Kategori: Çeviri Şiirler

Anlayasın Diye Beni

Anlayasın diye benisözlerimincelir arasırakumsallarda martıların izleri gibi. Gerdanlık, esrik çıngıraküzümler gibi tatlı ellerin için. Öylece tırmanırlar nemli duvarlara.Bu kanlı oyunun sensin suçlusu. İşte kaçışıyorlar karanlık inimden.Sen hepsiyle dolusun, seninle dolu hepsi. Senden önce sardılar yerleştiğim ıssızlığıve benim hüznüme alıştılar, sana değil. Desinler isterim şimdi sana demek istediğimianlayasın diye onları beni anladığın gibi. Bir bunaltı rüzgarı …

Devamını oku

Aşk

AşkÖyle keskinÖyle İnceÖyle UmutsuzAşkGün gibi güzelHava gibi de kötüKötü havadaAşk öyle gerçekAşk öyle güzelÖyle mutluÖyle sevinçliÖyle iğneleyiciKaranlıkta korkudan titreyen bir çocuk gibiRahat bir adam gibi gecenin ortasındaÖyle kendine güvenliBaşkalarını korkutanKonuşturanSolduran aşkGözetlenmiş aşkGözetliyorduk onları çünküDehlenmiş yaralanmış ayaklar altına alınmış tüketilmişhiçe sayılmış unutulmuş aşkDehledik yaraladık ayaklar altına aldık tükettikhiçe saydık unuttuk aşkı çünküAşk tümündenGene öyle dirigüneşli heptenSenin …

Devamını oku

Duvardaki Yazı

İlk yaz geldi dağlara.Yollarda seni arıyorum.Balta sesleri yankılanıyorSuskun dorukların boşluklarında. Derelerin buzu çözülmemiş,Karı kalkmamış dağ yollarının.Gün batarken varıyorumKayalık dağ geçidindeki koruma. Hiçbir şeyde gözün yok,Altın, gümüş parıltısıYayılsa da geceleri çevrene.Evcilleştirdiğin geyik gibi Uysallaşmışsın sen de.Geriye dönen yol unutulmuş,Kaybolmuş gözden.Boş bir kayığa dönüyorum,Senin gibi, sularda sürüklenen. Tu Fu Çeviren: Cevat Çapan

Nisan – Sevda

Ölüm düşüncesi yoldaş banaiki duvarı arasında bir yokuş yolunsancılı tırmanan dönemeçleri boyunca.İlkbahar soğuğunda tedirgin renkler; otlar,mor salkım yabancı çalılarkekre; kavruk eller iğne iğne, bir ürpertiyağmurluklar, pardesüler içinde. Sancılıdır zaman, sancı verir,zaman ki aydınlık bir kasırgadabinbir çiçek katar amansız görüntülere ve herbirikaybolur bir çırpıda toz ve rüzgardasorarken sen nedir diye. Yolumuz bildik yerleredirolgular oysa gerçek dışısürgünü …

Devamını oku

Bir sonbahar tarlasındaki

Bir sonbahar tarlasındaki Mısır püsküllerinin üstünde  Şimşeğin şak diye yanıp söndüğü O kısacık zaman için bile Elimden gelip de unutamam seni İmparator Shotoku Çeviri: Sami Akalın

Öncesi

Güneyin insanı olgunlaşmıyor. Zorlanıyor çocukluktan çıkmaya. Çocuk olmadığı anda birden yaşlanıyor. Erken gelen yaşlılık utangaç kılıyor bizi. Kararları enine boyuna düşünmeye zorluyor. Tek tük soru soruyoruz çevremize; maksat, adet yerini bulsun. Yanıtları zaten biliyoruz. Bilgelik bacaklarımızı, ayaklarımızı bağlıyor, izin verdiği tek lüks birkaç küçük yanlış. Gövdesi yaşlı, ruhları genç insanların ürkünçlüğü. Güzel mevsim yaşamanın yararsızlığını …

Devamını oku

Herkes gitti, kimse dönmedi

I. Hayır, ne yabancı kanatlar,Ne bigane gökyüzüHiç birisi korumadı beniBen halkımın keder örtüsü altında yaşadımO zamanlarO mekanda. II. Herkes gitti, kimse dönmediYaprakla örtülü asfalt yolda,Uzun zaman kimseyi beklemeyeceksinYine birbirimize varacağız,Vivaldi’nin Adagio’sunda.Bir rüyanın sihrinde,Yine mumlar sararıp sönerek karanlığa gömülecekler.Ama Arşe hiç sormayacakGece yarısı evime nasıl girdiğiniBu anlar da geçecek,Belirsiz ve boğuk inlemeyle,Avuçlarımın içinden okuyacaksınAynı mucizeleri,Ve kapımdan …

Devamını oku

Bir Ağıtla Övgü

Ah, güller arasındaki kız, güvercinlerin baskısı,ah, balıkların ve gül çalılıkların iç daraltan sıklığı,susamış tuzla dolu bir şişedir senin gönlünve bir çıngıraktır teninin üzümlerinden. Ne mutlu ki sana verecek bir şeyim yok tırnaklarının ve kirpiklerinin bana sunduğundanbaşka,ya da gönle akmış piyanolar, yüreğimden selleredökülen düşler;kara biniciler gibi koşturan tozlarla kaplı düşler;hızla ve bahtsızlıkla dolu düşlerden başka. Yalnız …

Devamını oku

Reddediş

Yıldızlara bakmak uzun uzunYıldızlara bakmak uzun uzunBir ölüm hükmünü imzalamaktanÇok daha hoş gelir bana Ve çok daha hoş gelir Çiçeklerin sesini dinlemek Bahçede dolaşırken Çok daha hoş gelir evetBeni öldürmek isteyenleri öldürenTüfekleri görmektenNiçin hiçbir zamanYönetici olamayacağımıAnladınız mı simdi! Velemir HlebnikovÇeviri: Atilla Tokatlı

Yadsıma

Bir güvercin gibi ak o gizli kıyıda  susadık öğle üzeri:  ama tuzluydu sular.  Sarı kumların üstüne  adını yazdık onun,  ama bir rüzgâr esti denizden  ve silindi yazılar.  Nasıl bir ruh, bir yürek,  nasıl bir istek ve tutkuyla  yaşadık: yanılmışız!  Değiştirdik öyle yaşamayı. Yorgo Seferis Çeviri : Cevat Çapan