Kategori: Türk Şiiri

Yoldaki Yalnız Kadın

Bir sakıncadır, bir tehlikedir bu hâlâ erkeklerin olan bu dünyada yürümek yalnız başına. Her dönemeçte bekler seni pususu saçma rastlantıların. Sokaklar yaralar seni meraklı bakışlarla. Yoldaki yalnız kadın. Tek savunman senin savunmasız olman. Düşünmedin erkeği dayanılacak bir destek gibi, yaslanılacak bir ağaç gövdesi, sığınılacak bir duvar gibi düşünmedin erkeği. Düşünmedin erkeği bir köprü, bir tramplen …

Devamını oku

Saim Bey’in Gazeli (II)

Sevda, çıkmaz yolu izlemektir, Kavuşmaktan çok, özlemektir. Kapanmasın diye hasret yarası, Pir Sultan misali tuzlamaktır Gönüllü avutucuların şerrinden, Derdini herkesten gizlemektir (medet heeeey) Yapyalnız akşamlar bastırıyorken Kıvrılan yolları gözlemektir. Derdini kendine saklamaktır ey Saim! Sanma ki inlemek, sızlamaktır. Hüsrev Hatemi

Non Dolet

Keder bir fener gibi döner geceleri, Ve bezgin seher gelir ardından Her tanışmayı bir ayrılma say; Her doğum bir ölüm habercisi Kavuştuğumuzda ayrılmıştık bu kesindi, Her güne ayrılığın korkusu sindi Gerçeği bilmeyen yüreğimiz, Hep yeni tanışmalara gereksindi… Her kavuşmayı bir ayrılma say Karanlık umutsuzluktan geçene, Tek mum ışığı çırağan görünür, Oysa iyi bilinir ki dönüş …

Devamını oku

Kırgınlık Şiiri

Kırgınlık Sanki başka bir his Hiç ama hiç Yaşamamış gibiyim. Kırgınlık Beyoğlunda bir ara sokakta Yapıldığı yıllarda muhteşem Şimdi küf ve soğan kokan Bir bina gibi Kime ne sitem etsem veya yakınsam Bütünü sana gibi Bir yol tutturup kendiliğinden Hepsi sana yöneliyor Bedenim Toprak üstünde kaldıkça Benden ne selam ne sitem Ne de yakınma Bekleme, …

Devamını oku

Uzlet Köşesi

Yıllar birikir ardımızda, yürek, Yıpranır ve soluk daralır Güneşli geniş bulvarlardan, Isıtan dost tebessümlerden Uzlet köşemize ne kalır? Hele elden gidince teselliler Teslim oluruz teessüflere… Mazinin seyrüsefer memurları, Sühulet gösterirdi seyyahlara Keder ki bir siyâhi seyyahtı, onu sen, Onu sen hoş tutmadın ey yüreğim! Güller dökülür bülbül ölür, sevgi gider Çimen çocukları yeşerir sonra, Onlar …

Devamını oku

Yıkıntı Ve Çöküntüyü Yaşamak

Başta,sevinç getirir kısa süre Ortada ve sonda yıkıntıyı yaşamanın Adı, Aşk’tır Hatta geriye sarıp da kaseti, Bir ömür dolduran coşku ve haseti Ve yaman bir çöküntüyü yaşamanın Adı, Aşktır Hüsrev Hatemi

Zaman O’na yıl yazmamış…

Zaman O’na yıl yazmamış,silmilş Ne zerafet, ne eda eksilmiş Demek, Zaman sandığım kadar zalimVe güzelden anlamaz değilmiş Hüsrev Hatemi

Olvido

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.Gün saltanatıyle gitti mi bir defaYalnızlığımızla doldurup her yeriBir renk çığlığı içinde bahçemizden, Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdanLavanta çiçeği kokan kederleri;Hoyrattır bu akşamüstüler daima. Dalga dalga hücum edip pişmanlıklarUnutuşun o tunç kapısını zorlarVe ruh, atılan oklarla delik deşik;İşte, doğduğun eski evdesin birden, Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşikVe cümle yitikler,mağluplar,mahzunlar… …

Devamını oku

Yaş

Yazmam daha aşk şiiri, Diyenlerin kervanında kışladım Çöle yağaerken donmuş levhalarda kar sureti İmkânsızın bereketi Gözümü alırken her yanımda ışıyan gençliğim Kimin yaşındaydım bilmedim. Geceleri heceleyerek söktüm Aldım yedeğimdeki kelimeleri Işığa tuttum içimi loş tutan nesneyi Yunus’un yaşına geldiğimde Dünyayı aşk, imkânsızı erkek bildim. Kelimelerle dokundum dünyanın hallerine Dokunulmazlığım kalktı Kendi şiirimde kendi Divan’ımdan Sürüldüm …

Devamını oku

Yalnızlık

Ben ne zaman yalnız kaldım, bilmiyorum Ne tuhaf, vaktim olmazdı yalnızlığı bunca bilirken kendimi hiç yalnız sanmazdım çevremde hep birileri vardı, ben hep birilerinin yanındaydım günler belirsiz bir gelecek için neredeyse kendiliğinden hazırlanırdı aramızda habersiz gidip gelen gündelik armağanlarla kendi kendini taşıyan bir ırmağın akıntısında hayat bizi kendi sahillerimize ulaştırırdı bazı evlerden taşınırdık, bazı insanlar …

Devamını oku