Kötü bir bahçıvanNasıl titrer de diktiği çiçeklerin üstüneÖbürlerini unutursaBen de yer beğendireyim derkenŞiir denen şu huysuz çiçeğeGözüm görmez olmuş gayrı dünya bahçemi.O telaşla ezdiklerim…(Kimilerini bilerek tabi)Ya şunlar… kurumuş hepsi…(Sonra sulayacaktım!)Ayrık otları sarmış tekmil gözlerimSade ardımdakileri değilÖnümdeki gülleri de yakmışım! Erdal Alova
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
İyileşme
Sağanak yağmurlar gibi ağlamak istiyorumAğlamadığım bütün ağlayışlarıKokuları ağlamak istiyorumTuzu, ölümü, karanlığıBir çocuk gibi değilAnalar gibi değilKendini yiyen bir kayaYaralı bir çam gibiGövdemi ağlamak istiyorum Erdal Alova
Şub 23
Ben bir mekan-ı nȃsda mihmȃn idüm sana
Ol gün kanı ki gün gibi sûzân idüm sanaOlsan revâne sâve-i bî-cân idüm sana Esrȃr-i kȃinȃta ezel cür’a-dȃn ikenBen hȃnkȃh-i ʻışkda hayrȃn idüm sana Ne gülde reng ü bû var idi ne sabȃda ferBen gülşenünde bülbül-i nȃlȃn idüm sana Sen naz iderdün ehl-i niyȃza Medîne-vȃrBen Ka’be gibi çak-girîban idüm sana Şahum Hayȃliysem ki cihȃn lȃ-mekan …
Şub 23
Bu Vatan Kimin?
Bu vatan, toprağın kara bağrındaSıradağlar gibi duranlarındır;Bir tarih boyunca, onun uğrundaKendini tarihe verenlerindir… Tutuşup: kül olan ocaklarından,Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,Hudutlarda gaza bayraklarından,Alnına ışıklar vuranlarındır… Ardına bakmadan yollara düşen,Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,Huduttan hududa yol bulup koşan,Cepheden cepheyi soranlarındır… İleri atılıp sellercesine,Göğsünden vurulup tam ercesine,Bir gül bahçesine girercesine,Şu kara toprağa girenlerindir… Tarihin dilinden düşmez bu destan:Nehirler …
Şub 23
Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittik
Anı hoş tut garîbindir efendim işte biz gittikGönül derler ser-i kûyunda bir divânemiz kaldı Hayâlî Gidenlerden bir şairimiz de 16. yüzyıl şairlerinden Hayali’dir. Hayali sevdiğinden ayrılırken insanın içine işleyen bir beyitle vedalaşır: “Anı hoş tut garibindir Efendim, işte biz gittik / Gönül derler ser-i kûyunda bir dîvânemiz kaldı.” (İşte biz gidiyoruz adına gönül denen delimiz, …
Şub 23
Arınış
Şehir sahrasında süreğen sıcakKanatır sabrımı keskin bir bıçak Ne bilir melâli, süfli-uygarlıkBu bir gönül işi, ince duyarlık Arşı saran çığlık, sûr’u andırırBir damla, deryayı dalgalandırır Kurşunlanmış gibi sancılanır cânBu bir iç kırılış, bu bir iç buhran Herşey, su üstüne yazılan yazıHüzün ruhumuzun gizli niyazı Âteş ırmağıdır nefsin yunağıBoşalır ansızın his sağanağı Yakar düşünceni âfet bir …
Şub 23
Sûfîler Sûfîsi
Kelâm tarif edemez bu mücerret âyiniYeşil kubbe altında sonsuzluk şehrâyini Ruhumun semâsında ney şöleni bir dönüşUyanıyor içimde Selçuklu’dan kalma düş Revaklar, soylu vavlar, çağa resmeder biziTöremize icazet verir Şems-i Tebrizî Bir buhurdan içinde tütsülenen bileşikMerhamet dilediğim, sığındığım son-eşik Âşkın kutlu âteşi düştü cân ummanımaEy sûfîler sûfîsi, al beni de yanına Kaynar kaynar azalır, yoklaşır, uçar …
Şub 23
Aykırı Çiçek
Bu şehrin sokaklarındaTaşlarında eskidi gençliğimKaldırımlar arasındaAykırı açan çiçektim Geçtim bazen hüzzam makamındanGeçtim dokuz sekiz ağır romanŞimdi sade kahve kıvamındaHerşey eksik herşey tamam Kim bilebilir kimin haliniDil söylemez yüreğin harbiniİç hisseder hakikat sırrınıAğırdan al yargını yar aman Sesimi suya bıraktımNefesimi semayaİçine herşeyi kattımŞarkılar benzer duaya Geçtim bazen hüzzam makamındanGeçtim dokuz sekiz ağır romanŞimdi sade kahve kıvamındaHerşey …
Şub 23
Taş Gemi
Ibiraz yukardantaş etot mu yoksataşetotalır şaşmadangündüzden geceye geceden gündüzeve bütün geleceklereçağırır şimdiden ve el koyarne varsane dökülse küreden güneşi çıkarırken toprakbir de süsler koşturur insanoğlununbir günlük atınısıcak el üfler güneşi karnında köpükleriylebir göl huzurundan tutşupbaşlar yanmayave seslenir yüce dağserintoplar kartalı yılanıyla atlasın omuzlarından gencecik kayalareğildiler bir mermerin önüne koşunuz ak saçlı bulutlardenize yakınbir çakılın kızgın …