Daha İyi Bir Dünya Bilmiyorum

Kim daha iyi bir dünya biliyorsa, bir adım öndedir.
Yalnızdır,
bu salyayı kurutmadan
onu çehresinde taşıyarak
cesaretten uzak
ecrini almış
ve taç giymeye gider gibi
şaraba, ekmeğe
ve de yoldaşlarına sığınır.
Mecalsiz bir adatavşanı
Ya da bir sıçan
hâsılı buraya düşen herkes,
bir korkuyla,
yuvaya dönüşü düşler!
Rüyada silahlanmayı
rüyada ocağa dönüşü düşler!
Yıl dönünceye kadar,
ona artık gelmiyorsun der insan.
Oysa o sadece
başka bir gecede gelir.

Kafamdaki,
sahici ve vahşi suçlanmalarla
daha da uzaklaşıp,
başkalarının kuklası alçak adamın
saygısını kazanmak zorunda olmakla
daha fazla meşgul olmadan,
savaşı reddedene karşı ne savaşıyorsa,
artık görmezden geleceğim!
Sahip olmadığında
benden sana dikilen yüreğinle
artık meşgul olmayacağım!

Ben sana bir yürek diktim,
bazen coşkulu bir ibadeti
nazik yumruklarına sürükledim.

Ben sana dostluğumu,
gülümseyişimi,
ve de ham hayâlimi ekledim.
Çoraklıkta hasat edilmiş bir sîne gibi,
vahşiler gibi sevdim,
her günümden ve de aşktan coştum.
Taptım,
kökleri yakılmış her şarlatanlığı,
bir şenliğe sundum,
her söylenen kelimeyi tekrar ettim
ve benliğimi unuttum.
Çoktandır ben bende değilim.

Ve şimdi
ateş yiyen bir hokkabazla olan,
artık güvenmeyen,
kalbi artık çarpmayan
ben, kimim !
Ne olacak sonunda?
Acılarımla sızılarımla
daha fazla kalamasaydım yaşamda
sıkıcı ve ağır,
ve de ruhsuz olurdum.

Sonunda,
her gürûhta
bitkin ve işe yaramaz,
Sonunda,
uyanıkken görülen düşten
ve hâtıradan
bir baslangıç,
ve böylece
olmaması gereken olurdum sonunda,
bu olurdu sonunda.

Ingeborg Bachmann 

 Türkçesi: Mehmet Sabri Genç
daha+iyi+bir+dunya+bilmiyorum Daha İyi Bir Dünya Bilmiyorum

Yol’a Çıkış..

Nasıl gidiyor?
Kalbin nasıl?
Bilmiyorum, sınıra dayandım.
İçimde hangi atam konuşuyor?
Hem aklımda hem de bedenimde…
Aynı anda ayrılamam.
Bu yüzden tek kişi olamıyorum.
Kendimi aynı anda sayısız şey olarak hissedebiliyorum.
Fazla büyük usta kalmadı.
Zamanımızın gerçek kötülüğü budur.
Kalbin yolları gölgelerle kaplanmış.
Yararsız görünen seslere kulak vermeliyiz.
Okul duvarları, asfalt ve refah reklâmlarının
Uzun kanalizasyon boruları ile dolu beyinlere…
Böceklerin vızıltıları girmeli.

Her birimizin gözlerini ve kulaklarını…
Büyük bir rüyanın başlangıcı olan şeylerle doldurmalıyız.
Birisi piramitleri yapacağımızı haykırmalı.
Yapmamamızın bir önemi yok!
O isteği beslemeliyiz…
Ve ruhun köşelerini esnetmeliyiz…
Sınırsız bir çarşaf gibi.
Dünyanın ilerlemesini istiyorsanız…
El ele vermeliyiz.
Sözüm ona sağlıklıları…
Sözüm ona hastalarla karıştırmalıyız.

Siz sağlıklı olanlar!
Sağlığınız ne anlama gelir?
İnsanoğlunun bütün gözleri, içine…
Daldığımız çukura bakıyor.
Özgürlük faydasızdır…
Eğer gözlerimizin içine bakmaya…
Yemeye, içmeye ve…
Bizimle yatmaya cesaretiniz yoksa!
Dünyayı yıkıntının eşiğine getirenler…
Sözüm ona sağlıklı olanlardır.

