göğe bakma durağı

ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat

Turgut Uyar

g%C3%B6ge+bakma+durag%C4%B1 göğe bakma durağı

Kalanlar..

Göğsümü yalayan gül alevinden
Silinmez izler kalır.
Gökte bulutla oynayan çocuk
Öksesine yıldız çakan melek kalır.
Akşam üstüler ki çöker kıyıya
Toplanmış halatlar yığılmış zincirler kalır.
Yapraklar dağılırken saçlarından
Denize atılmış çelenk kalır.
Duvarda gölgeler öyle ıpıssız
Hücremde kırılmış ekmek
Ve bir kuru ağaç kalır.
Uçsuz bir dinleyişle dinle
Üstlen çöllerdeki rahmeti
Ey gürleyen yalnızlığımız
Yolumuzu gözleyen
Toprağa girdiğimiz vakit
Uğultulu derinlikler kalır.
Duy unutuş rüzgarının
Açtığı son kapı benim
Çekilince kalbimin suları
Geriye senden başka ne kalır.

Alaeddin Özdenören

cekilince+kalbimin+sular%25C4%25B1 Kalanlar..

LEYL-İ RUZEM

Leyl-i ruzem, ruhumun sultanı
Karanlığa saçar filizleri, baharı
Leyl-i ruzem ayışığında açar,
Terk eyler gönlüme misk-i amber-i aşkı.

Leyl-i ruzem filizlenir yağmurda
Ruhumdan akan hatıraların yağmurunda;
Aradım rayihanın özünü çiçeğinden ötede,
Ve bir yudum şarap, kadehinde…

Leyl-i ruzem geç saatlerde gelir
Dokunmak için Leyla’nın busesine, gözlerime
Gönülden tatlı hayaller volkanlar gibi fışkırır
Mest-ü hayran oldum bu muhteşem süprizle

Leyl-i ruzem, mehrimdir sana kalbim
Kendininmiş gibi al ve yönet,
Ve aşkınla mest olduğumda aldığın aklım
Bende ahmaklar okyanusuna daldım.

Muhyiddin ŞEKUR
Çeviren: Abdulvahid Coşkun

mehrimdir+sana+kalbim LEYL-İ RUZEM

KALBİM GÜZEL EVİM

lirik şiirler yazıyorum
eve dönsün diye kalbim

bu kaçıncı kış, uykusuz
bir sarnıç gibi gecede
günahkâr soluğuyla tanrının
göğsündeki dağa üflendim

daha diyordum, daha, uzağa…
ot yolmaya kök sökmeye
taşın inceliğine
güneşin şerrine
başka nedir ki dünya
kurban celladıyla
sevişmeyecekse

daha diyordum, daha, uzağa…
atlasın davetkâr hışırtısına
cennetten kovulmuşların sofrasına

bu kaçıncı tünel, yaşlı
bir ağaç gibi ovada
acının gözleriyle bakıyor
çıplak omuzlarından gecenin
dökülen nehir gibi kalbim
toprağına akıyor

daha diyorum, daha, uzağa…
çarmıhta kuruyan kana
inkâra ve imana…. daha
yol almalısın kalbim
inanmak için kendinden başka
hiçbir şeyin kalmadığına

ah işte o zaman yaranın ne kadar derin
ve suyun imkânsız olduğunu
anladığında
dönmelisin

kalbim, güzel evim

Çiğdem Sezer

kalbim+g%C3%BCzel+evim KALBİM GÜZEL EVİM

Arkadaş Kalalım

Sıradan hatalar, düşüncesizlikler, daha yapıldığı anda yanlışlığı fark edilen önemsiz insanca davranışlar ya da insan halleri vardır.
Bir de insanın kişiliği ve yolu haline gelmiş tutarsızlıkları, kendine söylediği ve sonra da inanmaya başladığı yalanları, karşısındaki kim olursa olsun oynamaktan zevk aldığı oyunları vardır.

Oysa insan, aklında oluşturduğu bir yalana ya da yalanlar dizisine ne …
kadar inanırsa inansın, akıl hiç durmadan sorgulayacaktır kişinin bu kendi yalanını ve daimi bir onaya ihtiyaç duyacaktır inanmaya devam etmek için. Bu durumdaki bir insanın aklını içine sürüklediği sürekli çatışma halinden kurtarabilmek ve umutsuzca ihtiyaç duyduğu sonsuz onayı elde etmek için tek yolu, aynı yalana inandırabileceği bir yol arkadaşı edinmektir çünkü her yalanın, inanacak bir başka insana ihtiyacı vardır.

