Feryat-figanAğustos böceğindeSevdadan yanıp-tutuşmalarKavrulur da aşktan pervaneNe sesi, ne soluğu çıkar. Anonim / IX. YüzyılÇeviri: Lütfullah Sami Akalın
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Böyleydi Eskiden
İnsanoğlu aşkı doğduğunda getirir,ama iş güç,para pulve buna benzer bir sürü şey,kurutur gönlünüzün verimli toprağını.Yüreğin üstünde beden giysisi vardır,bedenin üstünde de gömlek.Ama iş bu kadarla kalmazadamın biri –bir salak! –bu gömleğe kol kapağı takmış,göğüs kısmını da kolalamıştır.İnsanoğlu yaşlandıkça fikir değiştirirKadın süslenir.Müller eğitimine başlar erkek.Ama çok geç.Deri kırışıklıklarla dolmuştur.Aşk çiçeği açar,açar,ve solar.Ben de bol bol getirdim …
Şub 23
Bu gece yüreğim hüzün dolu
Beni sevdiğini biliyorum ama.Bu gece yüreğim hüzün dolu.Öpüşleri o kadar da muhteşem değil,Bütün rüyalarım gibi. Sara Teasdale
Şub 23
Venüs ve Adonis
Bin öpüş satın alır kalbim benden:Ve birer birer öder onları zamanın olduğunda.Nedir ki bin dokunuş sana?Bir çırpıda söylenip gitmiyorlar mı?Diyelim, ödemediğinde borç çıksın iki katmaİki bin öpüş mü bütün mesele? William Shakespeare
Şub 23
Şimdi biraz zaman dileniyorum ölümden
Ölüyorum, Mısır ölüyorum.Ancak şimdi biraz zaman dileniyorum ölümden.Binlerce öpüşün en sonuncusunu, en zavallısını,Dudaklarına kondurabilmek için. William Shakespeare
Şub 23
Ah. öpebilseydim o ateşten gözleri
Ah. öpebilseydim o ateşten gözleri.Bir milyon yetmezdi arzumu söndürmeye:Batırıp dururdum dudaklarımı sevince.Kalırdım her öpüşte bir çağ boyu;Yine de doymak bilmezdi ruhum.Öperdim durmadan, sarılırdım sana:Hiçbir şey ayıramazdı öpüşümü öpüşünden;Öpüşür dururduk, öpüşürdük sonsuzca.Öpüşlerimizin sayısı geçse bileSarı hasadın sayısız tohumunu.Boş bir çaba olurdu ayrılmak:Ayrılabilir miydim? – Ah! Asla – asla! Lord Byron
Şub 23
Aşk Şiirleri
Ben senin öpücüklerini yutayım, sen de benimkileri yut,Ve ağızlarımızla birbirimizin mutluluğunu yudumlayalım,İki yaşamı olabilir hem sevenin.Hem sevilenin, ben sende, sense bende. Louise Labé
Şub 23
O Büyük Fırtınadan Önce
Aklımdan hiç çıkarmıyorum seni,Ne zaman biri adını ansa,“1930” damgalı bütün kutularyere düşüyor raflardan;Dört Temmuz’daki bütün o nutukçularyeniden bağırmaya başlıyorlar.Okul müsameremizdeki seyircilerdışardaki büyük fırtınaya bakıyorlar. Birlikte oynadığımız oyundan düşünüyorum seni –ah, nasıl da çaresiz, kimsesizdin! – ağlarken,baban gene ölmüş.Sarhoşmuş, düşmüş. Ne zaman adını ansalar,orada, rüzgârdaki evlerimizyeniden gıcırdıyor fırtınada;ve nerede olursam olayım,oynadığımız oyundansessizce o kasabanın kıyısında duran …
Şub 23
Mutluluk Veren Hasret
Kimseye değil bunu, bilgelere söyleÇünkü alay eder kalabalık durmadan;Övmek istediğim de hayatla doluBir alev ölümüyle yanmaya hasret duyan. Sana varlık veren, senin varlık verdiğinO serin sevgi gecelerinde,Mumlar aydınlatınca odayı, sessizceBir yabancı duygu çöker üstüne. Örtünüp kalmazsın sen de o zamanKoyu gölgesinde karanlığın.En yüce maksatla birleşmek içinyeni bir istekle dolar varlığın. Ve hiçbir uzaklık güç gelmez …
Şub 23
Mart Öncesi
Martının görüntüsüyle martıSuda birleşirlerBütün gün bunu düşündümBirşey kalmadı o yıldan artık(Soluk otlar varTuz renkli)Tuzla çürüttüğümüzYalnız yapraklar kaldı o günlerdenGerisini hep temizledik güz akşamlarındaBirşey kalmadı o yıldan artık yaşayışlarımızdan yapraklardan başkaBirşey olmamış gibi sankiSanki sevgilerimiz sevgilerimiz yaşayışlarımız hep değişmişKendimiz bile yabancıyız o anılaraNeden ağlayayım bunlar içinona ne verdim kiAcılardan acılardan acılardan başkaMartıGörüntüsüyle birleşir kış sularında Archibald …