Kategori: Şiir

Bayramlık Giysi

Kimse onaramaz aşkın yıpranmış kumaşınıtıpatıp biçmiş içimize o usta makastareğirip ipek ipliğini göğün mavi ipeğindengeçirmiş acılarımızın paslanmaz iğnesinehiç benzemez o umutlarımızın çürük ipliğiyleteyelliyerek diktiğimiz günlük giysimizeaşk ruhlarımıza giydirilen bayramlık giysiışıldar üstünde sevincin elmas düğmelerioyulmuş iki yürekten dökülmüş bir tokatam bir oturmuşlukla geçer uçları birbirine Aşktır hor kullanılmadan taşınacak giysiÇünkü bir kez delindi miydi yamanması güçonu …

Devamını oku

Duvardaki Yazı

İlk yaz geldi dağlara.Yollarda seni arıyorum.Balta sesleri yankılanıyorSuskun dorukların boşluklarında. Derelerin buzu çözülmemiş,Karı kalkmamış dağ yollarının.Gün batarken varıyorumKayalık dağ geçidindeki koruma. Hiçbir şeyde gözün yok,Altın, gümüş parıltısıYayılsa da geceleri çevrene.Evcilleştirdiğin geyik gibi Uysallaşmışsın sen de.Geriye dönen yol unutulmuş,Kaybolmuş gözden.Boş bir kayığa dönüyorum,Senin gibi, sularda sürüklenen. Tu Fu Çeviren: Cevat Çapan

Öncesi

Güneyin insanı olgunlaşmıyor. Zorlanıyor çocukluktan çıkmaya. Çocuk olmadığı anda birden yaşlanıyor. Erken gelen yaşlılık utangaç kılıyor bizi. Kararları enine boyuna düşünmeye zorluyor. Tek tük soru soruyoruz çevremize; maksat, adet yerini bulsun. Yanıtları zaten biliyoruz. Bilgelik bacaklarımızı, ayaklarımızı bağlıyor, izin verdiği tek lüks birkaç küçük yanlış. Gövdesi yaşlı, ruhları genç insanların ürkünçlüğü. Güzel mevsim yaşamanın yararsızlığını …

Devamını oku

She Left Home

Ben seninle uzun bir araf yaşadımÖlümlere gittim geldim diyor.Sığmam dünya yüzünde bir yere artık.Nereden geçsem benim değil, kalamam bir yerde.O demiyor, ben diyorum. Demiyorum, yağmur diyor.Sana sarılmış kalmış ilk günüm ben. Böyle demişim o gün, bugün öyle diyor.O günden bir yağmur çiçeği, önümde duruyor.Bir davul sesi, bir davulun yıllarca titreşen sesi,düz duvardan düşürmüş beni.Tutunamamaklığım bundan, …

Devamını oku

Herkes gitti, kimse dönmedi

I. Hayır, ne yabancı kanatlar,Ne bigane gökyüzüHiç birisi korumadı beniBen halkımın keder örtüsü altında yaşadımO zamanlarO mekanda. II. Herkes gitti, kimse dönmediYaprakla örtülü asfalt yolda,Uzun zaman kimseyi beklemeyeceksinYine birbirimize varacağız,Vivaldi’nin Adagio’sunda.Bir rüyanın sihrinde,Yine mumlar sararıp sönerek karanlığa gömülecekler.Ama Arşe hiç sormayacakGece yarısı evime nasıl girdiğiniBu anlar da geçecek,Belirsiz ve boğuk inlemeyle,Avuçlarımın içinden okuyacaksınAynı mucizeleri,Ve kapımdan …

Devamını oku

Nisan – Sevda

Ölüm düşüncesi yoldaş banaiki duvarı arasında bir yokuş yolunsancılı tırmanan dönemeçleri boyunca.İlkbahar soğuğunda tedirgin renkler; otlar,mor salkım yabancı çalılarkekre; kavruk eller iğne iğne, bir ürpertiyağmurluklar, pardesüler içinde. Sancılıdır zaman, sancı verir,zaman ki aydınlık bir kasırgadabinbir çiçek katar amansız görüntülere ve herbirikaybolur bir çırpıda toz ve rüzgardasorarken sen nedir diye. Yolumuz bildik yerleredirolgular oysa gerçek dışısürgünü …

Devamını oku

Bir Ağıtla Övgü

Ah, güller arasındaki kız, güvercinlerin baskısı,ah, balıkların ve gül çalılıkların iç daraltan sıklığı,susamış tuzla dolu bir şişedir senin gönlünve bir çıngıraktır teninin üzümlerinden. Ne mutlu ki sana verecek bir şeyim yok tırnaklarının ve kirpiklerinin bana sunduğundanbaşka,ya da gönle akmış piyanolar, yüreğimden selleredökülen düşler;kara biniciler gibi koşturan tozlarla kaplı düşler;hızla ve bahtsızlıkla dolu düşlerden başka. Yalnız …

Devamını oku

Bir sonbahar tarlasındaki

Bir sonbahar tarlasındaki Mısır püsküllerinin üstünde  Şimşeğin şak diye yanıp söndüğü O kısacık zaman için bile Elimden gelip de unutamam seni İmparator Shotoku Çeviri: Sami Akalın

Reddediş

Yıldızlara bakmak uzun uzunYıldızlara bakmak uzun uzunBir ölüm hükmünü imzalamaktanÇok daha hoş gelir bana Ve çok daha hoş gelir Çiçeklerin sesini dinlemek Bahçede dolaşırken Çok daha hoş gelir evetBeni öldürmek isteyenleri öldürenTüfekleri görmektenNiçin hiçbir zamanYönetici olamayacağımıAnladınız mı simdi! Velemir HlebnikovÇeviri: Atilla Tokatlı

Yadsıma

Bir güvercin gibi ak o gizli kıyıda  susadık öğle üzeri:  ama tuzluydu sular.  Sarı kumların üstüne  adını yazdık onun,  ama bir rüzgâr esti denizden  ve silindi yazılar.  Nasıl bir ruh, bir yürek,  nasıl bir istek ve tutkuyla  yaşadık: yanılmışız!  Değiştirdik öyle yaşamayı. Yorgo Seferis Çeviri : Cevat Çapan