Her iki cinsten insan için de bu yol arkadaşını bulmanın, daha doğrusu elde etmenin en kolay ve zevkli yolu da sevgiyi kullanmaktır. Sahip olduğunuz bazı özelliklerden ötürü sizi kendilerine yol arkadaşı olmaya uygun görürler. Özellikle de ortalamanın üzerinde bir zekaya ve sağlam çalışan bir akla sahipseniz, bu tip insanlar için bulunmaz Hint Tavuğu kadar değerli bir av haline geliverirsiniz bir anda.

Daha en başta bilirler işlerinin zor olduğunu ama kendi aklını kandırabilen bir aklın küstah zafer sarhoşluğu içinde, sizi bir kez kandırabilirler ve kandırmaya da devam edebilirlerse elde edecekleri o daimi onayın ne kadar değerli olacağını, sıradan bir insan aklının sunamayacağı kadar kaliteli onaylamalarla yalanlarını kendilerine ne kadar da hoş gösterebileceğinizi fark etmişlerdir. Hatta çoktan bunun hayallerini kurmaya başlamışlardır bile. Siz onların gözlerindeki o garip parıltı ve ilk başlarda hissettikleri o neşeli, sevecen, güzel halin sevgiden kaynaklandığını zannederken, aslında onlar elde ettiklerini düşündükleri ganimetin büyüklüğü karşısında kendilerinden geçmiş korsanlar kadar mutlu ve güzeldirler sadece. Birkaç ufak altın sikkenin hesabında olmamalarının gerçek sebebi de sadece budur.

Sonra tanımaya başlarsınız o insanı. Onun aklının içindeki karmaşanın yarattığı dengesizliklerle tanışırsınız. Üzerinde düşünülmemiş, özümsenmemiş, benimsenmemiş bölük pörçük fikir parçacıklarının bir araya gelmesiyle yaratılmış tutarsızlıklar fırtınasının içinde kalır, hiç durmadan kendisiyle çatışan bir varlığın, başka insanlardan kaldığını zannettiği ama bir sürü parçaya bölünmüş, birbirine düşman parçalarının her gün, her an gerçekleştirdiği muharebelerin sonucunda oluşan içsel bir hasarı ve kapanmayan yaraları olduğunu anlarsınız.

Apaçık ama kalleşçe bir oyunla karşı karşıya kaldığınızı gördüğünüz anda artık önünüzde iki seçenek vardır. Ya sizden istenen o onayı hiç durmadan vermeli ve böylece o kişide ( üstelik de artık sevdiğiniz kişidir o) daha onarılmaz bir zarara sebep olmalı ya da o kendisine böylesine umutsuz bir durumu uygun gördüğünü ve aslında yapabileceğiniz çok fazla şey olmadığını bilseniz de en azından ona içinde olduğu bu durumu gözlemleme şansı yaratabileceğinizi, sevginiz ve desteğinize sarılırsa kendisini kandırmasına gerek kalmadan da mutlu olabileceğini gösterebileceğinizi umut etmelisiniz.

Sevdiğiniz bir insana, bu onu mutlu edecek bile olsa bilerek kötülük yapmayı seçecek insanlardan olmadığınızı farz edersek –ki lütfen böyle olsun- İlişkinizin sonuna geldiğini fark etmemiş zavallı bir budalasınızdır artık sadece. Çünkü bir kez bu noktaya ulaşmış bir ilişkide, geriye kalan tem seçenekler aynı yere çıkar seçimler ne kadar akıllıca yapılsa ve adımlar ne kadar dikkatlice atılsa bile…

Yemi yutmuş, tuzağa balıklama dalmış bir alık, iyi niyetin ne kadar büyük bir yıkıma sebep olacağını bilmeyen bir geri zekalı olarak asla kazanamayacağınız bir savaşa, hem de silahlarını, savaş alanını ve saatini o sevdiğiniz insanın elinden gelen en mantıksız sebeplerle seçeceği bir savaşa kalkışmış durumdasınızdır o andan itibaren.
Mantıksızlığın, öfkenin, can yakmanın ve kan dökmenin (sadece sizin kanınızsa) son derece sıradan karşılanacağı böyle bir savaş alanında ejderhalar karşısındaki bir bebek kadar tamamen savunmasız ve çaresizsinizdir.

