Geçsin yıllar ölmüş olayımDağılıp toz haline gelmiş olayım Bir kız yürüsün üstümde yalnayak Derin ürperişlerle dolayım Papatya kokulu bacaklarını Sarayım için için yanarak. 1940 Stepan ÇipaçovÇeviren: Attila Tokatlı
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Uyuyamıyorum
Yağmur ağaçları sarsıyor.Bahçemdebir bülbül ötüyordokunaklı, nerdeyse acı,sanki hiç bir şeyin olduğu gibi kalmak zorunda olmadığınıgöstermek istermişçesine Ne zamanBir mayıs böceği gibi Sırtüstü yatsambir bent üstünde koştuğumuve ardımdanbirinin güldüğünütahayyül ederim Hasta olmakVücudunhastalığa karşıkendisinisavunma teşebbüsüdür Hasta olmakVücudunbir başka yolbulmateşebbüsüdür Hasta olmakVücudun … teşebbüsüdür Anna Dau
Şub 23
Merdivenden İnen Bir Nü
Cinsellik saçan buluşmalarıGerçekleşti duraksayarak, ilk kezmişçesine,Bir trenin pencereleri ışıltılarlaGörüntüleri yinelerken.Karşılarında kendini bilmez cafe’lerVe teneke, sineklerin taşıdığı dükkanlar. Coşkuluydu ikisi de.Bir ay ya da fazlası geçmişGörüşmemişler telefonla bile,Uzun süre sırt sırta dönmüşler: Kimin ilk adımı attığınıBilemedi öteki. Dolaşabilirler ufuk çizgisininKırıldığı yerdeGerçek dostlar gibi-Gölgelerin maviye döndüğü köşelerdeVe kuytularda.Şimdi eksik kalansa bir nü. Anna Rouse
Şub 23
Muallâka
1- Durun! Sevgilinin ve onun ed-Dahul ile Havmel arasındaki Sıktu’l Liva’da bulunan yurdunun hatırasına ağlayım. 2- Tudih ve el-Mikrat’a kadar uzanan, güney ve kuzey rüzgarlarının dokuması sayesinde henüz izleri silinmemiş olan hatırasına ağlayım. 3-Sevgilinin yurdunun geniş alanlarında ve oradaki su birikintilerinde, bembeyaz ceylanların karabiber tanesine benzeyen gübrelerini görürsün. 4- Göçlerini yükledikleri günkü ayrılık sabahında ben, …
Şub 23
Fakirliğim
Bu sabah az da olsa mutluyum,Bir fincan kahve ile bir paket dolusu sigara,İçki sonrası, yenilen yemeğe rağmen, cepte kalan otobüs parası. Bu sabah az da olsa huzunluyum,Küçük bozukluklarım olsa daKaygılıyım yarın için. Fakirlik benim mesleğim,Parlayan güneşe karşı göğsüm dikÇünkü günesin de banka hesabı yok Geçmiş ve geleceğimSevgili oğullarım ve kızlarım!Ara sıra mezarımın kenarındaki gür otlağa …
Şub 23
Ne İdi?..
Aşk benim için ne idi ? Çok kere, gözyaşından bir ırmak. Üzerinde hafif bir sandal yüzüyordu; içinde sandalcı benim ruhum ve onu iten rüzgâr ahlarımdı. Aşk benim için ne idi ? Istırapların ormanı. Sık merkezinde kurtların bağrışı ve yarasaların çığrışı duyuluyordu. Aşk benim için ne idi ? Kelebekleri kovalıyan, bir hendeğe yuvarlanıncaya kadar soluk soluğa …
Şub 23
Aşk ve Hürriyet Şiirleri
… Aşk bugünündür ; dostluk dünün ve yarının.*… Güneş bile, batacağı zaman ışığını bol bol dağıtır…*… Hürriyet çok pahalı bir maldır ; bedava değil, para ile verirler : Paranın en kıymetlisi ile, kırmızı kanla…*… O kadar neş’eli şeyler konuşalım ki bizi dinlemek için zaman bile dursun…*… Allahım, Allahım, insan göğsünü niçin bu kadar küçük yarattın …
Şub 23
Sazlıkların ayağında bir ayna
Sen bambusun,ben rüzgâr,sen mırıldanırsın ben yapraklarının arasına karıştıkça,ben biçimini alırım senin, ürperişlerinin,sen başını hafif hafif oynatır, şarkılar söylersin,benim nefesim ensende, salınımlarının peşindeyim, sebebiyim,senin venüs tepen bir bambu korosu olur ben yaklaştıkça dalgalanan,ben senin pubik salınımlarının karşı kutbuna dönüşürüm,sen eğilir ve bana dokunursun, yumuşacık kırbaçlarsın beni, okşarsın,ben senin uzanan ellerinin ritminde dans ederim,sen gülümsersin, gözlerin parıldar,ben …
Şub 23
Adam
Eski bir resim gördüm basık tavanlı bir odada; bir yığın insan o resme bakıyordu hayranlıkla. Lazarus’un dirilişini gösteren bir resimdi. Ne İsa’yı, ne Lazarus’u gördüğümü hatırlıyorum o resimde. Yalnız bir köşede mucizeyi koklarmışçasına seyreden birinin yüzünde beliren tiksintiyi hatırlıyorum. Soluğunu korumaya çalışıyordu başına sardığı koca bir bezle. Çok şey beklememeyi öğretti bana bu “Rönesans” efendisi …
Şub 23
Birlikte onca şeyi sevdik
Birlikte onca şeyi sevdik,ayrı iken sevmesi müşkül.Şimdi birden uzaklaşıvermiş gibiler,ya da aşk, gökkubbenin eteklerinetırmanan bir karıncaya benziyor artık. Birlikte ne uçurumlar aşmıştık,şimdi sensiz, sonsuz düzlükler gibiler;bir kayıp düşler ülkesine benziyorlar,gevşemiş bir gerginliğe,olmayan bedenlerimizin yolunu gözlemeye. Birlikte onca hiçi kaybettik,alışkanlıklarda direttik, hep aynı yere geldik,şimdi elimizde kalan yine koca bir hiçlik.Zaman karşızamana dönüştü,çünkü onu dert etmiyoruz …