En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Uzun düşünceleriBahar günlerininUnutulmayacaktırGün gelip gönüllereGüz çökse bile Mibu No TadamineÇeviri: Rahşan Ecevit
Şub 23
Yerine varamayan bir mektup iki yaprak samanlı kağıda yazılmış belki de bir rüzgara, uykunun sınırlarında milyonlarca kadının Türk, Fransız, Rus, Alman, kocalarına, oğullarına, kardeşlerine, babalarına yazdıkları milyonlarca mektuplardan. Gönderilemedi ama bu mektup iki yaprak samanlı kağıda yazılan tam otuz yıl bekledi bir sandık köşesinde arasında öteki kağıtların şimdi yer alıyor son sayfalarında Nadejda imzalı bir …
Şub 23
Arasıra düşmüyor değil aklımaYabancı kadınların sıcaklığıAma Allah bilir ya ne saklıyayımYanında ihtiyarlamak istiyorum Turgut Uyar Ey hüzünlü ruhum,ihtiyar budalaCharles Baudelaire – Neydi ayrılık delikanlı?– Hiç. Benden kaçması ihtiyar bir atlının. Süreyya Berfe Bitti aşk dolu günlerim, artık aklımıAlamaz eskisi gibi başımdanKızların, evli kadınların, dulların çekiciliği,Terk etmeliyim o hayatı eskiden yaşadığım,İki kafanın uyuşabileceğine inanan o saf …
Şub 23
Sevgilim, ömrü derdim gibi bitmeyesi,Bu sabah bütün cömertliği üstündeydi.Bir göz atıverdi bana geçip giderken:İyilik et denize at mı demek istedi? Ömer Hayyam
Şub 23
Bu yıl ölümün kıyılarına yaptığım üçüncü yolculuk. Ve bir geri dönüş daha. Ve yine tuhaf bir güven duygusu: “Bu hikâye daha bitmedi…” Cankurtaranın sirenleri gecenin karanlığını yırtarken bile gücünü yitirmeyen bir duygu: “Bu hikâye daha bitmedi…” Başlangıçta, iç dünyamda hafiften nabız gibi atarken, henüz soyut adımlarla ilerleyen bir kıpırdanış. İleriye yönelik, sanki yeterince şekillenmemiş bir …
Şub 23
Gürültülü kahvenin içerlek odasındayaşlı bir adam, masada iki büklüm;önünde bir gazete, yapayalnız. Sefil yaşlılığın ezikliği içindedüşünüyor, ne kadar az çıkardı hayatın tadınıgüçlü olduğu yıllar, yakışıklı, Biliyor, nasıl yaşlandı; farkında, görüyor her şeyi,ama gençlik yılları daha dün gibigeliyor ona. Hayat ne kadar kısa, ne kadar! Düşünüyor; Bilgelik denen şey nasıl da aldattı onu;nasıl hep güvendi- ne …
Şub 23
O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece hiç kimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti. İnsan bu yolda, sakin sakin, çevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gerçekten hiç gerek yoktu, ne arkanızda sizi sıkıştıran, ne de tabii, bekleyen hiç kimse bulunmazdı, …
Şub 23
bir zamanlar, küçükken benbir çocuk vardı,koruluktan çıka gelirdioynardım onunla benşadi idi adı. ben ve şadi birlikte şarkı söylerdik,karın üzerinde oynardık rüzgarda koşardık,kısa öyküler yazardıktaşların üzerine,aramızdaki sevgi içimizi ısıtırdı. günlerden bir gün dünya tutuştuinsanlar birbirine karşı kavgaya giriştikavga tepelere dek yaklaştıtanıyamaz olduk hayatı. kavga bizim vadiye de vardı sonundaşadi görmek için koştukorktum ve haykırmaya başladım“nereye gidiyorsun, …
Şub 23
mısır’da saatler birbirine benzemiyor…bütün anıların dakikalarını nil kuşları yeniliyor.ordaydım. insanoğlu icat ediyordugüneş tanrısını. hiç kimse kendine bir ad vermiyordu ‘ ben nil’in oğluyum – bu adbana yeter’. ve ilk andan itibarenkendine ‘ nil’in oğlu’ diyorsun uzak durmak için ağırlıktan. burada yaşayanlar ve ölüler birlikte koparıyorlardıpamuğun bulutlarını yukarı mısırdan,deltada buğday ekiyorlar. yaşayanve ölü arasında nöbetleşe iki koruyucu …