ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz
bir sokağı yürüyorum ardımda peygamber çiçekleri 
kaldırım taşları, unutulmuş bir an, tırnak izleri 
ardımda fistolu perdeler, özenle saklanmış tabancam 
bir sokağı yürüyorum ağlar çekiliyor sulardan 
herkes küçük bir hayatı doldururdu tıka basa 
anı biriktirirdi herkes; yaşamak buysa! 
usulca beklerdik sessizliğin çökmesini. susardık 
sonra yataklara ulaşırdık tören adımlarıyla 
bir sokağı yürüyorum ardımda kayboluş 
dilenciler, sözcükler, tozlu resmi dedemin 
‘ölüm gibi birşey oldu ama kimse ölmedi’ dizesi 
elektrik direkleri, fallar, yalanlar ardımda 
ölümlere ağlanırdı, tozu alınırdı küçük yaşamların 
nerde gülmesi gerektiğini bilirdi herkes 
nerde susması gerektiğini. gitmesini bilmezlerdi ama 
çünkü gitmek yeniden başlamaktır kendine 
ve eksik kalan ne varsa… 
postacılar gelmeden okunurdu mektuplar 
gurbet denirdi; tren daha yanaşmadan gara 
bilinirdi kimin geleceği. yolcular da yalandı 
yalandı ağlamaklar. kurallar vardı, yasalar, tarihler 
sevişmek yasaktı örneğin ve şüheda fışkırırdı arada bir 
çiçekleri hiç açmayan topraklardan 
bir sokağı yürüyorum ardı arkası kesilmiyor çocukların 
ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz 
bir sokağı yürümek gibi sevgilim; herşeyiz 
eski ve yeni olan 
Altay Öktem
 
                
                                                                











