Bir altın damarı parlıyordu ilerleyen mağaranın ağzına doğru, göz kalınlığında. Orada kalabalıktılar. Birbirlerini yaşamaya alıştırıyorlardı. Seslerini duymuyordum.Başımı çevirdiğimde ana-damarı gördüm: Tam saçlarımın hizasından toprağa doğru iniyordu. Kara saçlarımdan toprağa kadar altın bir rüzgârdı bu.Sal kımıldadı.Sıkıntılı bir ses duydum.Hepsi birden dönüp bana doğru baktı. Canlı bir şey olduğunuGörmek üzereydilerÇerçevenin içinde. Mehmet Taner
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Duruş
Ki bazı sözlerin anlamıO sözlerin söylenişindedir Yılların sayısına girmediyse SenihaNereden zaman almıştır Ki bazı durumlara söz yokturHem neden olsunHer durumun dili daha başka durumlardır Ben bu derinliği bu kadarNerden bulayımKi herkes nerden bulsunBulmanın dili aramaktır. Edip Cansever
Şub 23
Her Harf Bir Melek
“Şiir bir yolculuktur”Demiştim bir gün anneme.“Hayatın düşselliğiVe derin gerçeği aşkın,Eğer beni çağırırsa,Kaçınılmaz bir yolculuk olur hem de.”Annem gülümsemiş, “Önce doğanın dilini öğren,Bir harita gibiGöstersin sana gizli yollarıYazıya giden”Diyerek, Yaşlı incir ağacınınAlçak bir dalınıKendine doğru eğmişti.Ağır bir ayrılık düşüncesi,Artık gölge gibiVurmaktaydı yüzüne.Elinizdeki kavak inciriyleŞaşkın ve kararsızKalakalmıştı,Hüznü bir güz ikindisinde…Bense,Annesinin elini bırakıp kaçanKüçük bir çocuğun merakıyla,Nereye varacağımı bilmeden,Olanca gücümleUzaklaşmak …
Şub 23
Konuşmalar
Söz,şiire dönüşürken,bir çocuk kâkülü gibikısacık mı kesilmelidir ille de?Hayır!Şiir annem gibiuzun uzun seslenmelidiruykusunda,olmayan sevgiliye. Durgun,derin soluklu,içine kapanık olmalı,belki de bütün günuzanmalıdır koltuğunda.Bir sanduka kadar heybetlive düşünceler kadar ağırçantası da,durmalı ayakucunda.Ama,kendini ölümsüz sananve her sabahbir umut çiçeği açanyüreciği,hiç durmadan kıpırdamalıdıryün yeleğinin altında. Perde inmiş gözlerindeoynaşan bin bir hayalve beyaz dudaklarından dökülenkırık dökük anılar,kimselerin okuyamadığıeski yazı bir …
Şub 23
Her Şey Bildiğin Gibi
Bildiğin şeyler oluyor hepbildiğin, ama sana faydası olmayan şeylerokuduğum kitaplardan geriye kalanhep sen oluyorsunyazdığım yazıların “ana” fikri senşiirler seni söylüyorşarkılar seni… Sıcak bir ekmeğin buharında hep sen oluyorsunsen oluyorsun içtiğim soğuk çaylardaönünden yürüdüğüm vitrinlerdeki manken kızlar sensen, sen, senher yer, herkes senşimdi ne çok sen var bir bilsen… Önce işgal, sonra târümâr edilmiş ülkeler gibiyim, …
Şub 23
Olsun da Gör
O gün gelsin neşemiz tazelensin de görDünyayı hele sen bir barış olsun da görSeyreyle gülü bülbülüÇifter çifter aylar gökyüzündeHer gece ayın on dördü Kuşlar geçecek damların üstünden Kuşlar konacak dallaraKanat seslerini duyup uyanırlarsaGene kuşlarla uyusun çocuklarOlanı biteni anlatma. Hiç görmediğim şey buKurdun gözü yılmış sürüdenElmanın yarısı soğuk yarısı sıcakAğulu bitkilere dolanmış salkımGüneşten yağmur boşanacak Yetsin …
Şub 23
İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir
İlim ilim bilmektirİlim kendin bilmektirSen kendini bilmezsinYa nice okumaktır Okumaktan mani neKişi Hakk’ı bilmektirÇün okudun bilmezsinHa bir kuru emektir Okudum bildim demeÇok taat kıldım demeEri Hak bilmez isenAbes yere gelmektir Dört kitabın manisiBellidir bir elifteSen elif dersin hocaManisi ne demektir Yunus Emre der hocaGerekse var bin haccaHepisinden iyiceBir gönüle girmektir Yunus Emre
Şub 23
İçerde
Haberin var mı taş duvar?Demir kapı, kör pencere,Yastığım, ranzam, zincirim,Uğruna ölümlere gidip geldiğim,Zulamdaki mahzun resim,Haberin var mi?Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş,Karanfil kokuyor cıgaramDağlarına bahar gelmiş memleketimin… Ahmed Arif