İnsanoğlu dinle!
Senin içinde su, ateş…
Ve sonra kül…
Ve külün içindeki kemikler.
Kemikler ve küller!
Gerçekliğin içinde veya…
Hayalimde değilken, ben neredeyim?
İşte yeni anlaşmam:
Geceleri güneşli olmalı…
Ve Ağustos da karlı.
Büyük şeyler sona erer…
Küçük şeyler baki kalır.
Toplum böylesine parçalanmaktansa…
Yeniden bir araya gelmeli.
Sadece doğaya bak
Hayatın ne kadar basit olduğunu göreceksin.
Bir zamanlar olduğumuz yere dönmeliyiz…
Yanlış tarafa döndüğümüz noktaya.
Hayatın ana temellerine geri dönmeliyiz…
Suları kirletmeden…

Deli bir adam size…
Kendinizden utanmanızı söylüyorsa…
Ne biçim bir dünyadır burası!

Şimdi müzik
Müzik!

Ah… Anne!

Başının etrafında dolaşan…
Ve sen güldükçe berraklaşan…
O hafif şey havaymış.

Andrei Tarkovsky/Nostalghia

Andrei+Tarkovsky Yol'a Çıkış..

Elden Geldiğince

Dilediğin gibi kuramıyorsan hayatını
hiç olmazsa şunu dene
elden geldiğince: Rezil etme onu
kalabalığın sürtüşmelerinde
koşuşturmalarda, gevezeliklerde.

Rezil etme onu sürükleyerek,
dolaştırarak, teşhir ederek öyle,
yabancı bir yüke dönüşünceye kadar
o gündelik budalalıklarında
ilişkilerin ve alışverişlerin.

Konstantinos Kavafis
Çeviri: H.Millas-Ö.İnce
Elden+Geldigince Elden Geldiğince

Yaşama İsteği

Yaşamak isterse eğer bir gün halk
Kaçınılmazdır cevap vermesi kaderin
Kaçınılmazdır gecenin bitmesi
Kırılacaktır bağlar da elbet.
Yaşam arzusunun sarmalamadığı kişi
Buharlaşıp yok olur yaşamın atmosferinde
Vay haline yaşamın hoşnut kılmadığı kişinin
Ezici yokluğun tokatından.
Böyle söyledi bana varlıklar
Ve konuştu benimle gizli ruhu

Ve fısıldadı rüzgar vadiler arasında
Dağların tepesinde ve ağaçların altında:
“Elde etmek istediğimde bir şeyi
Atılırım tehlikelere ve unuturum tehlikeyi
Korkmam uçurumların ürkütücülüğünden
Ve de yanan alev yumağından.
Dağlara tırmanmayı sevmeyenler
Yaşarlar sonsuza dek çukurlar arasında”
Yüreğimde coştu gençlik kanı
Ve uğuldadı göğsümde rüzgarlar
Düşündüm kulak vererek
şimşeğin çakışına, rüzgarların uğultusuna
Ve yağmurun yağışına

Sordum yeryüzüne:
“İnsanlardan nefret mi ediyorsun anne?”
Dedi ki:
“Severim insanların arzulu olanlarını
Ve tehlikeye atılmaktan hoşlananı
Lanet ederim zamanla yarışmayandan
Ve razı olandan, taş gibi yaşamaya
Canlıdır evren, yaşamı sever,
Ve küçümser ölüyü, ne kadar büyük de olsa,
Ufuk kucağını açmaz ölü kuşa
Arı da öpmez ölü çiçeği
Anneliği olmasaydı şefkatli yüreğimin
Almazdı ölüyü içine şu çukurlar.
Vay haline yaşamın hoşnut kılmadığı kişinin
Ezici yokluğun lanetinden.

Bir sonbahar gecesinde
Sıkıntı ve hüzünlerle yüklü
Sarhoş oldum ışığından yıldızların
Ve şarkı söyledim hüzne, sarhoş oluncaya dek hüzün,
Ve sordum karanlığa:
“Tekrar getirir mi yaşam
Soldurduğunu, ömrün baharına?”

