Bundan böyle baktığımda gömütsü ince boşluğa bilemem martılar neye göre toplanırlar bilemem dizlerim neden çözülür böylesine güçsüzleşir dolaşımı kanımın uyuşurum bunca değişken mavinin görümünde uçarım ve karşı kıyı tehdit okunu kırdıkça sunağım orasıdır pek sık çiçeklerle ve cesetlerle giderim iyice daha sunmaya… Ödünç aldım kokunu kendi tenimde,sen kokuyor yüzeyi bedeniminher gözeneği. Açar açmaz arkı daldı …
Kategori: Şiir
Şub 23
Cam Kelepçeye Evet
Ilık bir süzülüşle Geri dön hayat, Bırakma yeryüzü salına tünemiş pek kara kuşlar Örtsün bakışımı, Görmek acısı sürsün pencere tutsağının Düşsün hayatı suya… Nilgün Marmara
Şub 23
Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu
Ey aşk! Ateştir senin nesebin… Niteliğin dumandır kaynağın ise rüzgar Su tufana dönüştü toprak da küle Senin kokunla ateş rüzgara karıştı Şirin’siz her saray bisütûn gibi viranedir Ferhat’sız her dağ bir saman çöpüdür rüzgarda Yedi nesil öteye tüm atalarımız gâmdı Bize miras kalan hep sonsuz keder oldu Rüzgar esince toprağımızdan senin kokun geliyor Sadece Sen …
Şub 23
Kıyam’et
zemheride kalan güllere ithaftır… bismillahaşk bizi kıyama mühürledi yüzümü kanamalı bir düşten soyupdurdum divanaaşk’ul ekberaşk’ul ekberadım adına meczeylenen ayet de ki:acıya, verdiği biçimeve şiire andolsun;su, ezelden ebede eksilmeyen huzurdu!rmataşarken bahçelerimden ayışığıkırılsın kaderin kedere aşina yazgısı ömrüne yeni baştan isim biçen terzigöğsümü uyuturken sendeör beni sonsuza uzanan ellerinle varlığım: mülkü sen olan hurufâtşerhi kaburgana düşülmüş biat …
Şub 23
Bir Küçük Burjuvanın Süperakademikrealistik Şiiri
Genç kadınları kültürümüzle etkiledikten sonra, Vesta kızlarına ve utangaç rahibelere saldırdıktan sonra, leylakları yaktıktan, bulutları gömdükten, tapınakları ateşe verdikten sonra, kutsal inekleri boğazladıktan, tanrıları öldürdükten sonra, güle ve İsveç Kralı Gustave’a sövüp saydıktan sonra, müzeleri havaya uçurduktan, mezarlıklarda dansettikten sonra, ün peşinde koştuktan ve o kadınla yattığımızı düşledikten sonra, ejderhalarla, imparatorluklarla, devlerle savaştıktan sonra, gazetelere …
Şub 23
Kommageneli Ozan Iason Kleander’in Üzüntüsü
Bedenimin ve yüzümün yaşlanması korkunç bir hançerin yarasıdayanılır gibi değil.Sana dönüyorum, ey Şiir Sanatı,merhemlerden az çok anlayan,düşlerle,sözcüklerle avutmasını bilen.Korkunç bir hançerin yarası.Getir merhemlerini, ey Şiir Sanatı,hiç değilse bir süre sızıları dindiren. Konstantinos Kavafis
Şub 23
Tırmanış
Ne büyük mutluluk dağın kutsal yalnızlığına tırmanmak tek başına, o temiz dağ havasında, ağzında bir defne dalı, kanının topuklarından hızla dizlerine, beline yükseldiğini, oradan boğazına ulaşıp bir ırmak gibi yayılmasını ve aklının köklerini yıkamasını duymak! “Sağa gideyim,” “Sola gideyim,” demeyi düşünmeden aklının yol kavşağında dört rüzgârı birden estirmek, ve tırmandıkça heryerde Tanrı’nın soluduğunu, yanıbaşında güldüğünü, …
Şub 23
Yeniden
Anladım bir yeryüzü sürgünü olduğumu yeniden Neresinden tutacağımı bilemediğim bu hayat hoyrat insanların tornasında eğilen, bükülen Acıyla, elemle herkesin birbirini ve beni yemesini seyreden, yeniden ve yeniden… Anladım iflah olmaz biri olduğumu, yeniden Beynime çevrilmiş silah, göğsüme dayanmış hançer, kalbime sokulmuş dinamit; binbir söz, binbir yüz Anladım, ağaçta kızaran elma, tarlada büyüyen buğday, saksıda yeşil …
Şub 23
Sarmaşık
yorgun atlar gibi geliyoryaralı orman ağulu dağkar yüklenmiş dallar gibi geliyor beni diyor, taşların arasındabir su sesi gibi sakla rüzgâr yemiş otlar gibi geliyoraçık kitap sararmış ekinateşe verilmiş tarlalar gibi geliyor en güzel akşamı kuruyoren güzel ay’aen dar odayıen geniş sokağaen uzun nehrien derin uçuruma uzun sürmüş savaşlar gibi geliyorkırık kemik, kesik kol, kınınasığmayan hayat …
Şub 23
Ormandaki Vaaz
kendime diyorum bazen seni buldumçekerken ağları sudansuyu bulursun öyle oldumsana baktım bir bulutlar, davullarşiirlerde gezdirdiğin çocuklar ve öğleleratlar için sular soğuttuğumorman büyük ve karanlıkmış, böcekler ateşliymiş, olsungüç verir bana seni aramak için uzaklaşmakorman yolu mutluluk veriyor’u çalarım ıslıklaiçinden geçerken dikenlerin gövdemi dinlerimyaban meyvalarını burnuyla iten ceylanları bir mısrada severimbunda ne var ki seni bulurumdefne yaprağı …