En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Çocukluğun sevinç tomurcukları henüz patlamadan yok edilen eksik bir hayattan geriye ne kalır? Serin dağ rüzgarlarının ‘yoksunluğu’ derinden hissettirdiği çorak topraklarda oğullardan kalan tek bir ayakkabı, nefes kokusunu hatırlatan taze bir gelincik, yüreği kavuran koyu bir ağıt, boş odalarda sessizliği yırtan tabak, çanak sesleri, karda iz bırakan tedirgin kuş adımlarıyla gülümseyen bakışlar, acıyla gölgelenen vaktinden …
Şub 23
1eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordumgece yarısını yaşamaktan yorgunum ayazın avucunda unutmuştun elleriniönünden geçtiğim halde beni tanımadınben değiştim biliyorum hem sakal bıraktımşiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlarbakır çalığı göklere katiyen tahammülüm yokhele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyorbana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor ayazın avucunda unutmuştun ellerini karanlığın arkasında kıvılcım gözlü xxxxxxlargölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar ışıklar kırmızı …
Şub 23
Dalgalar vardı denizdeSevdaya gitmişliğimUmuttan dönmüşlüğümBir vapurun köşesindeGüzeldimKoparılmamış bir meyvenindalındaki hasatsızlıktaydımZamansızlıktaydımAzı karar çoğu zarar derdibekleyenimDalgalar vardı içimdeDüştüm dalımdanBeklemez oldum. Karin Karakaşlı
Şub 23
Bazen berbat bir ‘sıkışmışlık’ duygusundan sıyrılabilmek için kendime hayali seyahatler icat ediyorum. Bu his daha ziyade bildiğim, tanıdığım dünyayla arama mesafe koyma arzusuyla ilgili. Geçenlerde bir arkadaşıma anlatıyordum: “Bir gemi olsa, olmayan bir ülkeye doğru öylece binip gitsek. Geçmişe dair yanımıza hiçbir şey almasak” dedim. Ama sonra o çıplak yalnızlık hissi ürpertti beni. Aniden “Sevdiğimiz …
Şub 23
Oğul bakıyor yürümeyi bile göze alamayan yaşlı anayaadım atsın diye koluna giriyorve düşünüyor yıllar öncesini o anda: “Onun gibiydim bir zamanlar ayaklarım güvensiz titrek… Beklerdim uzatsın diye kollarını esirgesin beni yürümeye başlarken…” Aynı ürpertili bekleyiş, aynı sevecen dayanışmayer değiştiriyor şimdi …
Şub 23
Kuru bir otgibi yaşıyorumgözlerden uzakpatika bir yolunkıyısında Tek suçumsap olamamakbaltanınkanlı oyunlarına Ama yine deumut dolu kalbimbelki bir dişi kuştaşır beni diyedaldaki yuvasına Sunay Akın
Şub 23
Çocuk hastanesininkarşısındaki oyuncakçıgün geçtikçe artankazancı içinşükreder Tanrı’ya Yem satan ihtiyarınyıllar önce kanatlarınataş attığını bilmedenher sabah aynı meydandatoplanır güvercinler Ve kitapçı tezgahınınen önüne sıralanırbir şairinöldükten sonrabütün kitapları Sunay Akın
Şub 23
Benden kısadır boyunbir köy otobüsünündağa tırmanmasıgibi uzanırsındudaklarıma katılmaz oldu nicedir yolumuntozu dumanına Sunay Akın
Şub 23
IToprağın altından bağlanıyorartık telefon tellerive bir telaşyüreğini sarıyor serçeleringördükçe kedileri IIAnlar mı serçelerinneden göç etmediğinisobanın kurulmasınıbekleyenkedi IIIYalnızca rüzgar gelirölü bir serçenincenaze törenineve usulcakımıldatır tüylerinikediden önce Sunay Akın
Şub 23
Gurbetten, uzun yolculuk etmiş, dönüyordum.İstanbul ufukta’ydı…Doğrulduğumuz ufka giderken…Sevdâlı yüzüşlerle, yunuslarYol gösteriyordu. İstanbul ufuktan,Sîmâsını göstermeden önce,Kalbimde göründü;Özentili kalbimde bütün çizgileriyle,Binbir kıyı, binbir tepesiyle,Binbir gecesiyle. Yıllarca uzaklarda yaşarken,İstanbul’u hicranla tahayyül, beni yordu.Yer kalmadı beynimde hayâle.İstanbul’a artık bu dönüş son dönüş olsun.Son yıllarım artıkGeçsin o tahayyüllerimin çerçevesinde. Bir saltanat iklîmine benzer bu şehirde,Hulyâ gibi engin gecelerde,Yıldızlara karşı,Cânanla berâber,Allah …