Şiirden bir gölge çıktı.Penceredeki çiçeğe su verdi. Memesini çıkarıp Çocuğunu emzirdi. Sonra da şiire döndü. Ardından beyaz bir kadın çıktı. Bodruma çöpleri atıverdi. Evi havalandırdı. Sonra da şiire sığındı. Enes KİŞEVİÇ
Kategori: Şiir
Şub 23
Eskisi Kadar Özlemiyorum Seni
Eskisi kadar özlemiyorum seni,Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.Biraz yorgunum..Biraz kırgın..Biraz da kirletti sensizlik beni !Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama“İyiyimler” yamaladım dilime.Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..Gel diye beklemiyorum artık,Hatta istemiyorum gelmeni..Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.Arasıra geliyorsun …
Şub 23
Dağlara Çıkmak
Varsa bir hakikat senle ben arasındaBen ordan geçiyorumHakikatle, yani yalnızca senin ve benim aramdaHer şekilde oturabiliyorsam karşında böyle hiç durmadanİşte böyle Dalgınlığı, dargınlığı hırka gibi üstümde taşıyorsamSen ve benim aramda olduğundandırBen bunca yıl bir başımaTaşıdıysam kendimi oralardan buralaraSenin ve benim aramızda bir aşk olduğundandır Bir aşk çocukluğumdan kalmaElimden ot yiyen kuzulardanDağlara çıktığım, dağlardan indiğim günlerden …
Şub 23
Ölüm Risalesi
Damla damla oluşuyor hayat Ölüm kımıl kımıl Duymak kolay Anlatmak değil Her an Farkındayım Az az öldüğümün Bilincindeyim doğan ayın Eriyen karın akan suyun Ve usul usul tükenen zamanın Tekrarlayıp duruyor saat Vakit te mahluktur Vakit te mahluktur İşliyor kalbim Eskiyor saçlarım Ve gözlerimin en ince hücreleri Okuyorum hayatı Toprağın üstünden çok Altındakilerle var …
Şub 23
Sana Ne Yaptılar
o sabah mı çıkmıştın bir gün önce mi bir bıçağın ağzında yürür gibiydin demirlerin soğukluğu soluk dudaklarında gözlerinde karanlığı dar hücrelerin seni görür görmez özgürlüğümden utandım söyle ne içersin çay mı kahve mi çok değişmişsin birden tanıyamadım saçların uzundu omuzlarına akardı gönlümüz şenlenirdi sarışınlığından onlar mı kestiler sen mi kısalttın gülerdin içimize aylar doğardı …
Şub 23
Keder Sana Yakışmıyor
Ne kadar değişmişsin ben görmiyeli,Ellerin güzelliğini kaybetmiş nasırdan,Hüzün rengi almış saçlarının her teliGözlerine gölgeler düşmüş kahırdan,Gözlerin ki, gördüğüm gözlerin en güzeliNe kadar değişmişsin ben görmiyeli Böyle mahsun kederli değildin eskidenFıkır fıkır gülerdi gözlerinin içiDudakların nemliydi sevgiden, arzudanYapraklarına çiğ düşmüş karanfiller gibiBaygın kokusuna anılarla beraber gidenBöyle mahsun kederli değildin eskiden Sevdiklerin vefasız mıydı bu kadarAğlamaktan mı …
Şub 23
bir kız
ağaç geldi girdi ellerime, özü yükseldi kollarıma doğru,büyüdü ağaç göğsümde –aşağı doğrukollar gibi büyüyor dallar benden dışarı ağaçsın sen, yosunsun sen,sen üzerinden rüzgârın geçtiği menekşelersin.sen – ne de büyük – bir çocuksun,ama bu dünya için çılgınlık bütün bunlar.. ezra pound
Şub 23
serin saat
travma,geçti karadaki.. şehirde cinayet işleyen bi âmâ gibiydi o sayfayı ben kopardım kökündeno kanadı ben kırdım ruhumda tıslayan safran sarısı yırtığıdip yosunlarıyla,iyotlakendi kefenini tuzlar gibi ben yamadım dost olamam,dost kalamam..gözlerin ihaneti dalga dalga yayılırkenve koşar adım nefret bir elmacıkkemiği yüzüme çarparken.. ağaçlara selam veririm,ormana gülümserimgökyüzüne sükut eder,dağlara içlenirimben ki,yalnız fener önlerindendeniz gülleri ve kestanelerinin kederinekeder …
Şub 23
münacaat
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımıölmedim genç olarak, ölmedim beni leylakbüklümlerinin içten ve dışardansarmaladığı günlerdebir zamandıheves ettim gölgemi enginde yatano berrak sayfada gezindirsem diyeölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydigenç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek içinhalbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazeretidemedim dilimin ucuna gelen her ne isevay ki gençtimölümle paslanmış …
Şub 23
efsaneler ve miroloyiler
içimde huzursuzdur yüreğim yayılır ellerime yayılır ayağa kalkan bacağıma zonklayan şakaklarıma ey benim tanrıçamaynı zamanda kızım olanannem benimöp benim kör gözlerimibir rüyayla öp onlarıhep yaptığın gibi elini yüreğimin üstüne koybir kanat çırpması gibiki sakinleşsin yüreksonra bırak da çarpsındehşetle senin için bırak çarpsın yürekdimdik ayakta, kalkık ellerlesenin için.. gunnar ekelöf / efsaneler ve miroloyiler’den


