En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
‘Arkadaşlar burada buluştu ve kucaklaştı Sonra her biri kendi yanlışı peşi sıra gitti’ W. H. Auden Gitmek fethetmektirYahut yenilmektir kan kusarcasınaHikayen doğrulanmalı uzaklardaSessiz bir onay, mütebessim bir baş eğişArarız sokulduğumuz her sokaktaOysa gençken nasıl da çırpınırdık yanlışlanmayaÖğretsin isterdik hayat, bildiği ne varsaAcımadan, susmadan, kafamıza vura vura Gitmek bükülmektir yalnızlığaÖğle sonu güneşine çarpmayaAday bir haylazlık, okul …
Şub 23
I Odalardan odalara bu kadar çok geçmelerKapıların hiç bitmeyen açılıp kapanmasıKuru kan, ölü asker, ağustosböceğiGibi bir ses, bir yankıSonra bu yankıyı birden soğutanKurutup güne koyan bir anlamAynalardan aynalara kırılan sigara ateşleriVe alkol. Yani bir alkol yörüngesi. KocamanBir gün iskeleti konsolun üstündeDoğanın ve bütün kızgın yaratıkların bağırtısındanYanmış bir günVe sınırsız doğurganlığı ağır, kadife perdelerinBir sarnıç uğultusuyla, …
Şub 23
EPİSODE Ya alkol olmasaydı. Bir uzun bardaklarımız vardı. Herkesbirbirinden artardıBulanık, bungun artardıKuru gök, kuru bir yağmur bırakırdı sesimizeÇok uzaklarda çok düşündüğümüz bir şey solar solar solardıMeyhaneler biraz olsun solardıİmgeler ve bütün çözüm yolları. BardaklarBardaklar, o uzun bardaklar, dişi alkoller yaniÇiftleşip bırakırlardı sesimiziSirkler ve bütün sirkler, atlıkarıncalar öyleÇılgınca dönerlerdi sesimizdeBiz bütün görme gücüyle görürdük sesimiziRenksizdiVe nasıl …
Şub 23
EPİSODE Çünkü bu kahverengi akşam saatlerindeHer şeyi en soğuk ölçülere vuruyoruzBir uzak han kavramına. HanlarınRahmindeki bir yolcuya, bir semendereVe soğuk bir çağdan geçiyoruz.ÇağlardanBaşımızda siyahtan bir hale. KORO Birdenbire yapayalnızsanız her yerdeVe bundan korkuyorsanızEn küçük şeylerden bile.Örneğin birine saati sorsanızKarşıdan karşıya geçseniz bir caddedeSesinizi alçaltıp dikkatle bakaraktan çevrenizeBiriyle bir şeyler konuşsanızVe her gün kitaplar, dergiler alsanız.Postacı …
Şub 23
KORO Ve umutlar sonsuzdur. Çünkü en büyük yaslarEn büyük ölümlerden sonra tutulur. EPİSODE Gelirler bir geminin yolcular listesindeki adlarıylaTozlu ve incir ağaclarından örülmüş kazaklarıylaÇağlara göre sıralanırsa çok yönlü ve haritasızYastutmaz bakışlarıylaBir yürek resminden yapılmış yürekleriyleBöylece, gündüzün en müthiş yerinde, gündüzünBaşkalarınca işitilmedik bir yerindeSanki bir yaz bahçesinde binlerce sarı ampulünOnları sonsuz ve tedirgin dünyaya akıtan biçimindeÖyle. …
Şub 23
KORO Çünkü bir bir yıkılmakta açsanız radyolarıSokaklar, köpekler, tanrının bütün eşyaları. EPİSODE Biter elimizdeki şey, biter her şeyKalırız, kan gibiyiz, donarız bir tanrısaldaSeslerle ve kırık tırnaklarlaVe donar çılgınlığımız: gemilerde hiçbir kaptan yokYok, çünkü denizler kocaman, ölüler büyükBir soğuk ay soğuk ve tenhaDuyulur. Yalnızlık mevsim olur“Ki çiçekler kendilerini toplar orada”Ve zamanlar boğuşur, sırasız, biri bir ötekinden …
Şub 23
hikayenin başından sonuna doğru bakarsakben haklıyım hikayenin sonundan başına doğru bakarsaksen haklısın ama birilerihikayenin kalbinde duran insaflaikimizin de yüzüne bakarsaişte o anaynı evi soyarkenyanlışlıkla birbirlerini bıçaklamışiki hırsız kadar şaşkınız farkında mısın? Jan Ender Can
Şub 23
Seni en çok Güver uçurumundan bakarken aradım Uçurum bir milyon yıllık Yüzonbeş metre derinlik Sevgimiz yedi yıllık Ama Güver’den çok daha derin Sonra birden Tutacakmışsın gibi elimden Bakarken uçuruma Uzattım elimi sana Şu kadar bin kilometreden Ve tuttum Güver’in uğuldayan çığlığını Yüzonbeş metreden Duydum senin sesini İki saat ayrımı olan o uzak yerden Sevişmenin doruğundan …
Şub 23
Oyun tahtasında bu oyundan başkası yoktu.Oyna dedi; ilave yapmayı ne bilirim? Ben mevcut olan bir oyunu oynadım;Kendimi belaya attım. Bela içinde de onun tatlarını tadıyorum;Onun mağlubuyum, onun mağlubuyum, onun mağlubu. Mevlânâ Celâleddîn
Şub 23
Cumaya gitmeden önce son zamanlarda ortaya çıkan sol kolumdaki titremelerin tekrarlaması, Abdullah bin Revaha’nın “ölüm güvercini yaklaşmakta” mısrasını aklıma getirdi.. Bunu düşünerek camiye vardığımda da hutbede ölüm bahsi işlenmekteydi. Secdeye vardığımda alnımın soğuk taş zemine değmesiyle ürpermem bir oldu. Tüm bunlar birkaç gün önce Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılan medresedeki kitabeyi anımsattı: Kazâ-yı mübremi …