Ârif ol ehl-i dil ol rind-i kalender-meşreb olNe Müselmân-ı kavî ne mülhid-i bî-mezheb ol Akla mağrûr olma Eflâtûn-i vakt olsan eğerBir edîb-i kâmili gördükde tıfl-ı mekteb ol Âf-tâb-ı âlem-ârâ gibi sür hâke yüzünKevkebe basdır cihânı hem yine bî-kevkeb ol Lâ-mekân ol hem mahallinde yerin bekle yineGâh mihr-i âlem-ârâ gâh Mâh-ı Nahşeb ol Âşık ol amma …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Gazel
Yazanlar peykerim destimde bir peymâne yazmışlarGörüp mest-i mey-i aşk olduğum mestâne yazmışlar Bana teklîf-i zühd etmezdi idrâk olsa zâhiddeYazıklar kim anı âkil beni dîvâne yazmışlar Değildir gözlerinde sâye-i müjgânı uşşâkınHatın resmin beyâz-ı dîde-i giryâne yazmışlar Benim âşık ki rüsvâlıkla tutdu şöhretim şehriYazanlar kıssa-i Mecnûnu hep yâbâne yazmışlar Nice zâhirdir ey Nef’î sözünden dildeki sûzunYazınca nüsha-i …
Şub 23
Ağrıyınca Kar Yağıyor
Ağrıyınca kar yağıyor bu seziş saatindeparmaklıklar sessiz ve ıslakken tüm solgunluklaruzaktı oyunların sonuna zamanyaratılmışı kullanan saklı gözlerinden biriyleyol aralarına gizlenmişi düşürüyor yavaştan. Bu nehir sürükleyişiyleve o ince ıslaklıkla yaşamarengarenk karartılardanve bir sonbahar ölüsünden tırmana tırmanayüzleri yüzlere gizleyip bir bakıvermekti uzaktansoluk soluğa kapanan gölgelerinaralanmadan yığılan yankısında içten içe –bir denizse kırılıverdi gözlerimde. Geldiğim yer yürürdüve artık …
Şub 23
Kesmedim ümmîd vaslından, kesildi her emel / Havf-ı firkatte kalıp nâdâna minnet etmedim
Nâre yanıp aşk-ı pâkinden ferâgat etmedimMahvolup cânân yolunda cânâ rağbet etmedim Kesmedim ümmîd vaslından, kesildi her emelHavf-ı firkatte kalıp nâdâna minnet etmedim Çektim el benden, bana benlik veren bildimki Sen,Benliğimde kaldığımca zerre rahat etmedim Bir zaman sen, ben, gönül, sevdâ, elem, derd var idiHiçbirinden bir zaman kalben şikâyet etmedim Zu’m-i zâhiddir mükâfat ü mücâzat-i ibâdBilmedim …
Şub 23
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur
Aşkın kime yâr olur dâim işi zâr olur,Dinmez gözünün yaşı yanar içi nâr olur. Sevdâ‐yı zülfün kimin takılsa gerdanına,Mansûr gibi âkibet yolunda ber‐dâr olur. Leylâ‐yı aşkın senin her kimi mecnun eder,Firkât oduna yanup her gice bîmâr olur. Varlık cibâlin kesüp dost iline yol eder,Ferhatleyin gözünün yaşları pınâr olur. Şol İbrahim Edhem’i derviş eden aşkındır,Derdine düşen …
Şub 23
Yeter çalındın ey hâce fenâ mülkün metâına,
Nazar kıldıkça insâna gönül hayrâna dolanur,Acebdir kimi Hakk ister, kimi butlana dolanur. Gel ey dertsiz kişi dervişliğe duruş sâ’y eyle gel bundaBu hâl ile olursan bil işin hüsrâna dolanur. Nedendir kani olmuşsan murad‐ı nefse dalmışsın,İçine hırsı almışsan işin şeytâna dolanur. Yeter çalındın ey hâce fenâ mülkün metâına,Çok uzatma ki Azrâil gelür bu cânâ dolanur. Gönül …
Şub 23
III. Yanık Gül
Kötü bir bahçıvanNasıl titrer de diktiği çiçeklerin üstüneÖbürlerini unutursaBen de yer beğendireyim derkenŞiir denen şu huysuz çiçeğeGözüm görmez olmuş gayrı dünya bahçemi.O telaşla ezdiklerim…(Kimilerini bilerek tabi)Ya şunlar… kurumuş hepsi…(Sonra sulayacaktım!)Ayrık otları sarmış tekmil gözlerimSade ardımdakileri değilÖnümdeki gülleri de yakmışım! Erdal Alova
Şub 23
İyileşme
Sağanak yağmurlar gibi ağlamak istiyorumAğlamadığım bütün ağlayışlarıKokuları ağlamak istiyorumTuzu, ölümü, karanlığıBir çocuk gibi değilAnalar gibi değilKendini yiyen bir kayaYaralı bir çam gibiGövdemi ağlamak istiyorum Erdal Alova
Şub 23
Ben bir mekan-ı nȃsda mihmȃn idüm sana
Ol gün kanı ki gün gibi sûzân idüm sanaOlsan revâne sâve-i bî-cân idüm sana Esrȃr-i kȃinȃta ezel cür’a-dȃn ikenBen hȃnkȃh-i ʻışkda hayrȃn idüm sana Ne gülde reng ü bû var idi ne sabȃda ferBen gülşenünde bülbül-i nȃlȃn idüm sana Sen naz iderdün ehl-i niyȃza Medîne-vȃrBen Ka’be gibi çak-girîban idüm sana Şahum Hayȃliysem ki cihȃn lȃ-mekan …
Şub 23
Bu Vatan Kimin?
Bu vatan, toprağın kara bağrındaSıradağlar gibi duranlarındır;Bir tarih boyunca, onun uğrundaKendini tarihe verenlerindir… Tutuşup: kül olan ocaklarından,Şahlanıp: köpüren ırmaklarından,Hudutlarda gaza bayraklarından,Alnına ışıklar vuranlarındır… Ardına bakmadan yollara düşen,Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,Huduttan hududa yol bulup koşan,Cepheden cepheyi soranlarındır… İleri atılıp sellercesine,Göğsünden vurulup tam ercesine,Bir gül bahçesine girercesine,Şu kara toprağa girenlerindir… Tarihin dilinden düşmez bu destan:Nehirler …