Akşam karanlıklarla sarmaş dolaşSen de sarılmışsın yalnızlığına,Taksiler kurşun gibi gelir geçerTroleybüsler salına salına. Tek tük kadınlar aydınlatır caddeyi.Genç kızlar beyaz neonlar gibi.Ortancalar gül rengi ışık saçar,On beşine varmamışlar masmavi. Sen de yalnızlık saçarsın.İçmeye korkarsın, efkâr basar.Ağlayamazsın elâlem var.Şapkanı bile çıkaramazsınSaçlarını uçurur rüzgâr… Gittim deniz kıyısına oturdum.Akşam karanlıklarda sarmaş dolaş,Ben de denize akıyordumIrmaklar gibi yavaş, yavaş… …
Kategori: Şiir
Şub 23
Kalp Kalesi
kalp kalesi! ben sanasürgün, sen bana hüzündayanır mı hüsn ü aşk bukırgındır yollar döndükçeburçları bengisuyunda Aşk’ınve kimbilir hangi soyunda güzün kalp kalesi! sen yaslı Söz’ünkopar zincirlerinihem oğlun hem mahpusunolan Söz bu! hem gecehem gündüzün kanadını açatım, geç ateşi ve… Hüzün kalp kalesi! her dizebir gizli bahçedirsevda senin hisarınah çeken kılıcınbir düğüm olan adınsonunun başındadır yazve …
Şub 23
Çürüyen Otlar
I Bilinmez hangi şehirdeYaşarsın aşktan habersiz,Küçük çakıl taşım, nasıl bulayım!Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde. Bu kimin çocuğu, der, seni görenler.Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan.Bunca kötülüğü bağışlatır bakışınYanakların kızarır ağlamaktan. Bir gün sokakta rastlasam, elleriniAlsam avuçlarıma okşasam.Sıcaklığını tanır da mısralarımdanKız kardeşimsin sanırlar belki. Son orada, ben buradaBirbirimizden habersizAyrı yaylalarda yeşeren otlar gibiBekleye bekleye çürüyeceğiz. II Senin …
Şub 23
Batıl Şiir Duası; Manifesto
Bazen yaşamak; ağır ve ağrılı bir ölüme sebebiyettir.Hayat tıkılıp kaldığın bir fanus olduğunda ölüm; tek nefes alma şeklidir. Her şair nefes darlığını şiirle genişletir. Batıl bir inanca göre; şiire sağ ayakla girmem gerekiyordu, sağım solum belli olmuyor bugünlerde ve omuz kavgasında meleklerim. Şiiri kalemine göre uzat diyorken Tanrı mürekkepten çalmayı düşündüm ki düşünmek; Ağır suç, …
Şub 23
Hissen Yok Bu Akşamda Senin
Hissen yok bu akşamda senin,sen öğleden beribu renk renkbu çeşit çeşit söylenen şarkınınartık haricindesin.Tankın gölgesi uzandı üstüne kadar,nerdeyse, habersiz gün batacak.Tamamen çekmiş göğsünden akan kanıbüyük ve mütehammil toprak.Her şeyin ne kadar şikâyetsiz,saatin hâlâ işliyor bileğinde,onu akşamdan akşama kurardın,tabii biraz sonra duracak.Bugün günlerden cumartesi,dün yazdığın mektup,ancak, dört gün sonra eline değecek karının.Senin orada eskisi gibi sesin …
Şub 23
Güzin’in Sonraki Yılları
Koltuğuna gömülür de güzinDerdi ki ihtiyarlıktır önümBeni yalnız bırakacaklar ahYakında bütün aşıklarım Kzım sen bilmezsinDillere destandım ben eskidenBenim gönlümü saran çılgınlıklardıErkeklerin gönlünü saran ben Adülhak Hâmid’i vardı ya FatmanımınBenim de vardı Sâlah Birsel’imİnce olur zeki olur ya her kadın gençliğindeBen de beyazdım uyanıktım güzeldim Ah ah ben evvelleriDağda büyümüş fidan gibiydimBir rüzgar esmeye görsünTomurcuklanır çiçeklenirdim …
Şub 23
Güzin’in Gençlik Yılları
Ben Güzin’ i düşünürkenGüzin’ in de düşündükleri vardıİnce inceydi parmaklarıMinnacık bir yüzü vardı Güzin’ in aklındaAtlar arabalarDaha başka erkeklerBaşka hayatlar vardı Güzin’ in kedileri vardıBenim gibi okşanmak isteyenAma sevdanın adı geçsinGüzin kaşlarını çatardı Güzin masalların da Güzin’ iŞehzadeler Güzin’ in şehzadeleriBüyük bir defter tutarGüzin’ in hayalleri Ben odada otururkenGüzin’ in de oturduğu odalar vardıKendisine ait …
Şub 23
Bulut Geçti
Sen şimdi kocanın evinde oturursunVe saçların artık eskisi gibi değilGeceleri yemekten sonraÇorap söküğü dikersinBelki de ellerin soğan kokar Senin kocan bir suratı çirkin adamAğzı açık uyurVe senin vücudun bozulur çocuk doğurdukça Salah Birsel 63 yılda kaç bulut geçti? Günümüzden tam 63 yıl önce, 28 Şubat 1942 tarihli “İnkılapçı Gençlik” Dergisi’nin birinci sayfasında “Bulut Geçti” adlı …
Şub 23
Cenaze Kaldırıcısı Adem
Bir ölü nedir ki bir ölüm nedirAcıyla kirlenmektir, acıya sevinmektir. Siz bilirsiniz, isterseniz biraz gecikirizGelmesine geliriz, birazcık gecikirizNe kadar gecikirsek o kadar iyiyizBen o kadar iyiyim. Bir zamanlar hamaldım, çelenk taşırdımEn güzel çiçekleri ben sırtımda taşırdımCaddelerden geçerdim, büyük vitrinlerin önündenSerlerden bahçelerden güne damlardımRenklere karışırdım, kentin ışıklarınaİçinden soyulan bir portakal gibiKendi içdenizlerimi öper okşardımSüslenmiş gibi olurdumKokular …
Şub 23
Keder gibi ödünç
Keder gibi ödünçkahkaha gibi karanlıkneş’e gibi yapraksızve kasaba gibi akşamsızbu şiir peşimdenbir başkası gibi geldive ben yalnızcamırıldandım onumırıldanmak belki deyetinmektir diyeşiir yerine ödünçkederle Haydar Ergülen