“Elbette Nedimaya gelirken susar ebcetBir lâle yeter başkaca tarihe ne hâcet.” Büyük Ahmet Nedim’in kârı öğretmek imiş her anŞiir hem bilgi dünyasında üstün usta bir insan Bir akşam ansızın bir çağrı ermiş “Gel” deyu haktanNe can kalmış ne canan ne yoldaş ancak tertemiz imân Anarlar haşredek elbet şiirden zevk alan ahbâbÖlüm tarihi olmuş Nedim’i şah’ı …
Kategori: Türk Şiiri
Şub 23
Besbelli
Besbelli ölümüm sabahleyindir, İlk ışık korkuyla girerken camdan. Uzan başucumda, perdeyi indir, Mum olduğu gibi kalsın akşamdan. Sonra koş terlikle haber vermeye, “Kiracım bu sabah can verdi” diye, Üç beş kişi duysun ve belediye Beni kaldırmaya gelsin odamdan. Evden çıkar çıkmaz omuzdan tabut, Sen de eller gibi adımı unut. Kapımı bir kaç gün için açık …
Şub 23
Ölüm Şarkısı
Ölmüşüm… Yanımda hiç kimseler yok; Vücudum, soğumuş bir yataktadır, Ruhum, karanlıkta kaybolan çocuk Gibi başucunda ağlamaktadır. Artık her şeylerim uzaklaşıyor, Beni bırakıyor elbiselerim; Ayağım başıtndan ayrı yaşıyor, Alnımın terini duymuyor derim. Kulağım sesleri duyarmış gibi, Boşluğun içinde açılmış kalmış; Arkasında hâlâ göz varmış gibi Gördüğüm bir derin hayale dalmış. Elimle yüzüme dokunabilsem Besbelli yüzümü tanımaz …
Şub 23
Dilek
Bir küçük, bir küçücük evim olsa; İçinde bir küçük, bir küçücük halım olsa; Bütün bunlar benim öz malım olsa. Masam, mürekkebim, etajerim, Penceresinde benim perdelerim, Etajerinde kitaplarım olsa. Bir ufak, bir minicik evim olsa;İçinde bir kadın, beni parasız pulsuz seven bir kadın Bu kadın karım olsa! Nerde, hangi şehirde olursa olsun, Bir küçük, bir küçücük …
Şub 23
Ahret
Bu garip dünyada ben yadırgadım yerimi…Yıllardan sonra bir gün görüp çektiklerimi,Tanrım, bir meleğine emredecek: “Yetişir!” Gözlerimi o saat sessiz kapayacağım.Beni bekleyedursun artık ılık yatağım,Bütün yorgunluğumu alacak bir teneşir. Bir yükü atmış gibi sırtımda bir hafiflik,Oraya geçmek için aşacağım bir eşik.Bir lâhza tutacağım bana uzanan eli. Bir el gözlerimdeki perdeyi sıyıracak.Onları bulacağım!.. Ve annem şaşıracak:“Oğlum! Ne …
Şub 23
Yeni Kantolar’dan Mısralar
“Ama onlar bir türlü anlamıyorlarHüznün de bir ölçü olduğunu”…“Kapısı çarpıp duran bağ evinde”“Benden toprağa gitmekte olanı görüyorum” …Kayanın sümbülünü leylağını, çılgın aylarınıMevsimlerin bırakıp gitti. Yeni oldu öleli.…Kimdi dünyayı güzelleştirmek isteyenDurdurup parmaklarından akan zamanıGeleceğe başlangıç çizgisi çeken?…Annelerinse kırgınlıklardan hüzne döndüğünüHüzün varsa yerleşen bir şey olduğunu…Bizi yılların acılarıyla bırakıp gittilerHer gölgeye her ağaca ateş ettiler…Anılar kalır daracık sokaklardaGirsen …
Şub 23
Yarıda Kalan
Araya hiçbir şey girmemiş gibisürüp gider mi yenidenyarıda kalan söyleşibirbirine bağlanır mı sözcükleranımsar mısın ne dediğimihışmı geçince karagünlerin Kemal Özer
Şub 23
“Dün, En belâlısından musallattır bu güne”
bitirdiğin yerde/n.. Bitirdiğin yerde/nbaşlarım kanamaya..Kızıl bir ağızgelip, yutar şehri..Dili pastır,Dişi taş.. Emirgân,kan altında kalır o saat,canı çekilir erguvanların,Usul bir yaş yürür ,yaprağın damarında;yaprak çürür..damar çürür..an çürür… Oysadaha denizin dibine inmemiştir bilemartıya fırlattığımız simit,Bardakta yarım kalan çaydaha soğumamıştır..Terimizin nemikurumamıştır çarşafta,Duvarlar,daha unutmamıştır sesimizi..silinmemiştir kaçaklığımız,sokak kayıtlarından.. Ama böyle birden,pat diyebir kızıl ağız gelipyutuvermiştir şehri..N’aparsın!“N’aparsan yap şimdi” der,o kızıl …
Şub 23
İşte ben, Seni en çok o zaman..
En çok , baharda seviyorum seni.. Kiraz çiçekleri açtığında.. Dallar , körpe sürgünler verip, Çatlayasıya attığında tohumun nabzı, Güneş, kardan duvaklarını kaldırıp, öper dağların yüzünü.. Duvağın yaşı dağın yaşına karışır.. Karışır aklı yağmurların.. Gece güne, gün, geceye karışır.. Ben, sana karışışırım o an.. Sesin seçilmez olur sesimden Saçlarıma, ak düşer saçlarından .. Düşer uykumun orta …
Şub 23
Sünbülzâde Vehbi Efendi
Bezm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,Kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can. Lal-u şarap içürem ve ıslatıp geçirem,Parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan. Eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır ?Lale ile sümbülü kakulene nevcivan. Diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,Bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan. Salınarak giderken arkandan ben sokayım,Ard eteğin beline, olmasın çamur …