EPİSODE Ya alkol olmasaydı. Bir uzun bardaklarımız vardı. Herkesbirbirinden artardıBulanık, bungun artardıKuru gök, kuru bir yağmur bırakırdı sesimizeÇok uzaklarda çok düşündüğümüz bir şey solar solar solardıMeyhaneler biraz olsun solardıİmgeler ve bütün çözüm yolları. BardaklarBardaklar, o uzun bardaklar, dişi alkoller yaniÇiftleşip bırakırlardı sesimiziSirkler ve bütün sirkler, atlıkarıncalar öyleÇılgınca dönerlerdi sesimizdeBiz bütün görme gücüyle görürdük sesimiziRenksizdiVe nasıl …
Kategori: Şiir
Şub 23
TRAGEDYALAR III
EPİSODE Çünkü bu kahverengi akşam saatlerindeHer şeyi en soğuk ölçülere vuruyoruzBir uzak han kavramına. HanlarınRahmindeki bir yolcuya, bir semendereVe soğuk bir çağdan geçiyoruz.ÇağlardanBaşımızda siyahtan bir hale. KORO Birdenbire yapayalnızsanız her yerdeVe bundan korkuyorsanızEn küçük şeylerden bile.Örneğin birine saati sorsanızKarşıdan karşıya geçseniz bir caddedeSesinizi alçaltıp dikkatle bakaraktan çevrenizeBiriyle bir şeyler konuşsanızVe her gün kitaplar, dergiler alsanız.Postacı …
Şub 23
TRAGEDYALAR II
KORO Ve umutlar sonsuzdur. Çünkü en büyük yaslarEn büyük ölümlerden sonra tutulur. EPİSODE Gelirler bir geminin yolcular listesindeki adlarıylaTozlu ve incir ağaclarından örülmüş kazaklarıylaÇağlara göre sıralanırsa çok yönlü ve haritasızYastutmaz bakışlarıylaBir yürek resminden yapılmış yürekleriyleBöylece, gündüzün en müthiş yerinde, gündüzünBaşkalarınca işitilmedik bir yerindeSanki bir yaz bahçesinde binlerce sarı ampulünOnları sonsuz ve tedirgin dünyaya akıtan biçimindeÖyle. …
Şub 23
TRAGEDYALAR 1
KORO Çünkü bir bir yıkılmakta açsanız radyolarıSokaklar, köpekler, tanrının bütün eşyaları. EPİSODE Biter elimizdeki şey, biter her şeyKalırız, kan gibiyiz, donarız bir tanrısaldaSeslerle ve kırık tırnaklarlaVe donar çılgınlığımız: gemilerde hiçbir kaptan yokYok, çünkü denizler kocaman, ölüler büyükBir soğuk ay soğuk ve tenhaDuyulur. Yalnızlık mevsim olur“Ki çiçekler kendilerini toplar orada”Ve zamanlar boğuşur, sırasız, biri bir ötekinden …
Şub 23
Yolcu
“Şimdi” ve “Burada”olmanın kederine karşı çıkmadım. Dünyada iki kapılı bir han gibi durmanın,buraya böyle gelmiş olmanın,geçene yol açmanın, ki içinden rüzgar geçirmeninne büyük güç istediğini anladım. Durmanın en büyük sabır… İçimde yeryüzü konuştukça anlıyorum ki,bölünmüş bir hatırayım bendünyaya dağılan. Ve şimdi biliyorum, neden,yaş akıyoratımın sol gözünden Birhan Keskin
Şub 23
Farkında mısın?
hikayenin başından sonuna doğru bakarsakben haklıyım hikayenin sonundan başına doğru bakarsaksen haklısın ama birilerihikayenin kalbinde duran insaflaikimizin de yüzüne bakarsaişte o anaynı evi soyarkenyanlışlıkla birbirlerini bıçaklamışiki hırsız kadar şaşkınız farkında mısın? Jan Ender Can
Şub 23
Onun mağlubuyum
Oyun tahtasında bu oyundan başkası yoktu.Oyna dedi; ilave yapmayı ne bilirim? Ben mevcut olan bir oyunu oynadım;Kendimi belaya attım. Bela içinde de onun tatlarını tadıyorum;Onun mağlubuyum, onun mağlubuyum, onun mağlubu. Mevlânâ Celâleddîn
Şub 23
Yaseminlerin Sabahı
Gökyüzü bulut bulut uyanıyorduTanrının büyük yalnızlığındanAğaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzındaAyın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdiYasemin kokularından bir ışık sokaklardaGittim denizin lacivert bahçesine oturdumÖlümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorumArzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyorduSes değil sessizlik değil zaman değil mekân değilAğzımda bir çocuktan kalma süt kokularıKirpik ırmakları dil pınarlari parmak yağmurlarıKayaların masalını dinliyordum kumlardanDağlar gecenin merhametinde çıkıyordu …
Şub 23
Işık Heceleri
Damla damla akıyorsun gözlerimden. * Şimdi yanında olsam, ağzım dinlesem, saçlarını giyin~ sem, güzelliğinin göllendiği yatağı sevsem, sevsem… Öyle bir hayal ecesisin ki, her yer sensin. Usul usul dökülen mimozalar, azalan limon çiçekleri, ayaklanan hanımeliler, deniz yaprakları, gülen güneşler, rayiha bahçeleri, bulutlu rüzgârlar… Tanrı da senin gibi var oluyor dünyada. * Günaydın sabah sevinci, uykulu …
Şub 23
Uyku
gece, karanlık camlara çöküyor usulca,korlu küller gibirüzgar, evin avlusunda durmaksızın yerle bir ediyor gölgelerinilüferin kıvrımları, duman gibi dalgalanıyor duvardaçamların arasında büyücü mehtapışıksız kandiliyle süzülüyor usulcasanki kör karanlıkta avare ruhunu arıyor bu karanlıktan ve suskunluktan yorgundedim ki ey uyku, başparmağın yeşil bahçelerin anahtarıgözlerin, dinginliğin balıklarının karanlık havuzuağlayan çocuğumun yarattığı yükü çekip alve beni unutmanın peri suretli …