Aşk Rahmettendir ..!

Aşk rahmettendir demişti adam …
Rahmet gibi gelmişti bu sevda bozbulanık dünyasına hiç ummadığı bir zamanda ,
Sonra dünyanın bile kulağını sağır eden bir sükutla,
Aşk rahmettendir dedi kadın …
İçlerine attılar sonra büyüsün diye bu mucizevi sevdayı …
İnatla severdi herkes, ben inançla sevdim dedi adam..!
sonra sesine ses kesildi kadın,
ince ve daha dünya görmemiş sesiyle anlattı dünyasını,
narin ellerinde tutmakta olduğu çaya birşeyler anlatırcasına.
Acabalarla keşkelerin düellosunu seyre dalarken ömür, ayağı tökezleyip düşüverdi birden ateşlerin ortasına vuslat .
Kim sevdiye gitmekten korkuyordu kalp.
Kurtulmak şöyle bir köşede kalakalsın, yandıkca Can veriyordu adeta .
çok ölümcülmüş galiba, hemende ölümüne gitmişti Nazenin bedenlerin …
Derken ..! Güldü kadın,
sonra…
sonrasını hatırlamadı adam …

Gökhan Yalçın

ask+rahmettendir+gokhan+yalcin Aşk Rahmettendir ..!

Bazen

Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…

William Shakespeare

bazen Bazen

ağır çiçekli ıhlamur ağacı

ölüme ne kadar yakın
unutulmaz çocukluğumun
ağır çiçekli ıhlamur ağacı

Yelda Karataş

yelda+karatas ağır çiçekli ıhlamur ağacı

Tecelli

Nedir bu benim çilem
Hesap bilmem
Muhasebede memurum
En sevdiğim yemek imam bayıldı
Dokunur
Bir kız tanırım çilli
Ben onu severim
O beni sevmez

Oktay Rıfat Horozcu

indir Tecelli

Kadeh

Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü

Oktay Rıfat Horozcu

kadeh Kadeh

Her Şey Yerli Yerinde

Hiçbir şey değişmeyecek o gün
Göçüvereceksin bu insan kalabalığından
Gelmemiş gibi olacaksın dünyaya
Sanki bu odada sen oturmadın
Sen giymedin bu elbiseyi
Ağlamadın
Gülmedin
Yemedin bu ağacın meyvasını
Bütün maceran
Bir varmış
Bir yokmuş

Nahit Ulvi Akgün

bir+varmis+bir+yokmus Her Şey Yerli Yerinde

Dalgınlık

Bir pencere açıldı kitabımın sayfasında
El sallayarak sen göründün,
Satırlar takım takım evinin önünde
Ne güzel bu küçük askerler…
Fakat kayboluyorsun pencereden
Şimdi ağlıyor bütün harfler…

Sonra birden beliriyorsun
Elinde nakışlı mendilin, gülümsüyorsun
Ve başlıyorsun konuşmağa
Sesin ağlamaklı,
Sesin yumuşak,
Anlattıklarına karışıyor kitabın anlattıkları..

Nahit Ulvi Akgün

nahit+ulvi+akgun Dalgınlık

Bir Misafirliğe Gitsem

Bir misafirliğe gitsem
Bana temiz bir yatak yapsalar
Her şeyi, adımı bile unutup, Uyusam…
Kalktığımda yatağım hâlâ lavanta koksa
Kekikli zeytinli bir kahvaltı hazırlasalar
Nerede olduğumu hatırlamasam
Hatta adımı bile unutsam…

Melih Cevdet Anday

 

Bir-Misafirlige-Gitsem Bir Misafirliğe Gitsem

Vietnam

“Kadın, adın nedir?” “Bilmiyorum.”

“Yaşın kaç? Nerelisin?” “Bilmiyorum.” 
“Niçin o tüneli kazıyordun?” “Bilmiyorum.” 
“Ne zamandır gizleniyorsun?” “Bilmiyorum.” 
“Niçin ısırdın parmağımı?” “Bilmiyorum.” 
“Bizden sana zarar gelmeyeceğini bilmiyor musun?” “Bilmiyorum.” 
“Kimin tarafındansın?” “Bilmiyorum.” 
 “Bu bir savaş, seçimini yapmalısın?” “Bilmiyorum.” 
“Köyün hâlâ yerinde duruyor mu?” “Bilmiyorum.” 
“Şunlar senin çocukların mı?” “Evet.”

Wislawa Szymborska

Çeviri: Tuğrul Asi Balkar

vietnam Vietnam

Ah! Günebakan

Ah, zaman yorgunu günebakan,
Güneşin adımlarını sayıyorsun.
Gezginlerin yolu bitirdiği yerde
O güzelim altın ülkesini arıyorsun:

Orada, arzuyla tükenmiş Gençler,
Ve solgun Meryem, kardan kefeniyle,
Doğrulup mezardan, can atıyorlar
Gitmek istediğin yere gitmeye.

William Blake

gunebakan+kadin Ah! Günebakan