Çok geçmeden anlarsınız ki çirkinleşmeniz, onlar gibi olmanız, hileye, kandırmacalara, can yakmaya ve saldırmaya ihtiyacınız vardır. Biraz denersiniz bir süreliğine. Bunu asla onlar kadar iyi yapamayacağınızı ve bu yolu seçmenin bir yerde sizin kendi bütünlüğünüzü de tehlikeye attığını fark edene kadar belki. Sonra vaz geçersiniz.

Artık önünüzde yeni bir yol ve yine iki seçenek vardır. Ya o kişiye arkanızı dönecek ve ne kadar acı da olsa sevginizle karşılıksız olarak baş başa kalacak, ya da her şeye rağmen sevdiğiniz o insan için her şeye katlanmayı ve yanında kalmaya devam etmeyi seçeceksinizdir.

Şimdi artık sona bir adım mesafede duran ve kaybetmiş, yenilmiş olmayı bir an önce kabullenmeye başlasa iyi olacak sıradan bir dangalaksınızdır. Çünkü siz arkanızı döndüğünüz anda bitecek olan ilişki, (Zaten sizi hiçbir şekilde sevmedikleri, bir insanı sevme yetisine sahip olmadıklarından, kalmanız için ısrar da etmeyecekler ve bunu bir marifet olarak göreceklerdir) kalmaya ve kendinizden fedakarlık yapmaya kalksanız bile aynı kökten gelişen iki farklı sebepten dolayı artık yürümeyecektir.

Birincisi; siz bir kere o kişinin bir onay mercii olarak size duyduğu güveni artık kaybetmişsinizdir. Çünkü hem ona karşı çıkmış, hem de başlattığınız bu savaşı yenilgiyle tamamlamış bir sümsüksünüzdür artık onun gözünde.
İkincisi de; onun istediği kişi olmaya başladığınız an, bunun sonu gelmeyen bir girdap olduğunu ve sizden olmanızın istendiği şeyin sabit bir oluş hali olmadığını anlarsınız. Sizden yapmanız beklenen ve sizin de aklınız sıra başarıyla yerine getirdiğiniz bir davranış, bir sonraki gün sizin kabahatiniz olarak karşınıza çıkarılacak, bu süreç siz dengenizi tamamen yitirene ve artık ne yaptığınızı bile bilmez bir haldeyken kıçınıza vurulacak bir tekmeyle sonlanana kadar devam edecektir.

Gerçekten yenilmiş ve çok şey kaybetmişsinizdir. Ne yapacağınızı, nereye gideceğinizi, nerede nasıl nefes alacağınızı bile bilmez bir haldeyken, an azından kurtulduğunuzu düşünür ve sevinirsiniz ama son darbe henüz gelmemiştir ve neredeyse tüm insanlığa olan o bir parça inancınızı bile yitirmeye yetecek yüzsüzlükteki darbe sizin haberiniz olmadan kendi uygun zamanını beklemektedir sinsice.

Aradan bir süre geçer ya da geçmez. O kişinin keyfine kalmış bir zaman süresi sonra kapınız çalınır ve gerçekten duymuş olmaktansa, sadece ayak parmaklarınızı kullanarak okyanusun ortasında yüzme öğrenmeyi tercih edeceğiniz o sözleri duyarsınız. “ARKADAŞ KALALIM!!!”

Bu iki kelimelik felaketin arkasında yatan ama dile getirilmeyen sözlerde aynen şöyle denmektedir: “Ben bu kısacık sürede bile fark ettim ki ben aslında suçluydum ama suçumu kabul edip senden özür dileyecek kadar dürüst değilim. (Özünde iyi, ruhu temiz bir insandır çünkü sevdiğiniz kişi. Öyle olmasa zaten sevmezdiniz. Ama kafası o kadar karışmıştır ki düşünceler aklında bir türlü tutunup kalamaz) Eğer benimle arkadaş olarak kalırsan, kendimi iyi hissedeceğim ve sana verdiğim zarardan dolayı kendimi suçlamayacağım. Çünkü biliyorum ki sen aslında benim sana verdiğim zararı hak etmedin. Bunların hepsinin oluş sebebi, benim ne istediğimi aslında bilmiyor olmam ve seni de sevmediğim halde sevgiyi kullanarak senden almak istediklerimi alabileceğimi zannetmem.”

