Bir kırlangıç bir su birikintisi bir parça gök.Bir şiirden düşmüş olmalı bunlar. Böyle diyordu yoldan geçen biri. İlhan Berk
Kategori: Şiir
Şub 23
Allah Bes, Bâkî Beves
Ey zâir-i sâhib-nefes,Hubb-ı sivâdan meyli kesDünyâda kalmaz hiç kes,Allah bes, bâkî heves Her ten biter bir derd ile,Geh germ ile geh serd ileUğraşmağa bir ferd ile,Değmez bu dünyâ-yı ehas Ben de ferîd-i asr idim,Fass-ı nigîn-i sadr idimNakş-ı hümâyûn-ı satr idim,Gösterdi çarh rûy-ı abes Dil-haste oldum bir zemân,Tedrîc ile bitdi tüvânUçdu nihâyet murg-ı cân,Çünki harâb oldu …
Şub 23
Eski Nisan
Canımın yongası, sevdiğim,Bir kaç gün çaldık ilkbahardanGeçtik yıllardır özlediğimErguvan ışıklı kıyılardan Aşkı sessizlik tanımlarGençken tersini düşünürdümAkşamla dönerken geriye dalgalarYalnızlığı çırılçıplak gördüm Durduktu önünde Ege Denizi’ninGözleri mayıs bulanığı,Kuytuluğunda eski evlerinDolaştıktı Ayvalığı Eski nisan, her şey gibi,Kalbim de, rüzgar da eski,Çırpınıp duruyor havadaYitik anıların kelebeği Ataol Behramoğlu
Şub 23
Eski Çocuk
“Gökyüzü gibi bir şey bu çocuklukhiçbir yere gitmiyor”(1) dizesi yarısıdır çocukluğun,yarısı çocuk olan biri söyleyebilir bunu ancakgaliba az çok böyle bir şey şiir yazmakyarısı sözcüklerin uçurtmasını uçurmakyarısı uçurtmanın kuyruğuna yenilerini takmakyeni…de ne, yeni sözcükler mi yalnızcayeni sözcükler evet yeni misketler gibi pırılyeni bulutlar ki nereye giderlerse gitsinlerher yer onlarla gökyüzü olur hepyeni bir gök olurama …
Şub 23
Cennet Çağrışımı
Akşam güneşi vurunca bahçelereBir cennet çağrışımı yapıyor ağaçlardaErguvanlardaVe artık açılmaya başlayanBayıltıcı kokularıylaTemiz kalpleriAğlayış çizgisine çekenİğdelerdeVe bahçe çitlerine dolaşık yaşayanHanımellerinde Bulutlar bu saatlerde özeniyorErguvan ağacının çiçeklerineYamaçlara güpegündüz rüya gördürenİstanbul’da bir küçük hanım sultanMahmur uykulardan yeni uyanmışİmkânsız güzelliğiyle erguvanCennet çağrışımı yapıyor Seni bu renkte mi özlüyorum ben?Senin çitlerine mi tutundu kalbim? Bahçede haylaz bir merdivenTahtadanÇocuklara yaramazlık fısıldayanBoyu …
Şub 23
Eski Sahneler Eski Oyuncular
Ablalarıma, ağabeylerime ve küçük kardeşime… daracık uzunca bir hol,mutfak olarak kullandığımızbir ‘tandır evi’ ve tandır evine açılan,yoksullara vergi bir mizah zevkiyle‘kuyu’ dediğimiz,Yusuf ’un kuyusundan hallice,yeraltında, eski kilerden bozmaon metre karelik o tek odadatam on kişi yaşıyorduk: yedi kardeş, anne-babave ‘abla’ diye çağırdığımız,ermeni tehcirindemerhameti sonsuz Tanrı’nınkuyuların bu en rahme benzeyeninde‘sıtar’ ettiği, dulların en güzeliinananların hası,yetmişlik Fadime …
Şub 23
Çocuğun Ölümü
alev sarısı rüyalar içindeyimkoymayan ellerimi gecelerden yanapul pul dönüyor şekiller pul pulşekiller… uçan uçana alışmak ister toprağa sükanasallama beni sallama beşikyavru kuşlar tomurcuklar içinbuncağız mı sürer misafirlik esmer aydınlığında ağırbir akşamüstünün gözlerimmeyveler almış rengini dudağımınsöyleyin söyleyin gülebilir miyim uyutmaz beni ninniler şimdive gürültüler uyandırmazher şey sessizher şey dümdüz olsa ne gezersaçlarım hala asi, hala yaramaz …
Şub 23
Bahçe Görmüş Çocukların Şiiri
İlkin sakin kiraz bahçeleridir andığım eski günlerdenŞehrin çocuklara mahsus kaydıraklardan olduğuFi tarihinde kutsal sözleri kale almadıkları içinHarap bırakılmışlar tabiatüstü güçlerle Bir kere elime aldım mı çocukluğumuÜstüne kerametler yazılı derilerdeGeleceği bildiren derilerdeBaşlar yeni bir mantığın bağbozumu Paganini bakışıyla ölümü inkar edenAnneleri şaşırtan çocukları büyüleyenSevimli kahinlikleriyle fakirleri sevindirenVe siz ey çingene kadınları O yıllar savaş yıllarıydı geceleri …
Şub 23
Avşar Sokak
Kuşlar sokağımızı niçin terk ettiBunun cevabını hâlâ arıyorum9 numaradaki necati olabilir sebebiÜç güne kadar meydan çocuklara kalacakNecati ölüyor safran dişleri onunla beraber gidecekElleri bir yılan kadar soğuk bayan ÜnverHer gün kahvaltıyı bir kez olsun gülümsemeden hazırlayacakKösnül kedimiz bile kaçardır ondanBuraya kadar her şey oldukça bilindik Avşar sokak tuzaklarla dolu bir uçan bir kaçan kurtulurÇocuk bir …
Şub 23
Kızıma Mektup
Mevsimin adını değiştirmeye giderken bir leylekElimize doğdun senO leyleğin gölgesi geçerken üstümüzdenElimize doğdun misk ve amber yüklü bir şilepSanki karaya oturdu birden Şükür ki biz de gördük o günleriSevincin tenimizde yaptığı düğünleri Meğer iple çekmek de varmış yorgun akşamlarıSen yokken köşe bucak kaçtığımız o dev dalgaları Önce meleklere gülümser onlarla konuşurdun sadeceBoyardın eski bahçemizi başka …