Şiir Antolojim

En çok yorum alan yazıları

  1. Son Hatıra — 2 yorum
  2. Hüzünlü Bahar — 1 yorum
  3. Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
  4. Çamur Etkinliği — 1 yorum

Yazarın yazıları

Uyku

gece, karanlık camlara çöküyor usulca,korlu küller gibirüzgar, evin avlusunda durmaksızın yerle bir ediyor gölgelerinilüferin kıvrımları, duman gibi dalgalanıyor duvardaçamların arasında büyücü mehtapışıksız kandiliyle süzülüyor usulcasanki kör karanlıkta avare ruhunu arıyor bu karanlıktan ve suskunluktan yorgundedim ki ey uyku, başparmağın yeşil bahçelerin anahtarıgözlerin, dinginliğin balıklarının karanlık havuzuağlayan çocuğumun yarattığı yükü çekip alve beni unutmanın peri suretli …

Devamını oku

Işık Heceleri

Damla damla akıyorsun gözlerimden.  * Şimdi yanında olsam, ağzım dinlesem, saçlarını giyin~ sem, güzelliğinin göllendiği yatağı sevsem, sevsem… Öyle bir hayal ecesisin ki, her yer sensin. Usul usul dökülen mimozalar, azalan limon çiçekleri, ayaklanan hanımeliler, deniz yaprakları, gülen güneşler, rayiha bahçeleri, bulutlu rüzgârlar… Tanrı da senin gibi var oluyor dünyada.  * Günaydın sabah sevinci, uykulu …

Devamını oku

Yaseminlerin Sabahı

Gökyüzü bulut bulut uyanıyorduTanrının büyük yalnızlığındanAğaçlar birer ses salkımıydı kuşların ağzındaAyın puslu cümlesinde evler okunaksız harflerdiYasemin kokularından bir ışık sokaklardaGittim denizin lacivert bahçesine oturdumÖlümün mü hecesiydim yaşamın mı bilmiyorumArzuyla vazgeçiş canımda halkalanıyorduSes değil sessizlik değil zaman değil mekân değilAğzımda bir çocuktan kalma süt kokularıKirpik ırmakları dil pınarlari parmak yağmurlarıKayaların masalını dinliyordum kumlardanDağlar gecenin merhametinde çıkıyordu …

Devamını oku

Kazâ-yı mübremi tedbîr ile tağyîr mümkün mü?

Cumaya gitmeden önce son zamanlarda ortaya çıkan sol kolumdaki titremelerin tekrarlaması, Abdullah bin Revaha’nın “ölüm güvercini yaklaşmakta” mısrasını aklıma getirdi.. Bunu düşünerek camiye vardığımda da hutbede ölüm bahsi işlenmekteydi. Secdeye vardığımda alnımın soğuk taş zemine değmesiyle ürpermem bir oldu. Tüm bunlar birkaç gün önce Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından yaptırılan medresedeki kitabeyi anımsattı: Kazâ-yı mübremi …

Devamını oku

Onun mağlubuyum

Oyun tahtasında bu oyundan başkası yoktu.Oyna dedi; ilave yapmayı ne bilirim? Ben mevcut olan bir oyunu oynadım;Kendimi belaya attım. Bela içinde de onun tatlarını tadıyorum;Onun mağlubuyum, onun mağlubuyum, onun mağlubu. Mevlânâ Celâleddîn

Yadında mı doğduğun zamanlar?

Yadında mı doğduğun zamanlar?Sen ağlar idin gülerdi âlem;Bir öyle ömür geçir ki olsunMevtin sana hande halka matem. Hâfız-ı Şirâzî

Mâzursun

44. Fasıl İşin gönül çelmektir senin; mâzursunGam nedir hiç bilmezsin; mâzursunHer gece kan ağlarken ben, sensizBir gecen bile yok sensiz, senin, mâzursun Ahmed Gazali Sevânihu’l-Uşşâk (Âşıkların Halleri)

Bir derdim var sevgiliden hatıra

Ben senin derdini kolay yitirmemCan vermedikçe gönlümü sevgiliden koparmamBir derdim var sevgiliden hatıraO derdi ki bin dermana değişmem. Fahrettin Irâkî

Hiç Unutmadığım

Ey seni hiç unutmadığım!Hiç beni hatırladığın oluyor mu? Hâfız-ı Şirâzî

Eşekli Kütüphaneci “Yaptığın iş olduğu yerde durup duruyorsa, sende bir uyuzluk vardır arkadaş.”

On Dönüm Bostan Yan Gel Yat Osman Türkiye’de bürokrasi dedin mi vay haline… Herhangi bir devlet dairesine işin düştüyse eyvah. Sabah ezanıyla uyan, olabildiğince çabuk ol –mümkünse kahvaltını da yolda yap- ve memurlardan önce dayan dairenin kapısına. Bilumum sırayla karşılaşacaksın –tabi o gün, o işin son günü olduğu için- ve asıl mesele bürokrasi diye tabir …

Devamını oku