Sizin ağzınızdan şaşkınca dökülüverir bunun mümkün olmayacağı. Kendisine tüm sevginizi ve dahası her şeyinizi sunduğunuz ama bununla mutlu olmayı bilememiş bir insanın şimdi sizden çok daha azını dilenmesi midenizi kaldırır…

Yine de sevdiğiniz insandır o. Belki hala, belki de geçmişte kalmış bir sıcaklıktır tek hissettiğiniz ve bu sıcaklığın kelimelere dönüşmüş hali şudur: “Ben seni affettim. Sen de kendini affet ve rahat bırak beni.”
“Senden nefret ediyorum…”
İnanamazsınız ama duyduğunuz aynen budur. Çünkü bilmezsiniz bağışlamanın aslında ne kadar büyük kötülük olduğunu.

Suçlu cezasını çekmek isterken, bağışlamakla cezayı çekip alırsınız onun elinden. Ne yapacağını bilmediği suçuyla baş başa kalır…
Kendisini affedebilirse, kendisini bağışlayabilirse kurtulabilir sadece ruhunun parçalanmasından.
Oysa bu da hiç kolay bir şey değildir. Hatta bir insan için var olan en çetin sınavdır kendini bağışlayabilmesi.
Çünkü açık yüreklilikle yapılacak bir hesaplaşma gerektirir insanın içinde. Açık yürekli olabilmek içinse yalanlardan arınmış olmak gerekir. Yalanlardan arınmasını istediğiniz insan bunun mümkün olmadığını bildiği için nefret eder sizden ve bu da onun elinden gelen tek şeydir.
Gülümsersiniz.
Bir sigara yakarsınız.
Bilirsiniz ki, bunun için bile çoktan affetmişsinizdir onu…

Sahir Üzümcü

blogger-image--818686680 Arkadaş Kalalım

Babama Özlem

Uzaktaki teyzene gidemezsin ya
Bakarsın teyzen gelir sana
Sevdiğin oyuncağı alamazsın ya
Ne de üzülürsün
Bakarsın hediye gelir sana

Ya babam

Bu imkânsızmış
Bende anladım
İstemez miydim yanında olmak
Yüzüne bakmak
Elini öpmek
Çölde kalmış gibiyim
Korkuyorum
Yanında olmak istiyorum

Düşünüyorum
Yanımdasın
Düşümdesin
Anılarımda
Özlemlerimde

Anlıyorum
Hep yanımdaymışsın.

Betül Zarifoğlu

babama+%C3%B6zlem Babama Özlem

Rindlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah acılan
Ve arkasından güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sukunlu gece.
Gruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül.
Ya lale açmalıdır gögsümüzde yahut gül.

Yahya Kemal Beyatlı

rindlerin+aksami Rindlerin Akşamı

Ufuklar

Ruh ufuksuz yaşamaz.
Dağlar ufkunda mehabet,
Ova ufkunda huzur,
Deniz ufkunda teselli duyulur.
Yalnız onlarda bulur ruh ezeli lezzetini.
Bu ufuklar avutur ruhu saatlerce, fakat
Bir zaman sonra derinden duyulur yalnızlık.
Ruh arar kendine bir ruh ufku.
Manevi ufku pek engin ulu peygamberler
– Bahsin üstündedir onlar-lakin
Hayli me`ud idiler dünyada;
Yaşıyorlardı havarileri, ashabiyle;
Ne ufuklar! Ne güzel ruh imiş onlar! Yarab!

Annemin na`şını gördümdü;
Bakıyorken bana sabit ve donuk gözlerle,
Acıdan çıldıracaktım.
Aradan elli dokuz yıl geçti.
Ah o sabit bakış el`an yaradır kalbimde,
O yaşarken o semavi, o gülümser gözler
Ne kadar engin ufuklardı bana;
Teneşir tahtası üstünde o gün,
Bakmaz olmuşlardı artık bu bizim dünyaya.

Yaşıyan her fani
Yaşıyan ruh özler,
Her sıkıldıkça arar,
Dar hayatında ya dost ufku, ya canan ufku.

Yahya Kemal Beyatlı

Ufuklar Ufuklar

Çiçekler Üşümesin

Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzünden
Kuşların gülücüğü eksilmesin yüzünden
Kar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesin
Yapraklar üşüse de , çiçekler üşümesin

Nurullah Genç

cicekler+usumesin Çiçekler Üşümesin

Aerodinamik yasalarına göre

Aerodinamik yasalarına göre o tombul ve tüylü arının hiç uçmaması gerekiyordu.

Herhalde bunu ona hiç kimse söylemedi ki, uçuyor.
Aldous Huxley 

Aerodinamik+yasalar%C2%A6-na+g+%C3%82re+o+tombul+ve+t+-yl+-+ar%C2%A6-n Aerodinamik yasalarına göre