En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
1980 başlarında bir yaz akşamı, Füsun Akatlı, Nimet Tuna ve Tomris Uyar, o dönemin gözde uğrağı Şadırvan’da buluşmuş, denizin tadını çıkarıyorlar. Konu bir ara aşka, sonra aşksızlığa, en sonunda da “aşık olunabilecek bir erkeğin özellikleri”ne geliyor ve bir oyuna dönüşüyor. Nesnel davranmakta kararlı olduklarından masalarına gelen Edip Cansever ve Turgut Uyar’ın da görüşlerini alıyorlar. (Sonraları Ferit …
Şub 23
Işıl’a Yine gittin o karanlık odayaKaranlık uykularına.Sen hep gülerdin oysa, gülüverirdinBir bakardım eğilmiş su içiyorGamzelerinden kuşlar.Bir bakardım gözlerindeGüneşli ve sıcak iki hurma.Bir bakardım hayata dikleniyorDiktiğin horoz ibikleri saksılarda.Biriciğim, kardeşim ne oldu sana? Karşıyaka vapurunda alıştı dilim en çok acıyaAcı çaylar içer ve bakardım karanlık sularaBir balığın uykusunu düşlerdimKaranlık sularda kaybettiği rüyaları,Sigaramdan kopup giden iki kıvılcımMerak …
Şub 23
uyurdum, dokunduğum camlar kırılırdı derinliğinde uykumun. Nil, gözlerimden geçsin diye güne kirpiklerim kırılırdı. oysa, saklambaç oynayan bir çocuktu büyüttüğüm; babasının dudaklarına sıkışmış ve unutulmuş… sobelendim, saklandığım saydam düşlerin ardında. sunacak başka birşeyim yoktu, bir çocuğun bayram sabahındaki beklentisini sundum yaşama ve tedirginliğini oğlu savaşta bir annenin. uzak ezgisini dinleyerek bırakıp gitmelerin. nil güne akarken şubat …
Şub 23
Gün gizini sürdü sessizliğe, konuğunu Bütün gece bekleyen sokak ışıklarına, Kaldırımlara. Ben sesini duydum yüzünde Ağlayan kedinin, acısını anladım ve annemi Anımsadım, bacağını saklayan basma eteği Görünce yara bandı satan kızın. Sarıydı teni ve kirliydi elleri. Bir gecenin Kondusu yürümüştü gözlerindeki kısa Patikada. Çocukluğunu oyuncak bir trenden Çıkarıp taşını sulamıştı kaldırımların. Ve anlamıştı: insanlığın yarası …
Şub 23
Rüzgârla bozduğun sessizliğini dinledim; seni bırakan yaprağın sesini, kuma dokununca ve çölde çizilmiş bir ağaç gibi resmini. oysa süngerde kalmış damlasıydım sana ulaşamayan suyun, yanında üşürken uyu-yordum gözlerimde seni ve öylesine sustun kuytusunda uykumun. kumunu içine saklayan bir saatti çöl- de bulduğun; ters çevrilmedikçe çalışmayan. belki giden zamanı geri getirmekti istediğin, saatini bana bırakıp gitimekti. …
Şub 23
şüşa dile min şikest ! * zafer ekin karabay içindir işte! patlayan parantez, sırayı bozan ölümsöndürüp ışıklarını karşıdan karşıya geçirmeye yarayan hayatbilinsin ve süssüz siyah bilinsin istiyorum;mutlak bir ekip çalışmasıdırüç el oyuk bir yağış biçimidir ölüm demişken diyelim ve öyledir;olmayan davaların işi değildir divana kalmakya da aşkın ara sokağında balkondan sarkmakçünkü çocuk oyuncağıdır harç taşımaktaş …
Şub 23
aslında sadece bunu diyecektim:durmadan hurdayım yanımda özen ve ısraryanımda boyuna kızaran yüz, burası dağılan dikkataslında düşünün sadece, bellek buyurunnerdeyim, tam görünmüyorum, yalanlar uğrayacaktı bananerdeyim, üstelik telaşım da yok ortada bilinir ki sadece bunu diyecektim:iki kış bir karış devletle burdayım aslındaburdayım, burası oğulluğumun özenle suya bırakılmış semender halisözdü nemlenmeyecektim, sözdü sadece eğilip suyu sevecektimahh, kalmayacaktım kimsenin …
Şub 23
Rüzgârın parmaklarımın ucuna düştüğü bir akşamüstühüznün yağmur damlası kül kokusuyla yüreğime düştüğüalaca söğüt dallarının mavi su mağaralarına düştüğüakşamın bir sesten bir sessizliğe düştüğü bir akşamüstüÇınaraltı’ndan geçtim yüzümde bembeyaz güvercinlerle Çınaryine saçları ağarmış bulutların duldasındayalnız.Masalaryine ayışığının korusunda yolunu yitirmiş yıldız kümesikimsesiz ve şaşkın.Çay bardaklarıGece üç vardiyasında çalınmış yine yarım bırakılmış uykusuçalınmış alınteriçalınmış el emeği göz nuruyla …
Şub 23
bir sisin ardına sığınmış aşk : ürkek yorgun köz yüreğini sırlamış bir kadın bir ömür gözlerinde en eski haritası acının alnındaki çizgiler dünya savaşlardan çıkmış bir yaralı can açlık görmüş yokluk ve ölüm kucağında sallamış zaman denen çocuğu emzirmiş göğüsleriyle ruhunu her mevsim hüznü sırtına çivilenmiş kambur derdi anlam dilleri lâl mezar taşlarında bırakmış son …
Şub 23
1. zehirli karanfiller büyüttümdargınlığımın saksılarındabiberli kokuları vardıyazın bir akşam hazırlığına benzerkayalık bir deniz kenarında kanlı bir karanlıktı gördüğümben mi çok geniştim dünya mı çok dardınasıl yaprak yaprak açılıyorduvahşi bir bitki gibi içimde kederağaçlar sonbahara azalıyorlardı. 2. dağlar hayvan uykularında uzaktanrüzgâr seviyor ağaçlarıhangi tutkudur bu döner pervanelerleağır mumların derviş aydınlığındagözlerinde yıldız bulmacalarıbir sap yasemin ağzındane düşünmektesintesbihinden …