Kıpırdamadı karanlığın dudakları
Ve hiç mırıldanmadı seherin bakireleri
Cevap verdi bana orman
Telin tınısı gibi hoş bir incelikle:
“Kış gelir, sisin kışı,
Karların kışı, yağmurun kışı,
Ve söner büyü, dalların büyüsü,
Çiçeklerin büyüsü, meyvenin büyüsü,
Hüzünlü ve sakin göğün büyüsü,
Göz kamaştırıcı, kokulu yamaçların büyüsü,
Eğilir dallar ve düşer yaprakları,
Solar o şen günlerin çiçekleri
Ve rüzgar oynar onlarla vadilerde
Ve sel gömer geçtiği her yerde,
Yok olur her şey, güzel bir düş gibi,
Zihinde parlayıp yok olan,
Ve tohumlar kalır
Giden güzel ömrün hazinesini
Mevsimlerin anısını, yaşamın rüyasını
Ve dünyanın hayallerini taşıyarak.
Yok olur her şey sarılarak
-Sisin altında
Karların altında
Ve çamurların altında-
Bıkılmayan hayatın hayaline
Ve kokulu yeşil baharın yüreğine;
Düşleyerek kuşların şarkılarını
Çiçeklerin kokusunu ve meyvenin tadını.

Geçer zaman, büyür dertler
Biri gider derdin gelir diğeri,
Uyanık kalır düşleri
Seherin gizemiyle örtünerek,
Sorar:
“Nerede sabahın sisi,
Akşamın büyüsü ve ayın ışığı?
Ve o alımlı kelebek sürüsü,
Ya vızıldayan arı, akıp giden bulut?
Nerede ışıklar ve kainat,
Nerede beklediıim yaşam?
Susadım dalların üstündeki ışığa!
Susadım ağacın altındaki gölgeye!
Pınarlara susadım
Vadiler arasında şarkı söyleyen
Ve çiçeklerin üstünde dans eden!
Susadım kuş cıvıltılarına
Meltemin fısıltısına ve yağmurun sesine!

Evrene susadım! Nerede varlık?
Nerede göreceğim beklenen alemi?
Evrendir bu, donukluğun uykusunun arkasında,
Ve büyük uyanışların ufkunda

Bir kanadın titreyişidir ancak
Büyür arzusu tohumun ve galip gelir
Çatlatır üstündeki toprağı
Ve görür evreni en güzel biçimiyle
Ve bahar gelir şarkılarıyla,
Düşleriyle, terü taze gençliğiyle
Ve bir öpücük kondurur tohuma
Giden gençliği geri getiren dudaklarla
Ve der ona:
“Yaşam verildi sana
Ve ebedileştirildin korunmuş soyunda
Kutsadı seni aydınlık, karşıla sen de
Yaşamın gençliğini ve ömrün bereketini.
Düşleri aydınlığa tapan kişiyi
Kutsar ışık, nerede doğarsa.
Senindir gökyüzü, senindir ışık,
Senindir düş dolu çiçekli yeryüzü,
Al tükenmez güzelliği
Senin olsun engin, terü taze varlık,
Büyüle –dilediıin gibi- kırların üstünde
Meyvelerin tadını ve çiçeklerin güzelliğini,
Fısıldaş meltemle, sohbet et bulutlarla
Konuş yıldızlarla ve ayla,
Fısıldaş yaşamla ve arzularıyla,
Ve bu alımlı varlığın tılsımıyla.

Ve gösterir karanlık, derin bir güzelliği,
Hayali alevlendiren ve düşünceyi tutuşturan,
Ve yayılır evrene ilginç bir büyü
Güçlü bir büyücünün yönlendirdiği
Ve aydınlatır saf yıldızların kandilleri
Ve kaybolur buhur, çiçeklerin buhuru.
Çırpar harika bir ruh
Ay ışığından kanatlarını
Ve çınlar düşlü, büyülenmiş bir tapınakta
Kutsal yaşamın ezgisi.
Ve ilan edilir evrende:
Ateşidir arzu, yaşamın
Ve ruhudur zaferin,
Yaşamı arzularsa ruhlar
Kaçınılmazdır cevap vermesi kaderin!

