gözlerimden gitmedi.
Gözlerim, gözlerinden.

Seyhan Erözçelik

Başka Bir Kıyı

Ayrılığın iki kıyısından
Birbirimizi çağırdık.
Ellerimiz ayrılıyor,
ruhlarımız,
derin bir bezginlik icinde.
Kuşlar, birbirini geçerek
dudaklarımızdan uçtu.
Kelimelerin, rüyalarıma
yağmur gibi yağdı.
Ufukta oturduğunu gördüm.

Behruz Kia

Umut ve Beklenti

Umutla beklenti arasında büyük fark var. İlk başta süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek olduğunu. Yanılmışım. Beklenti bedene ait, umutsa ruha. Fark bu. İkisi birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her birinin hayali farklı. Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen benim vücudumun mesela.

John Berger

Kırmızı Bahçe

Üzümler halen dallarda,
ulaşılamayacak kadar yüksekte.
Kaybettik
bahçedeki müziği.
Kendimizi arıyoruz fakat
bulamıyoruz ruhumuzu.
Güneş batmak üzere.
Gece ilk defa inecek.
Bütün sokak lambaları çalınmış.
Karanlıkta
bahçe gökyüzünden sarkan
bir ipte asılı.

Bulutsuz, karsız gökyüzü.
Bahçeye geri döndük.
Belki
sabah geri dönecek.
Hırsızlar sokak lambalarını geri getirdiler
gece bir daha asla gelmeyecek.
Kapı açıktı,
bahçeye girdik,
birer üzüm kopardık.
Ellerimiz kırmızı.
Gençliğimiz bahçeyi ebediyen terk etti.

Behruz Kia
Çeviri: Volkan Hacıoğlu

Rüzgârda Kayıp

Düşen yapraklar gibi
rüzgârla savruldum.
Ve
dans ettim meltemle.
Sessizlikte
yapraktan yaprağa savruldum
çimlerin yanına ekili
başaklarla dans ettim.
Kuşlar karnavallarına
davet ettiler beni.
Yollarda yürüdüm,
bulutlarla uçtum
ve düştüm
gelinciklerin yanı başına
mezarlıkta.

Behruz Kia
neşideler / şiirden yayıncılık
Türkçeleştiren : Volkan Hacıoğlu