En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
kırılgan bir kalbi vardırtekerlekli sandalyesi olanın kuvvetli pazılarıve amansız bir aşkı bir aklım bir kalemim gözlerim vardır benim yıkılmıştır gönül barkıkelepçeler takılmıştırne eli var ne de koludönmez insanımın çarkı mürekkepler kanıdırkazır şair derisini uzun aşklar yaşayacakkanatlanacak keklikleriçoğalacak gökyüzlerisandalyede yürüyenin banim uçurtmam kinasıl uçuracak beni gün yüzleri gün yüzlerikovarken geceleridoğan günün aydınlığıçehresinde o cevherin akıyor ya …
Şub 23
Minareden bir selâ, yükselince kuşlukta;Hazırlandı teneşir, camideki taşlıkta.Neler söylendi neler, gıyabında bir bilsen;İkindiye kadar ki, bir kaç saat boşlukta… Sağlığında can ciğer bildiğin o dostların;Toplandılar önünde, evdeki minik barınİçiyordu hepsi de , belli ki üzüntüden,Hepsinden de üzgündü, otuzbeş yıllık karın.. İlk dubleler bitince, dağıldı kasvet biraz,Menüye dahil oldu, yeşil erik ve kirazBiri kadeh kaldırdı, şerefine …
Şub 23
Hep duldalı güz şarkıları mırıldanır yaşlı kadınlarCennetle Cehennem arasındaki A’râf’taİlkbaharları, yazları geçmiştir ömürlerininKışları birer buz çiçeğidir tozlu rafta Arada bir yürek kıpırdamasın deli deliKaşlar biraz divanîdir, gözler biraz celîEski aşklar ki kurutulmuş çiçekler misâliUçuşup dururlar etrafta Kimi çiçek tomurcuğu, kimi bir kar topağıKimi hep çile pişirmiş ve kapatmış kapağıÇok umur görmüşleri vardır ki bir yol …
Şub 23
Aziz kardeşim Yusuf Erzincani’nin anısına Bir gün öleceğim biliyorumBunu her an ölür gibi biliyorum Anamın yüreğinde bir korÖlene dek sönmeyecek bir ateşKımıldanıp duracak hep Karım bomboş bulacak dünyayı— Nolurdu birlikte ölseydik, deyip duracakOysa insan yalnız ölürAma o olmayacak dualarla teselli arayacak Kızlarımın gırtlaklarında bir düğümBir süre kaçacaklar insanlardanBoşluğa düşmüş gibi bir …
Şub 23
Çöl çöl olmuş kalbimiz bir hal olmuş bizeŞam nerede bu akşam bir hal olmuş bize Yağmalanmış kalbimin ülkesi KudüsFilistin ve Endülüs bir hal olmuş bize Buhara nerede ey baharı unutmuş kalbimŞam nerede bu akşam bir hal olmuş bize Sürülmüş sahipleri canım İstanbul’unTükenmiş gurbetlerde bir hal olmuş bize Kurumuş ta içerden İstanbul çeşmeleriKalmamış bir damla su …
Şub 23
Bu makalede pervâne ile şem‘ kelimelerinin anlamları, Şem‘ ü Pervâne’nin kaynağı, manzum ve mensur eserler ile divanlarda yer alan Şem‘ ü Pervâne sembol ve şiirleri ele alınmıştır. Ayrıca bağımsız bir eser olarak Farsça ve Türkçe yazılan Şem‘ ü Pervâne mesnevileri hakkında bilgi verilmiştir. Şem‘ ile pervâne arasındaki ilişki, eskiden beri şair ve ediplerin dikkatini çekmiştir. …
Şub 23
Peygamberimizin Tebliğ Hayatından Seçmeler Hazret-i Ömer radıyallâhu anh şöyle anlatır: Bir defasında Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem’e esirler getirilmişti. Bir de baktık ki esirlerden bir kadın büyük bir endişeyle, kaybettiği çocuğunu arıyor, esirler arasında bir çocuk bulduğu vakit, onu alıyor göğsüne bastırıyor ve emziriyordu. Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem bize: “–Bu kadının çocuğunu ateşe atacağına …
Şub 23
Saçları serin rüzgârlarla esmeye başlayan ağaçların, her seferinde nedense vaktinden evvel göç eden kuşların, solgun renkleriyle hayata meydan okuyan tabiatın, sarımsı, tozlu sokaklarda telaşla bir yerlere yetişmeye çalışan insanların ‘hırçın’ mevsimine yaklaşırken niyetim ‘İklimler’i’ anlatmaktı. Andre Maurois’nın romanı olan İklimler’i… Levent, hayatımda okuduğum en sakin, en insani ve aynı zamanda en çarpıcı kapak yazılarından birini …
Şub 23
Baylar!Bin dokuz yüz seksen birdeyizKarşınızda eylülün sesiAğustosa çekildi, eylülün sesiBirazdan konuşacak“Bu dünyada yaşamak can sıkıcı bir şeydir baylar.” Tepelerde bulamaçların kahverengi eridiğiEriyip sarı sarı aktığı bir mevsimBir saat gibi işlerken avucumdaki güz çiçeğiYosunların kapılara usulcaTırmanıp yerleştiğiYani eylülün sesi, buysa çok iyi baylar. Yaz geçti, sözgelimi midyelerden yoruldukEni boyu belirsiz bir ıslaklıktanUpuzun gündüzlerden, sevimsiz otellerdenEylül ki, …
Şub 23
Fuci Irmağı kıyılarında dolanırken iki üç yaşlarında bir çocuk gördüm, kıyıda acıklı acıklı ağlıyordu. Anası babası bırakmışlardı onu buraya mutlaka. Hayatın çalkantılı sularını ırmağın hızlı akan suları kadar acımasız ve çocuğun ömrünün de sabah çiyinin ömrü kadar kısa olduğunu düşünmüş olmalıydılar. Çocuk, güzün en küçük esintisiyle dağılıp uçuşan çalı yoncası çiçekleri gibi kırılgan, bana bakıyordu; …