Ebu’l Kâsım Eş-Şâbbî

Çeviri: Kenan Demirayak

Yok+olur+her+%C5%9Fey+g%C3%BCzel+bir+d%C3%BC%C5%9F+gibi Yaşama İsteği

Aşk

Sürekli düşünüyorsun,inatçı ,saklı, gizli
Pencereye bakıyorsun, sıkıntı var gözlerinde
Her şeyden çok severdin beni hani ?
Kendin söylemiştin ya geçen sene

Gülüyorsun da, bir şeyler var bunun ardında
Gökyüzüne bakıyorsun bulutlardan heykellere
Hani ben gökyüzüydüm, dünyaydım ya ?
Kendin söylemiştin ya geçen sene.

Surowy jedwap 1932

Maria Pawlikowska

Maria+Pawlikowska Aşk

Tek Bir Yıldız Altında

Rastlantıdan, onu gereklilik olarak adlandırdığım için özür dilerim
Eğer yanılıyorsam, gereklilikten de özür dilerim
Mutluluk onu sanki benimmiş gibi aldığım için kızmasın bana
Ölüler anılarımda yanıp söndükleri için ne olur darılmasınlar
Zamandan, dünyanın bir saniye içinde gözden kaçırılan çokluğu adına özür dilerim
Eski aşkımdan yenisini ilk sandığım için özür dilerim
Uzak savaşlar, evime çiçek getirdiğim için bağışlayın beni.
Kanayan yaralar, parmağıma iğne battı, bağışlayın
Uçurumdan bağıranlar, menueti çaldığım plak için özür dilerim
İstasyondakiler, sabah beşteki uykum için özür dilerim
Kışkırtılan umut, bazen gülüyorum affet.
Çöller, bir kaşık suyla koşmuyorum diye affedin beni
Ve sen atmaca, hani yıllarca aynı
Hep aynı kafes içinde, devinimsiz aynı noktaya bakan
Doldurulmuş olsan bile hoş gör beni.
Kesilmiş ağaçtan masanın dört ayağı adına özür dilerim
Büyük sorulardan, küçük yanıtlar için özür dilerim
Gerçek, bana pek önem verme
Ağırbaşlılık, göster bana yüce ruhunu
Varlığın gizi, dayan eteğinin kuyruğundan ipleri yoluşuma
Ruhum, beni suçlama, sana ara sıra sahip olabildiğim için
Her şeyden, her yerde olamadığım için özür dilerim
Herkesten, herkes olamadığım için özür dilerim
Biliyorum aklamaz hiç bir şey beni yaşadığım sürece
Çünkü, kendim, yine kendim engelim.
Dilim, bana kızma acı sözleri ödünç alıyorum
Ve sonra onları daha yumuşak göstermek için çabalıyorum diye

Wisława Szymborska

Tek+Bir+Y%C4%B1ld%C4%B1z+Alt%C4%B1nda Tek Bir Yıldız Altında

Özlem Şarkısı

Kızgınsın bana , bilmiyorum neden ;
Ah , kayıp cennetin en güzel elması!
Ne yaptım ki sana , bırakıp gittin beni böyle ;
Daha ne kadar mutsuz olacağım söyle?

Ah , ne acı günlerdi onlar ;
Ruhumu kıvançla dolduran ,
Kalbimi tutkuyla çarptıran o sevincin ,
Gözlerinden silindiğini gördüğüm zaman!

Bir daha görmedim hiç pencerede,
Güneş ışığıyla nakışlı alnını ;
Ne de ışıklı gökler gibiyken ,
Kara bulutların örttüğü dudaklarını.

Göğsüne sokulduğumda , kalbimi ateş basardı ;
Oysa , artık tasalarla dağlanıyor aklım.
Ah, güzel kız , hayatımı yıkıp gittin ;
Bir daha hiç huzur bulamayacağım!

