Oyun tahtasında bu oyundan başkası yoktu.Oyna dedi; ilave yapmayı ne bilirim? Ben mevcut olan bir oyunu oynadım;Kendimi belaya attım. Bela içinde de onun tatlarını tadıyorum;Onun mağlubuyum, onun mağlubuyum, onun mağlubu. Mevlânâ Celâleddîn
Kategori: Şiir
Şub 23
Yaseminlerin Sabahı
Gökyüzü bulut bulut uyanıyorduTanrının büyük yalnızlığındanAğaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzındaAyın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdiYasemin kokularından bir ışık sokaklardaGittim denizin lacivert bahçesine oturdumÖlümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorumArzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyorduSes değil sessizlik değil zaman değil mekân değilAğzımda bir çocuktan kalma süt kokularıKirpik ırmakları dil pınarlari parmak yağmurlarıKayaların masalını dinliyordum kumlardanDağlar gecenin merhametinde çıkıyordu …
Şub 23
Işık Heceleri
Damla damla akıyorsun gözlerimden. * Şimdi yanında olsam, ağzım dinlesem, saçlarını giyin~ sem, güzelliğinin göllendiği yatağı sevsem, sevsem… Öyle bir hayal ecesisin ki, her yer sensin. Usul usul dökülen mimozalar, azalan limon çiçekleri, ayaklanan hanımeliler, deniz yaprakları, gülen güneşler, rayiha bahçeleri, bulutlu rüzgârlar… Tanrı da senin gibi var oluyor dünyada. * Günaydın sabah sevinci, uykulu …
Şub 23
Uyku
gece, karanlık camlara çöküyor usulca,korlu küller gibirüzgar, evin avlusunda durmaksızın yerle bir ediyor gölgelerinilüferin kıvrımları, duman gibi dalgalanıyor duvardaçamların arasında büyücü mehtapışıksız kandiliyle süzülüyor usulcasanki kör karanlıkta avare ruhunu arıyor bu karanlıktan ve suskunluktan yorgundedim ki ey uyku, başparmağın yeşil bahçelerin anahtarıgözlerin, dinginliğin balıklarının karanlık havuzuağlayan çocuğumun yarattığı yükü çekip alve beni unutmanın peri suretli …
Şub 23
Sonraları
benim de ölümüm gelip çatacak bir günışık dalgalarıyla parıldayan bir bahardauzak ve dumanlı bir kıştaya da feryat figandan arınmış benim de ölümüm gelip çatacak bir günbu acı,tatlı günlerin birindediğer günler gibi bomboş bir gündebugünün ve geçip giden günlerin gölgesinde gözlerim karanlık hollere döneceksoğuk mermerlere benzeyecek yanaklarımansızın bir uyku alıp götürecek beniacının çığlığından boşalacağım defterime usulca …
Şub 23
Veda
gidiyorum; yorgun, solgun, ağlamaklıviraneme doğrusizin şehrinizden Tanrı’ya götürüyorumperişan ve divane gönlümü alıp götürüyorum, o uzak noktayagünahın renklerinden arındırmayaaşkın lekesinden temizlemeyeyok olup gitmiş, yersiz bunca istekten arındırmaya alıp götürüyorum, senden uzak kalsın diyesenden, ey boş umudun cilvesialıp götürüyorum onu, diri diri gömeyim diyebundan sonra konuşmayı hatırlamasın diye inleyiş titriyor, gözyaşı oynuyorah, bırak, bırak kaçıp kurtulayımsenden, ey …
Şub 23
Geldi gam padişahı mahkeme-i hicrane / Yazdılar kayd-ı ebed hicrine eyyamım gel
Geçti sensiz güzelim hicr ile eyyamım, gel,Fark olunmaz gam ile sabahtan akşamım gel. Şamdan zülf-i hayalinle seher-bidarım,Şeb-i zulmetteyim ey şem-i şeb-i aramım gel. Geldi gam padişahı mahkeme-i hicrane,Yazdılar kayd-ı ebed hicrine eyyamım gel. İki kat etti beni hasretin ey kaşı keman,Uzadı servi kaddin tek bu serencamım gel. Zihni sayen gibi bir âşık-ı üftadendir,Vakt-i nev-ruzdur ey …
Şub 23
Gam diyarında kodu gittiyse cananın garib
Gam diyarında kodu gittiyse cananın garib,Nale-i cangahdan olmaz dil ü can garib. Şahsar-ı gülde hoş tut bülbül-i şeydaları.Kalmasın ey bağban, gülberk-i handanın garib. Evvela gör küfr-i zülfün sonra inkarın yetür:Bari sufi, durmasın göğsünde imanın garib. Su dök ey saka-yı dü çeşmim hemişe payına,Bağ-ı dilde saye-i servi-yi hiramanın garib. Sorma zahm-ı gamze-i huban-ı asrı Zihni’denKes ilâcımdan …
Şub 23
Nâzım Hikmet
hüzün ki en çok yakışandır bizebelki de en çok anladığımız biz ki sessiz ve yağızbir yazın yumağını çözerekve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüzeovayı köpürte köpürte akan küheylanve günleri hoyrat bir mahmuzya da atlastan bir çarkıfelekgibi döndüre döndürebir mapustan bir mapusa yollandığımız biz, ey sürgünlerin nâzım’ı derkentutkulu, sevecen ve yalnızgerek acının teleğinden ve gereklâcivert gergefinde …
Şub 23
Yollar ve Zaman
sen bir yalnızlığı koşup gittin debir yerde buluşulur diye, belki de… elbet buluşulur, orda, o yerde…bir hüzün töreniyle kutlanırbulunur birşeyler ve saklanırsaklanan Zaman mı, yoksa yol muduraranır bahçelerde ve şiirlerde kimbilir ki dündür, olgundur kalbimizyollarsa her zaman biraz küskündüryokuşlarda ve inişlerde…Zaman’dır seni sardığım kumaşbekledin, örtülsün ki yavaş yavaş…erguvandın, kayboldun dilegelişlerde Hilmi Yavuz