böcek ilacı “içimizden geçenleri” öldürür mü, demiştinsahildeydik,havaya zıplayan sokak dansçılarını martılar yiyorduhayatın cüzdanındaki fotoğrafını gösteriyordun banabak diyordun nasıl da kargacık burgacık çıkmışımyeni eve taşınırken kamyondan düşen bir eşyaya bakıyorduk halbukiben üzülüyordum senin içinsimsiyah bir müzikle kefenlenmiştinderini yırtan notaları bıçak gibi çekip çıkarmıştınsahildeydik,çay içiyorduk, besbelli vasati kırk çöpten biriydikgökten bir hostesin koparıp attığı gaz maskeleri yağıyorduşemsiyemizi …
Kategori: Şiir
Şub 23
Akıl Başka Yürek Başka
Birbirine benzese de Yel başkadır, külek başka Itrı da hoş, rengi de hoş Gül başkadır, çiçek başka. Her diki yokuş bilme gel Her meyi meyhoş biline gel Her uçanı kuş bilme gel Kuş başkadır, böcek başka. Her derdine ortak benim Her ağrını ten bölenimSen çekensin, Ben gelenim Gemi başka, yedek başka. Hakkın yolu öz yolumdur …
Şub 23
Hasta Yatağında
Hasta yatıyorum yolun yarısında,dönüyor düşlerim kuruyan çayırlarda. Matsuo Başo
Şub 23
Artık ayrıyız dostlar
Artık ayrıyız dostlarbulutlarda birbirini yitirenyaban kazları gibi. Matsuo Başo
Şub 23
tarlakuşu
Ta akşama dekdurmadan öttüyse de,tarlakuşu hızını almışa hiç benzemiyor. Matsuo Başo
Şub 23
kiraz çiçekleri
Bu uzun bahar günühuzur dolu güneşte, yunarken tüm dünya sevinçle,kiraz çiçekleri dökülüyor yere,kalmak istemezcesine. Matsuo Başo
Şub 23
Matsuo Başo kuzeye giden ince yol ve diğer gezi notları
Fuci Irmağı kıyılarında dolanırken iki üç yaşlarında bir çocuk gördüm, kıyıda acıklı acıklı ağlıyordu. Anası babası bırakmışlardı onu buraya mutlaka. Hayatın çalkantılı sularını ırmağın hızlı akan suları kadar acımasız ve çocuğun ömrünün de sabah çiyinin ömrü kadar kısa olduğunu düşünmüş olmalıydılar. Çocuk, güzün en küçük esintisiyle dağılıp uçuşan çalı yoncası çiçekleri gibi kırılgan, bana bakıyordu; …
Şub 23
Eylülün Sesiyle
Baylar!Bin dokuz yüz seksen birdeyizKarşınızda eylülün sesiAğustosa çekildi, eylülün sesiBirazdan konuşacak“Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar.” Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiğiEriyip sarı sarı aktığı bir mevsimBir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeğiYosunların kapılara usulcaTırmanıp yerleştiğiYani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar. Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yoruldukEni boyu belirsiz bir ıslaklıktanUpuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerdenEylül ki, …