Çeviren : Murat Acar
Giuseppe SEREMBE

Giuseppe+SEREMBE Özlem Şarkısı

Geride Kalanlara Mektup

ölüyorum
suçlarım için, suçsuzluklarım için
yoksunluk için, bedenimin her parçasında
ve ruhumun her parçasında duyumsadığım
yoksunluk için, seslendirilmeyen, gürültülü sözlerle
yazılmış bir gazete gibi beni buruşturup atan,hani
olanaklı olması için, isimsizliğin, anılmayışın, bilinmezin
birleşmesinin

yeni bir gün için
muhteşemliği için dışlanmışlığın
manzara için manzara üzerindeki
görüntü için gerçek olan
nokta için epsilon üzerindeki
ölümün gizi için
korkuda, dehşette ve alın terindeki
kesinlik için, yitirilmiş
yitirilmiş çözüm anahtarları için

minik kıvılcımı için güvenin, çünkü tohum meyveye dönüşeceği için yok olur
ölümün yalnızlığı için
çünkü tüm bedenler birer cesettir
çünkü ağırdır bu yük, taşınmaz da
değişim olanağı için
insanların ve benim mutsuzluğum için, hani sırtımda
ve içimde taşıdığım, çünkü her şey düş gibi görünür, kabus gibi
çünkü her şey doğru değilmiş gibi görünür
çünkü her şey absürd gibi görünür
çünkü her şey burada yok olur, ölür ve geriye devam edecek şeyin kalmaz
devamlılığın özleminden başka
çünkü artık bu dünyadan değilim ben, hiçbir zaman da olmadım belki
çünkü benim için burada kurtuluş yok gibi
çünkü sevmeyi beceremiyorum artık, dünyevi bir aşkla
çünkü bana dokunma
çünkü yorgunum, bitkinim sonsuzca
çünkü çok acı çektim
çünkü gelse bile çılgınca,
sözün tam anlamıyla çarmıha gerildim ben ve sanki
gerçekten canım yanıyor da
çünkü arınmak istiyorum tüm kötü insanlardan
ve tüm dünyadan da ve eğer böyle değilse,
suçlu değilim ben bunda da
çünkü artık gereksizim gibi görünüyor.
çünkü aldatılmış hissetmiyorum kendimi, aldatılsaydım eğer
devam ederdim ölmektense, devam eder, suçluyu aradım,
kendimde belki, kim bilir; yok aldatılmış hissetmiyorum kendimi
kim devam etmek istiyorsa yaşama-devam etsin, buyursun
ona sağlık dilerim, ölmek zamanı geldiğinde, ölümü kolay olsun
bana gelince, ben sana geliyorum, tanrım
sonunda huzuru bulmak için, buna hakkım var.
umarım, buna hakkım var, umarım
çünkü çılgınlık bile kalmıyor bana
çünkü her yerim korkunç ağrıyor
çünkü ruhum yapayalnız, ölecek kadar
çünkü son kağıt da bitiyor ve yalnızca adımlar
yaşasın yaşam
çünkü başında duruyorum yolun, tanrı beni çekiyor kendine
ve yolun sonunda duruyorum ve ölümü tatmıyorum.

Edward Stachura

Edward+Stachura Geride Kalanlara Mektup

Senin Yanında

Senin yanında yeniden buluyorum adımı
Uzaklıkların tuzu altında gizlenmiş adımı
Yeniden buluyorum öfkenin ateşini saklamayan gözlerini
Bir de karanlığı bir alev gibi delen gülüşünü
Bana Afrikayı yeniden kazandıran karlı geçmişlerin ötesinden
On yıl bu sevgilim on yıl
Kuruntularla dolu sabahlar ve düşünce kırıntıları
içkiyle sızılmış uykular
On yıl bu ve dünyanın soluğu bir acı gibi işledi içime
Gelecek günlerin tadını şimdiden taşıyor bu acı
Bitimsiz bir ırmak yaratıyor aşktan
Kanımın geçmişini yeniden buluyorum senin yanında
Ve günleri çevreleyen gülüşlerden oluşan gerdanlıkları
Yenilenmenin sevinciyle kıvılcımlanan günlerin

David DİOP
Türkçesi: Eray Canberk
senin+yaninda Senin Yanında

Bilirim En Acımaz…

Bilirim en acımaz dudak bükülmesinin
en aldırışsız yüzden geçtiği zamanları:
görünmeyen bir keder belirir bir an için,
sokakta varmaz onun farkına kalabalık.

Göstermeyin boşun, sözlerim, açık açık
gizli ısırığı, yürekte esen rüzgârı.
Susmayı bilenindir en haklı neden, varsa.
Bir barış şarkısıdır hıçkıran şarkılarsa.

Eugenio Montale
Çeviri: Sait Maden

Eugenio+Montale Bilirim En Acımaz…