ilkin onun çocuk gözlerine baktım yıldızlı bir gök dağlara doğru iniyor tembel tembel soluyan deniz sakin karanlıkta beraber yürüdük akşam vakti titrek bir mum ışığı kadar mahzun yarısı kapalı bir pencereden geliyor bir türkü kenara çekilip biraz durduk eskiden o türküden daha mahzunduk nasıl çatlarsa dal uçları arzuyla öyle istekle geçiyor bulutlar kurumuş ağaç kabukları …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Dilek
Mesut olmuş görmek isterdim hepiniziBu bahar gününde, dertliyi, ümitsiziTerfi etmiş memur, sınıf geçmiş öğrenciKadını, erkeği, yaşlısı, genci,Bir bayram sevinciyle, kol kola sokaklardaSevgililer, baş başa, muratlarına ermişÇocuklar el ele, bir halka oluvermişGörmek isterdim camlardan, odalarda oturmuşRadyoyu açmış, küçük sofra kurmuşYol, meydan, dere, tepe, dağ, bayır, kırVapurlar limanlarda yola çıkmaya hazırGazinolar, plajlar, sinemalar açıkHer dilden bir şarkı, …
Şub 23
Bu Şiir 30 Mısralık Bir Sevda Şiiridir
Çok sıcak bir gündeMisafirliğe gittik.Uykudan kalktı, yanımıza geldi:Sıcaktı her yeri.Açık pencereden rüzgâr geliyorduAğır bir öğle faslı çalıyordu radyoda.Çok konuşmadık, yalnız bakıştık.Geçen yazdan daha sevimliydi. Taramıştı saçlarını,Kahverengi elbisesi vardı.Şöyle bir bakışta vücuduna,Altüst ediverdi dünyamı. Biraz da bahçede oturduk,Çocuklar geldi hep beraber.Dalıyordu arada bir,Konuşmuyordu,Halbuki geçmiş günleri hiç açmadık. İnsan yaşlandıkça anlıyorHayatının en güzel günleriniKadınlar öyle kolay anlaşılmıyor.Farkına …
Şub 23
Güney Hastalığı
Ben dostum vaktiyle bir güney şehrine gittim,Yanımda – sevince öyledir! – dünyanın en güzel kızı vardı,Ama neyleyim ki içimde yine o garip sızı vardı,Sonunda, o güzel günlerimi berbat ettim. Eylüldü dostum, aylar içinden Eylüldü,Ateşi düşmüştü artık hummalı kalbimin,İyileşmiştim dostum, sonra o akşam üstlerininHer saati bir altın yaprak olup döküldü. Uzanmıştım boylu boyunca güney düşüncesine,Bilirsin aşk …
Şub 23
Sevgilimsin
Sevgilimsin, kim olduğunu düşünmeye vaktin yok, yapacak işleri düşünmektenKalabalığın içinde kalabalıktan biriGecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibiSevgilimsin, ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizliDün geceki tamamlanmamış sevişmeden Sevgilimsin, boğuk aşkım, kanayan gençliğimUçuruyorum seni çocukluğuna doğruKanatların yoruluyor, ter içinde kalıyorsunGece yanı başımda bağırarak uyanıyorsunHer sabah el sallıyorum metalle karışmana Sevgilimsin, arasına bir kâğıt koyup …
Şub 23
Her Akşam ki Yolumda
Her akşam ki yoluma koyulmuş gidiyorum.Her akşamdan vücudum bu akşam daha yorgun.Öyle istiyorum ki bu akşam biraz sükûn,Bir cami eşiğine yatıversem diyorum -Rabbim, şuracıkta sen bari gözlerimi yum!Sen, bana en son kalan, ben senin en son kulun;Bu akşam, artık seni anmayan İstanbulunBomboş bir camiinde uyumak istiyorum. Sonsuz sessizliğini dinlemek istiyorum.Bilirim ki taşlığın bir döşek kadar …
Şub 23
İnsan Kendisinin Rüyasıdır
İnsan kendisinin rüyasıdırGeçerken bir uçtan bir uca ömrünüYaşanılanlar anıya dönüştü müGeriye bir rüyadan izler kalır Kimdi o çocuk ben dediğimO delikanlı ben miydim gerçektenŞimdi bir tren penceresindenBaşka yaşamlara bakar gibiyim Zamanı eksilten saniyelerdenSevinçlerden, üzüntülerdenHangisi düş, hangisi gerçek Sonunda sanki her şey eşitlendiGeriye şiirler kalacak belkiRüyanın gerçekliğine tanıklık edecek Ataol Behramoğlu
Şub 23
Kışa Giderken
İndirin perdeleri, indirin perdeleri…Sonbahar ağaçlarda ağlarken yaprak yaprak.Hışıldayan bu altın yağmuruna dalarak,Dinleyin içerimde serinleyen kederi. Çekin, önüme çekin şu yerdeki minderi,Sükûn, beyaz bir gömlek gibi ürpersin bırak.Çın çın çınlarken uzak, çok uzak bir çıngırak,Ah, indirin camlara bembeyaz perdeleri. Sonbahar, ölen günle basamakta duruyor,Saniyeler kafese bir el gibi vuruyor,İsterse hemen yarın evim örtülsün karla. Ferah veren …
Şub 23
Tâ ezel “kâlû belâ”dan eyledim ikrâr-ı aşk
Tâ ezel “kâlû belâ”dan eyledim ikrâr-ı aşkÖldürürlerse beni ben etmezem inkâr-ı aşkZâ’il olmaz haşre dek kalbimde bu efkâr-ı aşkHer nefes verdikçe zikrim dâ’imâ ezkâr-ı aşk Arifem fark etmezem hiç Kabe’yi puthanedenAşık u rindem cihanda çıkmazam meyhanedenBâde-i câm-ı “elest”i nûş edip cânânedenMest-i lâ-ya’kil olup oldum edeb hammâr-ı aşk G. Askerî