geçmiş dönmez, mümkün değil, yas tutulacak bir şey yok bunda.her devrin kendine ait bir güzelliği var.ama gene de üzülüyorum işte. artık yemek yiyemeyeceğizaleksandr sergeyeviç’le, yar meyhanesi’ne gidemeyeceğiz iki kadehliğine. artık el yordamıyla dolaşmamız gerekmiyor sokaklarda.otomobiller hazır, roketler hazır uçurmak için bizi uzaklara.ama gene de üzülüyorum işte, bir tek troyka bile kalmadı moskova’dave hiç olmayacak bundan …
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Zamanın Ritmi
Saklı bir şey vardır her insanın içinde,Biliyor musun arkadaş, ne olduğunu onun?Dayanandır o, bir milyon yıldır darbelereVe sonuna dek de dayanacak olan. Önce doğdu o, takvimlerden,Ve büyüdü ötesinde yaşamın,Kesti zehirli sarmaşıklarını şeytanınBir bıçak gibi, dehşetli yangın. Oydu harlayan ateşleri, yokluğunda ateşinVe tutuşturdu aklını insanın,Su vererek çeliğine kurşunlanmış yüreklerin, Başladığı andan beri zamanın Süzüldü sularından Babil’in,Kayıplardayken …
Şub 23
Piyadenin Şarkısı
Bağışla piyadeDüşünmeden öylece:Yürüyoruz her an,Kızıştığında yer yüzünde bahar.Yanlış adımla,Ve kaçışı olmayan, basamaklarda kararsız…Yalnızca beyaz söğütler,Gibi beyaz kız kardeşlerin, bakakalır ardından. İnanma havalara,Aralıksız yağar yağmurlar.İnanma piyade,Söylenir hep, o yüreklendirici şarkılarİnanma, inanmaBahçelerde bülbüller çığlık çığlığaSürüyor hala, hayatın ölümle hesaplaşması. Zaman bize öğretiyor:Devam ediyorsa hayat, açık kalmalı kapılar…Yoldaşım, dostum.İşte tamamıyla cazip bir görev sana:Daima gezeceksin yollarda,Ve sadece bir …
Şub 23
Sana Saklayacağım Yer
Sen yoksun,hiç olmayacaksın,görüntünse halagözlerimde.Başka hiçbir şeyin…Seni görmek içinHer günYollarını bekliyorumBir umutbulmak için.Üzerini toz kaplamışresim misali,hergün gözlerimisiliyorum,gözlerimdeki görüntünüsana saklayacağım,sen yoksun diye. Qalib Bagirov
Şub 23
Uyandırmaya Gücüm Yetmedi
Hayallerim,Benden uzak düştün.Sensiz özledim,Aradım, aradımBir kızın göğsündeMayışıp uyurkengördüm.Kıyamadım uyandırmaya –gücüm yetmedi.Af ettimSeni. Qalib Bagirov
Şub 23
1 Ocak
Günün kapıları açılırdilin kapıları gibi, bilinmeyene. Dün gece anlattın bana: Yarın imleri düşünmek zorunda olacağız, görünümü çizmek, planı tasarlamak çift katlı sayfası üzerine kağıdın ve günün. Yarın, yaratmak zorunda kalacağız, yeniden bu dünya gerçeğini. Gözlerimi geç açtım. Saniyenin bir anı için Aztek’in duyumsadıklarını duyumsadım, uzanıp beklerken dağlık durunun kıvrımında ufuktaki çatlaklar arasından zamanın kesin olmayan …
Şub 23
Hiçliğin Tadı
Eskiden savaşçıydın, ey kasvetli ruh, heyhat,Mahmuzuyla coştuğun o Umut, buna rağmenSüvarin değil artık! Yat utanca düşmeden,Ha bire tökezleyen zavallı ihtiyar at. Kalbim, boyun ey, katlan; hayvanca uykuna yat. Mağlup ve kötürüm ruh! Üçkâğıtçı ihtiyar,Ne aşkın, ne savaşın tadı var senin için;Hoşça kal boru sesi, ezgisi flütlerin!Küskün bir kalbi artık ayartmayın, arzular! Kokusunu kaybetti o güzelim …
Şub 23
Bir Şiir Yazmak
Şiir aniden gelirMayısta yağan kar gibi,Güneş çarpması ya da aşk gibi. Yaşamınız boyunca beklemelisinizbuzdağı üzerindeki kupkurukağıt tabakasında. Bütün dünyanın üzerinde uçabilmelisiniztransatlantik üstünden, evren üzerinden,aşkın rüzgârlar üzerinden Ve asla göremezsiniz onu bir düşteya da bir ılgımdaiçinizde yanmıyorsa. Sonra kaygan buzun dümen suyundaonun apak hiçliğinden filizlenir sözcükler. Tüylerinizi diken diken ederek ve döne dura,o savaşır gel-gitte ve …
Şub 23
Yıkılmış Enkaz
Yitirdim bana verilmiş olan giziBilmiyorum artık ne yapacağım Bir zaman bunun böyle gideceğine inandım Ama artık öyle değil işteKoşmak isteyen ama ayakları olmayan bir adam buKonuşmak isteyen ama başı olmayan bir kadınAğlamak için yalnızca gözleri olan bir çocuk Yine de giderken görmüştüm seniÇoktan uzaklaşmıştınBir trompet çalıyorduKalabalık haykırıyorduVe sen, ve sen dönmüyordun geri Uzun bir yolumuz …
Şub 23
Tufan Sonrası
Tufan anısı yatışır yatışmaz, Bir tavşan, evliya otları, kıpır kıpır çan çiçekleri içinde durdu, gökkuşağına yakardı örümceğin ağları arasından. O güzelim taşlar, saklanan – bakıp duran çiçekleri daha şimdiden. Pis ana sokakta kasap tezgâhları kuruldu; bakır oymaları gibi yukarıya kat kat yığılmış denize çektiler kayıkları. Kan aktı. Mavi Sakal’ın orda, – Tanrının mührüyle camları sararttığı …